Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Îmânımızın Bu Âlemdeki Şâhidi; Merhamet

kervan

Aktif Üye
FK Üyesi
FK Üyesi
Katılım
2 Haz 2020
Mesajlar
886
Tepkime puanı
2,335
Puanları
93
Cinsiyet
Îmânımızın Bu Âlemdeki Şâhidi; Merhamet
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“…Mü’minlere (şefkat ve tevâzû) kanadını indir.” (Hicr, 88)


Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin
Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir

müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

Bir mü’minin sahip olması gereken kalbî derinlik ve inceliği, Şeyh Sâdî, Bostan adlı eserinde, başından geçen bir hikâye ile şöyle îzah etmektedir:

“Bir yıl Şam’da öyle bir kıtlık oldu ki, âşıklar aşkı unuttular. Gökyüzü yeryüzüne karşı öyle hasis davrandı ki, ekinler ve hurma ağaçları dudaklarını

bile ıslatamadılar. Ne kadar pınar varsa hepsi kurudu. Yetimlerin sıcak gözyaşlarından başka bir damla su kalmadı.

Bulutlar, sanki buhar olmuştu. Bacalardan tüten ise yoksulların âhından başka bir şey değildi.

Ağaçlar kurumuş, çıplak fakirlere dönmüştü. Güçlü, kuvvetli kişiler tâkattan düşmüş, âciz kalmışlardı. Bahçelerde gölge ve dağlarda yeşillik kalmamıştı.
Vaziyet böyle iken, bir gün yanıma bir dostum geldi. Bir deri bir kemik kalmıştı. Hâlbuki zengin, kudretli, şan ve şeref sahibi, hem de cüsseli bir

insandı. Bu sebeple hâlini görünce çok şaşırdım. Kendisine:

«–Ey güzel huylu dostum; ne oldu, nasıl bir felâkete uğradın? Gördüğüm bu zayıf, bitkin ve kederli hâlinin sebebi nedir?..» diye sordum.

Dostum ise bana hayret içinde derin derin baktı. Sonra üzgün bir şekilde şöyle cevap verdi:

«–Dostum! Kederimin sebebini bilmiyorsan, bu ne gaflet! Biliyorsan niçin soruyorsun? Görmüyor musun ki, felâket son raddeye vardı. Ne gökten

yere yağmur iniyor, ne yerden göklere, âh edenlerin feryâdı yükseliyor!»
Ona dedim ki:
«–Biliyorum! Fakat bu kıtlık, seni niye bu kadar teessüre gark ediyor ki? Zehir, panzehirin bulunmadığı yerde adam öldürür. Başkası yoksulluktan

ölebilir. Fakat sen yoksul değilsin ki… Senin her şeyin var. Dünyayı tufan kaplasa bundan ördeğe bir zarar gelir mi?»

Bunun üzerine o kemâl ehli dostum, âlimin câhile bakması gibi, önce beni baştan aşağı süzdü ve sonra da bana pek gücenmiş olduğunu da ifâde edercesine, mânâlı mânâlı dedi ki:
«–Farz et ki ben denizin kıyısındayım ve çok sevdiğim dostlarım da denizde boğuluyor. Söylesene, bu durumda müsterih olabilir miyim? Yüzümün

solgunluğu yoksulluktan değildir. Benim yüzümü sarartan, yoksulların ıztırabıdır. Akıllı bir insan ne kendisinde ne de başkalarında bir yara görmek

ister. Hamdolsun benim bir yaram yok, ama başkalarında bir yara gördüğüm vakit titriyorum, vücudum sarsılıyor. Zira vicdan sahibi olan, kendi

âzâsında bir yara görmek istemediği gibi, Allâh’ın diğer mahlûkâtında da görmek istemez. Bir düşünsene, bir hastanın yanında bulunan kimse

sıhhatte bile olsa içi rahat edebilir mi? Zavallı, fakir bîçârelerin hâlini gördükçe, yediğim her bir lokma bana zehir oluyor, dert oluyor. Hemcinslerini

sefâlette gören bir insan, gülistanda eğlenebilir mi hiç? Zira ağlayan birini gördüğümde, benim de gözüm nemleniyor.»”

Unutulmamalıdır ki merhamet, îmânımızın bu âlemde şahidi olan ve bizi kalben Rabbimiz’e yaklaştıran ilâhî bir cevherdir. (Osman Nûri Topbaş, Şebnem Dergisi, Şubat-2014)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muktedir:
Tam bir kudret sahibi olup hiçbir konuda zerre kadar zorlanmayacak şekilde gücü yeten demektir.

Kısa Günün Kârı
Merhamet, îmânın en büyük lûtuf meyvesidir. Kur’ân-ı Kerîm’de, kendisini bizlere en çok “Rahmân” ve “Rahîm” esmâsıyla tanıtan Cenâb-ı Hak,

Peygamber (sav) Efendimiz’i de “Raûf” ve “Rahîm” yani çok şefkat ve merhamet sahibi olarak takdîm etmektedir. Böylece O’nun ümmetinin de merhamet sâhibi olmasını arzu buyurmaktadır.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar