- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,741
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,766
- Puanları
- 113
İlginç bir futbol değerlendirmesi
"Soru1- Günlük kazancı sizin yıllık kazancınızdan bile daha fazla olan futbolcuların oluşturduğu takımın yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca insanı temsil etmeyi nasıl başarır?
Cevap1- Başına “milli” takısı ekleyerek. Hele ki maça çıkmadan mehter marşı dinlediğini söylerseler, gol sevinci olarak nazi selamının türk versiyonu olan bozkurt işareti yaparsalar. Çünkü milliyetçilik de tıpkı dincilik gibi kitlelerde bir afyon etkisi gösterir.
Soru2- Futbol maçı kitlelerde nasıl bir afyon etkisi gösterir?
Cevap2- Gündelik yaşamlarındaki boşluğu doldurarak, temel ihtiyaçlarını bile gidermekte zorlanan milyonlarca kitlenin esas gündemini çarpıtarak, hayatındaki başarısızlığı veya zaafı taraftar olarak büyük bir organizasyonun bir parçası olduğu sanısı yaratarak. Faşist Salazar Portekiz’i 36 yıl boyunca totaliter rejimle nasıl yönettiği sorusuna “3F” diyerek cevap vermiştir. Eğlence, futbol, din.
Soru3-Peki temsil mümkün müdür?
Cevap3- Hayır. Bir futbolcunun yaşam tarzı ile televizyon karşısında veya stadyumda maçı izleyen bir kimsenin yaşam tarzı neredeyse birbirine zıttır. Temsil yanılsamasını yaratan şey kullanılan ortak semboller ve takımın kazanmasıyla birlikte taşkın sevinç gösterilerinin kitlelerin hayatlarında ne kadar eziklik, zaaf, başarısızlık varsa tüm bunları kısa süreliğine gizlemeyi başarması, üstelik gurur gibi duyguyu yaratmasından dolayıdır.
Soru4- Gurur duymak neyin nesidir?
Cevap4- Gurur da tıpkı temsil gibi bir yanılsamadır. Gurur kelime anlamıyla zayıf düşmüş bir kimsenin güçlü taklidi yapmasıdır. Bir başkasının başarısından gurur duymak da başarıyı kutlamaktan ziyade o başarıyı sahiplenerek kendi başarısızlıklarının üstünü örterek kendine bir gurur kaynağı yaratmasıdır. Ülkesinde yaşanmakta olan mezhepsel, ulusal, sınıfsal ve cinsiyete bağlı problemler devam ederken ülkenin futbol takımının attığı golle hem bu problemlerin üstünü kapatmakta hem de kendi yaşantısındaki derin çukurun üzerini milli sosla süslemektedir. Kendi yaptıklarından değil bir başkasının yaptıklarından gurur duymak…
Soru5- Taraftar olmanın arkasında ne yatmaktadır?
Cevap5- Hayatının öznesi olamayanlar daima birşeylerin taraftarı olarak varoluşlarına anlam katmaya çalışırlar. Bir futbolcu olmak ile bir futbol takımının taraftarı olmak arasında ciddi bir varoluş farkı vardır. Bu fark bir kitap yazarı ile okuru olmak arasındaki fark gibi değildir, çünkü bu farklar birbirini tamamlayan ve üretkenliği yaratan farklardır. Pek çok kimsenin kendisini galatasaraylı ya da fenerli diye ifade etmesinin nedeni çocukluk döneminde yaşadığı aile veya yakınlarının bir dayatması dolayısıyladır. Çünkü eğer o takımı tuttuğunu söyleyemezse o çocuk kendini bir boşlukta hissedecek, zayıf düşecektir. Tıpkı artık yetişkin olsa da bir şeyin taraftarı olmadığını söylediğinde garipsenerek kendisine duyumsatılacak boşluk gibi. Bir kimse hayatının ne kadar az öznesi ise o kadar çok nesnesidir. Aktif değil pasif bir varoluştur ve daima tepkiseldir ve bu tür kimselerin yönetilip idare edilmesi iktidarlar tarafından daima daha kolaydır, yeter ki onlarda birkaç haz ve gurur kaynağı yaratsın, gerisi kolaydır. Pek çok kimsenin özellikle bugünlerde futbolla yatıp kalkmasının en önemli nedenlerinden biri de hayatlarında yapabilecek daha iyi birşeyin olmamasından dolayıdır."
Korkoro
"Soru1- Günlük kazancı sizin yıllık kazancınızdan bile daha fazla olan futbolcuların oluşturduğu takımın yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca insanı temsil etmeyi nasıl başarır?
Cevap1- Başına “milli” takısı ekleyerek. Hele ki maça çıkmadan mehter marşı dinlediğini söylerseler, gol sevinci olarak nazi selamının türk versiyonu olan bozkurt işareti yaparsalar. Çünkü milliyetçilik de tıpkı dincilik gibi kitlelerde bir afyon etkisi gösterir.
Soru2- Futbol maçı kitlelerde nasıl bir afyon etkisi gösterir?
Cevap2- Gündelik yaşamlarındaki boşluğu doldurarak, temel ihtiyaçlarını bile gidermekte zorlanan milyonlarca kitlenin esas gündemini çarpıtarak, hayatındaki başarısızlığı veya zaafı taraftar olarak büyük bir organizasyonun bir parçası olduğu sanısı yaratarak. Faşist Salazar Portekiz’i 36 yıl boyunca totaliter rejimle nasıl yönettiği sorusuna “3F” diyerek cevap vermiştir. Eğlence, futbol, din.
Soru3-Peki temsil mümkün müdür?
Cevap3- Hayır. Bir futbolcunun yaşam tarzı ile televizyon karşısında veya stadyumda maçı izleyen bir kimsenin yaşam tarzı neredeyse birbirine zıttır. Temsil yanılsamasını yaratan şey kullanılan ortak semboller ve takımın kazanmasıyla birlikte taşkın sevinç gösterilerinin kitlelerin hayatlarında ne kadar eziklik, zaaf, başarısızlık varsa tüm bunları kısa süreliğine gizlemeyi başarması, üstelik gurur gibi duyguyu yaratmasından dolayıdır.
Soru4- Gurur duymak neyin nesidir?
Cevap4- Gurur da tıpkı temsil gibi bir yanılsamadır. Gurur kelime anlamıyla zayıf düşmüş bir kimsenin güçlü taklidi yapmasıdır. Bir başkasının başarısından gurur duymak da başarıyı kutlamaktan ziyade o başarıyı sahiplenerek kendi başarısızlıklarının üstünü örterek kendine bir gurur kaynağı yaratmasıdır. Ülkesinde yaşanmakta olan mezhepsel, ulusal, sınıfsal ve cinsiyete bağlı problemler devam ederken ülkenin futbol takımının attığı golle hem bu problemlerin üstünü kapatmakta hem de kendi yaşantısındaki derin çukurun üzerini milli sosla süslemektedir. Kendi yaptıklarından değil bir başkasının yaptıklarından gurur duymak…
Soru5- Taraftar olmanın arkasında ne yatmaktadır?
Cevap5- Hayatının öznesi olamayanlar daima birşeylerin taraftarı olarak varoluşlarına anlam katmaya çalışırlar. Bir futbolcu olmak ile bir futbol takımının taraftarı olmak arasında ciddi bir varoluş farkı vardır. Bu fark bir kitap yazarı ile okuru olmak arasındaki fark gibi değildir, çünkü bu farklar birbirini tamamlayan ve üretkenliği yaratan farklardır. Pek çok kimsenin kendisini galatasaraylı ya da fenerli diye ifade etmesinin nedeni çocukluk döneminde yaşadığı aile veya yakınlarının bir dayatması dolayısıyladır. Çünkü eğer o takımı tuttuğunu söyleyemezse o çocuk kendini bir boşlukta hissedecek, zayıf düşecektir. Tıpkı artık yetişkin olsa da bir şeyin taraftarı olmadığını söylediğinde garipsenerek kendisine duyumsatılacak boşluk gibi. Bir kimse hayatının ne kadar az öznesi ise o kadar çok nesnesidir. Aktif değil pasif bir varoluştur ve daima tepkiseldir ve bu tür kimselerin yönetilip idare edilmesi iktidarlar tarafından daima daha kolaydır, yeter ki onlarda birkaç haz ve gurur kaynağı yaratsın, gerisi kolaydır. Pek çok kimsenin özellikle bugünlerde futbolla yatıp kalkmasının en önemli nedenlerinden biri de hayatlarında yapabilecek daha iyi birşeyin olmamasından dolayıdır."
Korkoro