Ekli dosyayı görüntüle 8258
İftara bir saat kala gözlerin kararmaya, sinirlerin gerilmeye, dudakların incelmeye mi başlıyor? Kendini dişini sıkmış, kısık gözlerle evdeki olmadık nesnelere dalıp gitmişken mi buluyorsun?
Sürekli saatine bakıp yelkovanı hep aynı rakamda mı buluyorsun? Çare ayağına geldi!
Patinaj yaparken zaman nasıl geçmiş anlamayacaksın. O arada bir iki şey de öğrenirsin belki kim bilir?
On beş dakika bir saatten daha kolay geçer ve her on beş dakikada hedefe ulaşmış olmanın zaferi seni beş dakika daha ileri atar.
Yürüdükçe ruhunun hafiflediğini hissedeceksin. Devam et, korkma uçmazsın.
Uçarsan da ne ala; “oha lan uçuyorum” filan derken en az yarım saati daha yersin. Kalan yarım saatte de pide kuyruğuna gir.
İftardan sonra evinin buzdolabını adını bile bilmediğin içeceklerle dolmuş bulmak istemiyorsan tabi.
Ben şahsen marketten sonrasını hatırlamıyorum gerçi bu da bir yol, sonuçta vakit geçmiş oluyor ama keseye zarar.
Zamanın ağırlaşmasının tadını çıkar. Hele de bu çağda ve büyük bir şehirde yaşıyorsan, satın alamayacağın,
her zaman ihtiyacın olan tek şey zaman. Ve bu büyülü vakitler adeta bir zaman cenneti.
Saniyeler arasında yüzmenin, dakikaları avucunun içinde hissetmenin tadını çıkar.
Yani aslında ilk dört maddeyi de unut. Zamanın farkına var. Farkına varabilmenin kıymetini bil.
Ömer Muttalip / gzt
İftara bir saat kala gözlerin kararmaya, sinirlerin gerilmeye, dudakların incelmeye mi başlıyor? Kendini dişini sıkmış, kısık gözlerle evdeki olmadık nesnelere dalıp gitmişken mi buluyorsun?
Sürekli saatine bakıp yelkovanı hep aynı rakamda mı buluyorsun? Çare ayağına geldi!
1- Kitap oku
Ne kadar anlarsın bilemem ama oku, (siyer oku, tefsir oku, hadis oku, Kur’an oku) anlamadıkça geri dön, anlamadıkça geri dön.Patinaj yaparken zaman nasıl geçmiş anlamayacaksın. O arada bir iki şey de öğrenirsin belki kim bilir?
2- Zamanı böl
Daima işe yarar. Bir saat bekleyemez misin: iki “yarım saat” kalmış gibi düşün, olmadı dört “15 dakika”...On beş dakika bir saatten daha kolay geçer ve her on beş dakikada hedefe ulaşmış olmanın zaferi seni beş dakika daha ileri atar.
3- Dışarı Çık
Daha önce gitmeye üşendiğin yerleri hatırla, mahalleni tanı, pazar varsa pazara git, ağır adımlarla gez: selam ver selam al.Yürüdükçe ruhunun hafiflediğini hissedeceksin. Devam et, korkma uçmazsın.
Uçarsan da ne ala; “oha lan uçuyorum” filan derken en az yarım saati daha yersin. Kalan yarım saatte de pide kuyruğuna gir.
4- Markete girme
Şimdiki gibi yaz oruçlarında yapmaman gereken en önemli şey bu: markete girme! Hadi girdin, soğuk içecek dolabından uzak dur.İftardan sonra evinin buzdolabını adını bile bilmediğin içeceklerle dolmuş bulmak istemiyorsan tabi.
Ben şahsen marketten sonrasını hatırlamıyorum gerçi bu da bir yol, sonuçta vakit geçmiş oluyor ama keseye zarar.
5- Uyuma
Yuh artık, yeter uyuma. Hayret bir şeysin ya. Kaç saattir uyuyorsun zaten. Uyuma kardeşim uyuma.Zamanın ağırlaşmasının tadını çıkar. Hele de bu çağda ve büyük bir şehirde yaşıyorsan, satın alamayacağın,
her zaman ihtiyacın olan tek şey zaman. Ve bu büyülü vakitler adeta bir zaman cenneti.
Saniyeler arasında yüzmenin, dakikaları avucunun içinde hissetmenin tadını çıkar.
Yani aslında ilk dört maddeyi de unut. Zamanın farkına var. Farkına varabilmenin kıymetini bil.
Ömer Muttalip / gzt