kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Hüsn-i Zan Beslemek
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay hâline!” (Hümeze, 1)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Saçı-sakalı birbirine karışmış, eski-püskü elbiseler içinde, kimsenin îtibâr etmediği niceleri vardır ki, Allâh’a yemin etse, Allah onun yeminini boşa çıkarmaz.” (Tirmizî, Menâkıb, 54/3854)
“Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bilmek” düsturunu, hiçbir zaman hatırından çıkarmamalıyız. Zira kulların Allah katındaki değerini, Allahʼtan
başkası bilemez. Cenâb-ı Hak, kıymet ve üstünlüğü “takvâ” şartına bağlamıştır. Takvâ ise kalptedir. Kalbin pencereleri sadece Allâh’a açıktır.
İnsanların kalplerindekileri bilmek mümkün olmadığından, Hak katında kimin daha üstün olduğu da bilinemez. Bu bakımdan ibâdullâhʼı istikār, yani
Allâhʼın kullarını hor görmek, dolaylı yoldan kendini üstün görmek mânâsına gelir ki, bu hâl, İslâm ahlâkıyla aslâ bağdaşmaz.
Rasûlullah (sav) Efendimizʼin şu beyanları da, bu hususta mühim bir ölçü mâhiyetindedir:
“Size cennetlikleri bildireyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin ehemmiyet vermediği, fakat
«şöyle olacak» diye yemin etseler, isteklerini Allâh’ın gerçekleştireceği kimselerdir…” (Buhârî, Eymân 9, Tefsîr 68/1, Edeb 61; Müslim, Cennet, 47)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Sabûr:
Çok sabırlı olan, günahkar kullarını cezalandırmakta acele etmeyen, onların kendisine dönüşü için zaman tanıyan demektir.
Kısa Günün Kârı
Müslümanın vazifesi, -kim olursa olsun- Allâh’ın kullarına karşı hüsn-i zan beslemek, edepli olmak ve güzel muâmelede bulunmaktır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay hâline!” (Hümeze, 1)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Saçı-sakalı birbirine karışmış, eski-püskü elbiseler içinde, kimsenin îtibâr etmediği niceleri vardır ki, Allâh’a yemin etse, Allah onun yeminini boşa çıkarmaz.” (Tirmizî, Menâkıb, 54/3854)
“Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bilmek” düsturunu, hiçbir zaman hatırından çıkarmamalıyız. Zira kulların Allah katındaki değerini, Allahʼtan
başkası bilemez. Cenâb-ı Hak, kıymet ve üstünlüğü “takvâ” şartına bağlamıştır. Takvâ ise kalptedir. Kalbin pencereleri sadece Allâh’a açıktır.
İnsanların kalplerindekileri bilmek mümkün olmadığından, Hak katında kimin daha üstün olduğu da bilinemez. Bu bakımdan ibâdullâhʼı istikār, yani
Allâhʼın kullarını hor görmek, dolaylı yoldan kendini üstün görmek mânâsına gelir ki, bu hâl, İslâm ahlâkıyla aslâ bağdaşmaz.
Rasûlullah (sav) Efendimizʼin şu beyanları da, bu hususta mühim bir ölçü mâhiyetindedir:
“Size cennetlikleri bildireyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin ehemmiyet vermediği, fakat
«şöyle olacak» diye yemin etseler, isteklerini Allâh’ın gerçekleştireceği kimselerdir…” (Buhârî, Eymân 9, Tefsîr 68/1, Edeb 61; Müslim, Cennet, 47)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Sabûr:
Çok sabırlı olan, günahkar kullarını cezalandırmakta acele etmeyen, onların kendisine dönüşü için zaman tanıyan demektir.
Kısa Günün Kârı
Müslümanın vazifesi, -kim olursa olsun- Allâh’ın kullarına karşı hüsn-i zan beslemek, edepli olmak ve güzel muâmelede bulunmaktır.