- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,290
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 37,981
- Puanları
- 113
Hikayesi Olan Ağaçlar
Ekli dosyayı görüntüle 1008
Bu ağaçlar bilinen ağaçlardan çok farklı… Bu hepsinin kendilerine has bir hikayesi olmasından kaynaklanıyor.
Banyan Ağacı
Banyan ağacının kendisi aslında başlı başına bir orman. Klasik bir Banyan ağacının 300’e yakın ana gövdesi ve 3000 civarında ince gövdesi var. Ağaç büyürken dalları yere uzanarak toprağı deliyor ve yeni bir gövdeyle dışarı çıkıyor. Yani dal diye düşündüğünüz her kol aslında bir gövde…
Tohumu bir toplu iğnenin başından ufak var ve bu minicik tohum binlerce gövdesi olan bir ağaca dönüşüyor. Tropikal iklimi seven bu ağaç daha çok Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yetişiyor.
Bir kaynağa göre Budizm’in babası Buda, Banyan’ın altında oturup çile çekerken aydınlandığı için Hindular ve Budistler tarafından da kutsal kabul ediliyor. Ağaç uzun yıllar yaşadığı için ölümsüzlüğü simgelediği için “Yaşam Ağacı” olarak da biliniyor.
Baobab Ağacı
Afrika yerlilerinin inanışına göre, Tanrı önce Baobab ağacını yaratmış, ağacın ihtişamını ve güzelliğini kıskanan şeytan da ağacı tutup ters çevirmiş. Bu ağacı bu kadar ilginç kılan da, bu sanki ters çevrildiği için kökleri dışarıdaymış gibi duran görüntüsü.
Çok uzun ömürlü olan ve yeryüzünün en geniş gövdeli ağaçlarından sayılan Baobab ağacı, daha çok Madagaskar, Afrika ve Avustralya’da yetişiyor. “Maymun Ekmeği” olarak da bilinen ağaçların gövdelerinde oyuklar olduğu için, bazı yerliler bunların içinde yaşıyor. Günümüzde bu ağaçlar soyunun tükenmesi tehdidine karşı korumaya alınanlardan…
Ateş Ağacı
Ateş ağacı, 12 cm çapa ulaşabilen parlak kızıl, alev kırmızısı, turuncu ve sarı renklerden oluşan dev çiçekleri sayesinde tam bir tabiat harikası sayılıyor.
Aynı zamanda çok popüler Bonsai bitkilerinden olan Ateş ağacı, sıcağı sevdiği için Kıyı Ege ve Akdeniz sahil bölgesinde de yetişebiliyor. Tohum kabukları ise Karayipler’de “marakas” olarak da bilinen bazı perküsyon aletlerinin yapımında kullanılıyor.
Sekoya Ağacı
100 metreyi aşan boyu ve 13 metreyi bulan çapıyla dünyanın en büyük ve en uzun yaşayan canlılarından sayılan dev Sekoya ağaçlarının anayurdu Kuzey Amerika, en çok da Kaliforniya…
“Mamut Ağacı” ismiyle de bilinen Sekoya ormanlarının dinozor çağlarından kalma devasa ve mistik görünümü, “Yıldız Savaşları” ve “Jurassic Park” gibi pek çok film de set olarak kullanılmış.
Japon Visteryası
Dünyanın en romantik ağaçlarından sayılan Japon Visteryası, bizde Mor Salkım ağacı olarak biliniyor ve zarafet, sabır, şeref gibi pek çok duyguyu sembolize ediyor.
Japonya’daki en eski Visterya ağacı tam 1200 yıllık, bu yüzden ağaç ölümsüzlüğün ve uzun aşkın da sembolü…
Etkileyici bir kokusu olan ve mavi-menekşe ile kırmızı-mor çiçeklerin süslediği bu ağaç adeta görsel bir şölen.
Gülle Ağacı
Karayipler, Güney Amerika ve Hindistan gibi tropikal iklimli bölgelerde yaşayan bu ilginç ağaç, ismini top mermisi şeklindeki meyvelerinden alıyor. Neredeyse bir Bowling topu büyüklüğünde ve ağırlığında olan bu meyveler yüzünden, gülle ağaçlarının altında oturulması yasak.
Yaklaşık 3000 yıldır yeryüzünde bulunan bu ağacın her ne kadar değişik bir görüntüsü olsa da, meyveleri gerçekten korkunç bir kokuya sahip. Ağacın çiçekleri de dallarında değil, direkt gövdesinde yetişiyor.
Bu şaşırtıcı ağaçlar, Hindistan’daki Şiva tapınaklarında, ayrıca Sri Lanka ve Tayland’daki Budist tapınaklarında bulunuyor. Ağacın kabukları, yaprakları ve çiçekleri anti bakteriyel, antiseptik ve analjezik özelliklere sahip olduğundan tıbbi amaçlı kullanılıyor. Budistlerin ağacı kutsal saymalarının sebebi de, bu ağaçların Buda’nın doğduğu köyde yetişmesinden…
Gökkuşağı Okaliptüsü
Görenleri ilk bakışta büyüleyen bu ağaç doğanın mucizelerinden biri sayılıyor. Kuzey yarım kürede bulunan bölgelerde görülen tek okaliptüs türü olan ve sudan beslenen bu ağaçlar adeta usta bir ressamın elinden çıkmış gibiler. Sudan beslendikleri için bataklıkların kurutulması amacıyla da kullanılıyor.
Yılanların deri değiştirmesi gibi okaliptüsler de yılın farklı zamanlarında fazlalık olan parçalarını döküyorlar. Dökülme ile birlikte açık yeşil olan iç tabakalar havayla ve suyla temas ettikçe koyulaşarak, mavi, mor, turuncuya dönüşüyor.
Ejderha Kanı Ağacı
Ejderha Kanı ismi, ağacın kendi ürettiği kan kırmızısı doğal reçineden geliyor ama bize göre en büyük sebebi, ağaç kesildiğinde üzerinden akan reçinenin ağacın kanadığı hissi vermesinden…
Dünyada sadece Hint Okyanusu kıyısında, Arap Denizi’ndeki “Sokotra” adasında ve Güney Amerika’nın Amazon ormanlarında yetişen ağaçlardan alınan bu değerli reçine, tamamen doğal ve organik… Koyu kırmızı kıvamında olan bu reçinenin kendine has, çok keskin ve ekşimtırak bir kokusu var, bunun sebebi de çok yüksek antioksidan içermesinden kaynaklanıyor.
Mitolojiye göre, altın elmayı çalmaya çalışan Herkül tarafından öldürülen Ejderhaların Efendisi Draco Hesepros’tan akan kanlardan yükselen ağaçlar bunlar. Günümüzde artık çok nadir bulunan bu mucizevi Ejder Kanı Ağacı nesli tükendiği için koruma altında…
Bristlecone Çamı
Bu çamlar dünyanın en eski canlı organizmaları olarak biliniyor. Araştırmacı Tom Harlan’ın Kaliforniya’nın “Beyaz Dağları”nda bulduğu bir örnekte yaptığı ölçümlerine göre, ağacın yaşı en az 5000 yılın üzerinde. Bu ölçüm çam ağacını dünyanın bilinen en eski ağacı yapıyor.
M.Ö. 3049’da, yani ilk yazı icat edildiğinde ve ülkemizdeki Truva şehrinin kurulduğu zaman bu ağaçlar varmış. Antik ağaç statüsünde olduklarından binlerce yıldır çetin hava koşullarına maruz kalmış ve sanki kurumuş gözükmelerine karşın, hücresel seviyede Truva’nın inşa edildiği zamanki kadar gençler.
Kimse bu ağaçların nasıl bu kadar uzun zamandır ayakta kalabildiklerini bulabilmiş değil! Eski Yunan efsanelerine göre, Prometheus insanlara ateş (bilginin sembolü) getiren bir ölümsüzdü. Bu çamlar da köklerinde sakladığı bu bilgilerin insanlığa aktarılmasına yardımcı oldu.
Kaynak: 'Ateş bilgisi' taşıyan ağaç! - Seran Vreskala
Ekli dosyayı görüntüle 1008
Bu ağaçlar bilinen ağaçlardan çok farklı… Bu hepsinin kendilerine has bir hikayesi olmasından kaynaklanıyor.
Banyan Ağacı
Banyan ağacının kendisi aslında başlı başına bir orman. Klasik bir Banyan ağacının 300’e yakın ana gövdesi ve 3000 civarında ince gövdesi var. Ağaç büyürken dalları yere uzanarak toprağı deliyor ve yeni bir gövdeyle dışarı çıkıyor. Yani dal diye düşündüğünüz her kol aslında bir gövde…
Tohumu bir toplu iğnenin başından ufak var ve bu minicik tohum binlerce gövdesi olan bir ağaca dönüşüyor. Tropikal iklimi seven bu ağaç daha çok Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yetişiyor.
Bir kaynağa göre Budizm’in babası Buda, Banyan’ın altında oturup çile çekerken aydınlandığı için Hindular ve Budistler tarafından da kutsal kabul ediliyor. Ağaç uzun yıllar yaşadığı için ölümsüzlüğü simgelediği için “Yaşam Ağacı” olarak da biliniyor.
Baobab Ağacı
Afrika yerlilerinin inanışına göre, Tanrı önce Baobab ağacını yaratmış, ağacın ihtişamını ve güzelliğini kıskanan şeytan da ağacı tutup ters çevirmiş. Bu ağacı bu kadar ilginç kılan da, bu sanki ters çevrildiği için kökleri dışarıdaymış gibi duran görüntüsü.
Çok uzun ömürlü olan ve yeryüzünün en geniş gövdeli ağaçlarından sayılan Baobab ağacı, daha çok Madagaskar, Afrika ve Avustralya’da yetişiyor. “Maymun Ekmeği” olarak da bilinen ağaçların gövdelerinde oyuklar olduğu için, bazı yerliler bunların içinde yaşıyor. Günümüzde bu ağaçlar soyunun tükenmesi tehdidine karşı korumaya alınanlardan…
Ateş Ağacı
Ateş ağacı, 12 cm çapa ulaşabilen parlak kızıl, alev kırmızısı, turuncu ve sarı renklerden oluşan dev çiçekleri sayesinde tam bir tabiat harikası sayılıyor.
Aynı zamanda çok popüler Bonsai bitkilerinden olan Ateş ağacı, sıcağı sevdiği için Kıyı Ege ve Akdeniz sahil bölgesinde de yetişebiliyor. Tohum kabukları ise Karayipler’de “marakas” olarak da bilinen bazı perküsyon aletlerinin yapımında kullanılıyor.
Sekoya Ağacı
100 metreyi aşan boyu ve 13 metreyi bulan çapıyla dünyanın en büyük ve en uzun yaşayan canlılarından sayılan dev Sekoya ağaçlarının anayurdu Kuzey Amerika, en çok da Kaliforniya…
“Mamut Ağacı” ismiyle de bilinen Sekoya ormanlarının dinozor çağlarından kalma devasa ve mistik görünümü, “Yıldız Savaşları” ve “Jurassic Park” gibi pek çok film de set olarak kullanılmış.
Japon Visteryası
Dünyanın en romantik ağaçlarından sayılan Japon Visteryası, bizde Mor Salkım ağacı olarak biliniyor ve zarafet, sabır, şeref gibi pek çok duyguyu sembolize ediyor.
Japonya’daki en eski Visterya ağacı tam 1200 yıllık, bu yüzden ağaç ölümsüzlüğün ve uzun aşkın da sembolü…
Etkileyici bir kokusu olan ve mavi-menekşe ile kırmızı-mor çiçeklerin süslediği bu ağaç adeta görsel bir şölen.
Gülle Ağacı
Karayipler, Güney Amerika ve Hindistan gibi tropikal iklimli bölgelerde yaşayan bu ilginç ağaç, ismini top mermisi şeklindeki meyvelerinden alıyor. Neredeyse bir Bowling topu büyüklüğünde ve ağırlığında olan bu meyveler yüzünden, gülle ağaçlarının altında oturulması yasak.
Yaklaşık 3000 yıldır yeryüzünde bulunan bu ağacın her ne kadar değişik bir görüntüsü olsa da, meyveleri gerçekten korkunç bir kokuya sahip. Ağacın çiçekleri de dallarında değil, direkt gövdesinde yetişiyor.
Bu şaşırtıcı ağaçlar, Hindistan’daki Şiva tapınaklarında, ayrıca Sri Lanka ve Tayland’daki Budist tapınaklarında bulunuyor. Ağacın kabukları, yaprakları ve çiçekleri anti bakteriyel, antiseptik ve analjezik özelliklere sahip olduğundan tıbbi amaçlı kullanılıyor. Budistlerin ağacı kutsal saymalarının sebebi de, bu ağaçların Buda’nın doğduğu köyde yetişmesinden…
Gökkuşağı Okaliptüsü
Görenleri ilk bakışta büyüleyen bu ağaç doğanın mucizelerinden biri sayılıyor. Kuzey yarım kürede bulunan bölgelerde görülen tek okaliptüs türü olan ve sudan beslenen bu ağaçlar adeta usta bir ressamın elinden çıkmış gibiler. Sudan beslendikleri için bataklıkların kurutulması amacıyla da kullanılıyor.
Yılanların deri değiştirmesi gibi okaliptüsler de yılın farklı zamanlarında fazlalık olan parçalarını döküyorlar. Dökülme ile birlikte açık yeşil olan iç tabakalar havayla ve suyla temas ettikçe koyulaşarak, mavi, mor, turuncuya dönüşüyor.
Ejderha Kanı Ağacı
Ejderha Kanı ismi, ağacın kendi ürettiği kan kırmızısı doğal reçineden geliyor ama bize göre en büyük sebebi, ağaç kesildiğinde üzerinden akan reçinenin ağacın kanadığı hissi vermesinden…
Dünyada sadece Hint Okyanusu kıyısında, Arap Denizi’ndeki “Sokotra” adasında ve Güney Amerika’nın Amazon ormanlarında yetişen ağaçlardan alınan bu değerli reçine, tamamen doğal ve organik… Koyu kırmızı kıvamında olan bu reçinenin kendine has, çok keskin ve ekşimtırak bir kokusu var, bunun sebebi de çok yüksek antioksidan içermesinden kaynaklanıyor.
Mitolojiye göre, altın elmayı çalmaya çalışan Herkül tarafından öldürülen Ejderhaların Efendisi Draco Hesepros’tan akan kanlardan yükselen ağaçlar bunlar. Günümüzde artık çok nadir bulunan bu mucizevi Ejder Kanı Ağacı nesli tükendiği için koruma altında…
Bristlecone Çamı
Bu çamlar dünyanın en eski canlı organizmaları olarak biliniyor. Araştırmacı Tom Harlan’ın Kaliforniya’nın “Beyaz Dağları”nda bulduğu bir örnekte yaptığı ölçümlerine göre, ağacın yaşı en az 5000 yılın üzerinde. Bu ölçüm çam ağacını dünyanın bilinen en eski ağacı yapıyor.
M.Ö. 3049’da, yani ilk yazı icat edildiğinde ve ülkemizdeki Truva şehrinin kurulduğu zaman bu ağaçlar varmış. Antik ağaç statüsünde olduklarından binlerce yıldır çetin hava koşullarına maruz kalmış ve sanki kurumuş gözükmelerine karşın, hücresel seviyede Truva’nın inşa edildiği zamanki kadar gençler.
Kimse bu ağaçların nasıl bu kadar uzun zamandır ayakta kalabildiklerini bulabilmiş değil! Eski Yunan efsanelerine göre, Prometheus insanlara ateş (bilginin sembolü) getiren bir ölümsüzdü. Bu çamlar da köklerinde sakladığı bu bilgilerin insanlığa aktarılmasına yardımcı oldu.
Kaynak: 'Ateş bilgisi' taşıyan ağaç! - Seran Vreskala