kervan
Aktif Üye
Her Vakit Tefekkür | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allâh’ın yarattıkları üzerinde tefekkür edin…” (Deylemî, II, 56; Heysemî, I, 81)
Hayat ve kâinâtı ibretle seyrettiğimizde, cevapları rûhumuzun derinliklerinde gizli pek çok suâl ile karşılaşırız:
Bu cihâna nereden geldik? Niçin yaratıldık? Bu cihan nedir? Kimin mülkünde yaşıyoruz? Nasıl yaşamalıyız? Nasıl düşünmeliyiz? Yolculuk nereye? Fânî hayâtın hakîkati nedir? Ölüm
gerçeğinin sırrı nasıl çözülür? Ona nasıl hazırlanılır?..
İşte bu nevî tefekkürler, Kur’ân ve Sünnet’in rehberliği ile ilâhi kudret ve azamet tecellîleri karşısında kulu hiçlik ve acziyetini idrâke sevk eder. Yoktan var edilen insana, varlık ve benlik
iddiâsında bulunmanın ne büyük bir yanlış olduğunu hatırlatır.
Tefekkür ile ulvî bir ruh kıvamına eren mü’minin kulluk hayâtında ve ibâdetlerinde yüksek bir feyz ve
rûhâniyet hâsıl olur. (Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Hak Yolculuğu, Erkam Yay.)
er Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hamîd: Bütün isim ve sıfatlarıyla övgüye, hamde tek lâyık olan, yaptıklarında, söylediklerinde, dininde ve takdirinde hamdolunan, bütün varlığın diliyle övülen ve ancak kendisine şükredilen demektir.
Kısa Günün Kârı
Ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Fahr-i Kâinât Efendimiz’ lâyık olabilmek için hayat ve kâinatta sergilenen derin hikmetlere gönül vererek tefekkür iklîminde yaşamamız îcâb
etmektedir. Zira bu âlemde olup biten her şeyi îman penceresinden ibret nazarıyla temâşâ edip rûhu tefekkürle inkişâf ettirmek zarûridir. Neticede, hâdislerin özündeki ilâhi murâda dâir hikmet parıltıları, Allâh’ın izniyle damla damla gönle akacaktır.