- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,486
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 38,647
- Puanları
- 113
40 yaşına gelen insanların bıkkınlıklarını, hayattan elini eteğini çekme ve sanki ikinci bir ömür verilecekmiş gibi emeklilik sonrası planlarını dinleyince, aklıma hep, Hz Peygamber'e ﷺ peygamberliğin 40 yaşında verilmiş olması, 23 yılda yaşadığı coğrafyayı tümüyle değiştirmesi ve bütün dünyayı da etkileyecek bir hayat sürmüş olması gelir.
Ne büyük ibrettir ve ne büyük bir motivasyon vesilesidir bu husus!
Biz 40 yaşına yaklaşınca saçımızdaki beyazlardan ve yorgunluklarımızdan bahisle "yaşlandık" tripleri atıp bunalıma girerken, O ﷺ ne çok mücadele etti, ne çok şeyi değiştirdi, ne çok insanı ateşten ve cehaletten çekip aldı, ne çok sabretti...
Üstelik 40 yaşından sonra.
"Ama O bir peygamberdi" denilebilir. Vallahi O'nun teninden kanlar aktı !
O da etten ve kemiktendi.
O'nun da çocukları doğdu ve öldüler üstelik!
O da açlık çekti, karnına taşlar bağladı hatta!
O da sevindi.
O da hüzünlendi.
O da susadı...
Bizim görmediğimiz nice zorluğa ve çekmediğimiz nice sıkıntıya katlandı...
İster 40 yaşında olalım, isterse daha yaşlı, önümüzde her dem tazeliğini koruyan bir soru duruyor; "kim kazanacak?"
Hâlimizi biliyoruz, kimsenin anlatmasına, vaaz vermesine gerek yok artık. Yeterince biliyoruz, hatta çok biliyoruz...
Ebedi hayatımız için yepyeni bir gayreti kuşanmayı mı seçeceğiz, yoksa iblisin razı olduğu hallerimizle devam etmeyi mi?..
Gün yükselsin, imanımıza saplı mızrakların gölgeleri kısalsın artık!..
Hemen şimdi, tekrar soralım kendimize; kim kazanacak, biz mi, yoksa iblis mi?
Halil İbrahim Sert
Ne büyük ibrettir ve ne büyük bir motivasyon vesilesidir bu husus!
Biz 40 yaşına yaklaşınca saçımızdaki beyazlardan ve yorgunluklarımızdan bahisle "yaşlandık" tripleri atıp bunalıma girerken, O ﷺ ne çok mücadele etti, ne çok şeyi değiştirdi, ne çok insanı ateşten ve cehaletten çekip aldı, ne çok sabretti...
Üstelik 40 yaşından sonra.
"Ama O bir peygamberdi" denilebilir. Vallahi O'nun teninden kanlar aktı !
O da etten ve kemiktendi.
O'nun da çocukları doğdu ve öldüler üstelik!
O da açlık çekti, karnına taşlar bağladı hatta!
O da sevindi.
O da hüzünlendi.
O da susadı...
Bizim görmediğimiz nice zorluğa ve çekmediğimiz nice sıkıntıya katlandı...
İster 40 yaşında olalım, isterse daha yaşlı, önümüzde her dem tazeliğini koruyan bir soru duruyor; "kim kazanacak?"
Hâlimizi biliyoruz, kimsenin anlatmasına, vaaz vermesine gerek yok artık. Yeterince biliyoruz, hatta çok biliyoruz...
Ebedi hayatımız için yepyeni bir gayreti kuşanmayı mı seçeceğiz, yoksa iblisin razı olduğu hallerimizle devam etmeyi mi?..
Gün yükselsin, imanımıza saplı mızrakların gölgeleri kısalsın artık!..
Hemen şimdi, tekrar soralım kendimize; kim kazanacak, biz mi, yoksa iblis mi?
Halil İbrahim Sert