kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Hayır ve İyilik Yarışı
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır.” (Bakara, 267)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ cömerttir, ihsan sâhibidir; cömertliği ve yüksek ahlâkı sever…” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60)
Medine'de en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha el-Ensârî idi. En çok sevdiği hurma bahçesi de, Mescid-i nebevî'nin tam karşısındaki "Beyruhâ" idi. Onu
dünyalara değişmezdi. Zira Peygamber Efendimiz zaman zaman bu bahçeyi şereflendirir, oradaki tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda
harcamadıkça en iyiye eremezsiniz" âyeti inince Ebû Talha doğruca Peygamber (as)'ın yanına gitti ve en değerli hurma bahçesini Allah rızâsı için sadaka
ettiğini, onu âhiret azığı yaptığını söyledi; Beyruhâ'yı istediği gibi kullanabileceğini belirtti. Resûl-i Ekrem Ebû Talha'yı "Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte
budur!" diye takdir ve tebrik ettikten sonra bahçeyi akrabalarına vermesini söyledi. O da başüstüne diyerek o kocaman bahçeyi akrabası ve amcaoğulları
arasında taksim etti (Buhârî, Zekât 44; Müslim, Zekât 42, 43). Kendilerine bu bahçeyi paylaştırdığı akrabasından sadece birinin, ileriki yıllarda hissesini yirmi bin
koyun alacak bir para karşılığında sattığını söylersek, Ebû Talha'nın âhiret evine yaptığı harcamanın değerini daha iyi anlayabiliriz.
Bizim "Falan yerdeki arsalar değerleniyormuş, birkaç parsel de biz alalım" diye hemen oraya yatırım yaptığımız gibi, ashâb-i kirâm efendilerimiz de nerede
daha çok sevap varsa yatırımı oraya yaparlardı. Hz. Ömer'in de "Semğ" adlı bir hurma bahçesi vardı. Hayır ve iyilik yarışında herkesi geride bırakmaya
çalıştığını bildiğimiz bu büyük insan Resûl-i Ekrem'in huzuruna gelerek:
- Yâ Resûlallah! Bana göre en iyi hurmalık benim hurmalığımdır. Temiz kazancımla aldığım bu bahçeyi vakfetmek istiyorum, dedi. Peygamber-i Zîşân Efendimiz de:
- Bu hurmalığın aslını vakfet! Artık o satılmaz, başkasına hibe edilmez, kimseye miras kalmaz. Onun mahsûlü muhtaçlara verilir, buyurdu. Hz. Ömer Resûl-i
Ekrem'in buyurduğunu hemen uyguladı. Bahçeden çıkan mahsûl Allah yolunda cihada giden yiğitlere, esirlikten kurtulmak isteyen kölelere, fakirlere,
misafirlere, yolculara ve Hz. Ömer'in yakın akrabasına verilirdi (Buhârî, Vesâyâ 22).
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir: Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
Sahip olduklarımız içinde en çok hoşumuza giden, bize verildiği takdirde hoşnut kalacağımız şeylerin neler olduğunu güzelce muhâsebe edip infâkımıza onunla
seviye kazandırmaya gayret göstermeliyiz. Böylece hayrın kemâline giden yolda mesâfe almalıyız. Kendimizi fakirin yerine koyup, kendimize nasıl infâk
edilmesini isteyeceğimizi düşünerek ona göre tasadduk etmeliyiz
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır.” (Bakara, 267)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ cömerttir, ihsan sâhibidir; cömertliği ve yüksek ahlâkı sever…” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60)
Medine'de en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha el-Ensârî idi. En çok sevdiği hurma bahçesi de, Mescid-i nebevî'nin tam karşısındaki "Beyruhâ" idi. Onu
dünyalara değişmezdi. Zira Peygamber Efendimiz zaman zaman bu bahçeyi şereflendirir, oradaki tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda
harcamadıkça en iyiye eremezsiniz" âyeti inince Ebû Talha doğruca Peygamber (as)'ın yanına gitti ve en değerli hurma bahçesini Allah rızâsı için sadaka
ettiğini, onu âhiret azığı yaptığını söyledi; Beyruhâ'yı istediği gibi kullanabileceğini belirtti. Resûl-i Ekrem Ebû Talha'yı "Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte
budur!" diye takdir ve tebrik ettikten sonra bahçeyi akrabalarına vermesini söyledi. O da başüstüne diyerek o kocaman bahçeyi akrabası ve amcaoğulları
arasında taksim etti (Buhârî, Zekât 44; Müslim, Zekât 42, 43). Kendilerine bu bahçeyi paylaştırdığı akrabasından sadece birinin, ileriki yıllarda hissesini yirmi bin
koyun alacak bir para karşılığında sattığını söylersek, Ebû Talha'nın âhiret evine yaptığı harcamanın değerini daha iyi anlayabiliriz.
Bizim "Falan yerdeki arsalar değerleniyormuş, birkaç parsel de biz alalım" diye hemen oraya yatırım yaptığımız gibi, ashâb-i kirâm efendilerimiz de nerede
daha çok sevap varsa yatırımı oraya yaparlardı. Hz. Ömer'in de "Semğ" adlı bir hurma bahçesi vardı. Hayır ve iyilik yarışında herkesi geride bırakmaya
çalıştığını bildiğimiz bu büyük insan Resûl-i Ekrem'in huzuruna gelerek:
- Yâ Resûlallah! Bana göre en iyi hurmalık benim hurmalığımdır. Temiz kazancımla aldığım bu bahçeyi vakfetmek istiyorum, dedi. Peygamber-i Zîşân Efendimiz de:
- Bu hurmalığın aslını vakfet! Artık o satılmaz, başkasına hibe edilmez, kimseye miras kalmaz. Onun mahsûlü muhtaçlara verilir, buyurdu. Hz. Ömer Resûl-i
Ekrem'in buyurduğunu hemen uyguladı. Bahçeden çıkan mahsûl Allah yolunda cihada giden yiğitlere, esirlikten kurtulmak isteyen kölelere, fakirlere,
misafirlere, yolculara ve Hz. Ömer'in yakın akrabasına verilirdi (Buhârî, Vesâyâ 22).
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir: Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
Sahip olduklarımız içinde en çok hoşumuza giden, bize verildiği takdirde hoşnut kalacağımız şeylerin neler olduğunu güzelce muhâsebe edip infâkımıza onunla
seviye kazandırmaya gayret göstermeliyiz. Böylece hayrın kemâline giden yolda mesâfe almalıyız. Kendimizi fakirin yerine koyup, kendimize nasıl infâk
edilmesini isteyeceğimizi düşünerek ona göre tasadduk etmeliyiz