kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Gönül Sermâyesi
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Sizi huzûrumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. Îman edip sâlih amelde bulunanlar müstesnâ; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır…” (Sebe, 37)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Yedi şey gelmeden önce güzel ve (sâlih) ameller işlemekte acele etmelidir. Bunlar: Unutturucu fakirlik, azdırıcı zenginlik, ifsâd edici hastalık, akılları
götürecek ihtiyarlık, ânî ölüm, Deccal’in ortaya çıkışı ki -bu beklenen hâdiselerin en şerlisidir- ve kıyâmetin kopmasıdır. Kıyâmet ise hepsinden fecî,
hepsinden daha acıdır.” (Bkz. Tirmizî, Zühd, 3/2306; Nesâî, Cenâiz, 123)
Üstad Ali Ulvi Kurucu anlatıyor:
“Güneydoğudan Konya’ya göç etmiş çok sayıda muhacir bulunuyordu. Çoğu çaresiz kimselerdi. Dedem Veyis Efendi onların her derdine koşmaya gayret ederdi. Ninem, birgün dedeme:
“Efendi, sen bu muhacirlere pek çok acıyıverdin, neden ki?” diye sordu.
“Muhsine sen ne diyorsun? Bunların içinde Peygamber sülâlesi var yâhu! Sâdâttan olanlar var. Bunların içinde dün aziz iken, bugün zelil olmuş;
mevkiini parasını kaybetmiş olanlar var. Dün memleketi olan Van’ın, Mardin’in âyânı, eşrâfı, sâdâtı iken, bugün Dolav mahallesinde Cevizaltı’na
sürgün düşmüş, muhâcir olmuş; ekmeksiz, sabunsuz kalmış, çamaşırsız kalmışlar. Sen ne diyorsun?
Efendimiz (sav) buyururlar ki: “Aziz iken zelil olmuş, mevkiini kaybetmiş olanlara, iyilikte bulunup yardım ediniz…” Muhsine, siz Allah’ın Peygamber’in
emrini yalnız namaz, oruç, hac, zekattan ibaret mi zannediyorsunuz?
Biz yalnız muayyen ibadetleri, ibadet biliyoruz. Hayat baştan başa ibadettir. Hayatımızın her anı Allah’a kullukla geçecek… Biz kurulmuş saat gibi,
belli ibadetler içinde, keyfimiz, zevkimiz, huzurumuz yerinde yaşıyoruz. Hâlbuki Rabbimiz: “Ben insanoğlunu ve cinleri, hiç kimseye değil, ancak bana
kul olsunlar; yani hayatları bana kul olmakla geçsin; benim kulum olsunlar, başkalarının kulu değil; nefislerinin kulu değil; paralarının kulu değil;
şanların şöhretlerin, fani saltanatların kulu değil, ancak benim kulum olsunlar diye yarattım…” buyurur.
Muhsine, bunların içinde bir de sâdât var, Peygamber evlâdı var. Bunlara hizmet benim din borcumdur. Namazım neyse, o budur. Peygamberim emrediyor…”
Dedem bunları söylerken ağladı:
“Ah Muhsine, zengin olsaydım da bunlara ben maaş bağlasaydım” dedi.
Dedem, bu muhacirleri yerleştirdiği Cevizaltı Medresesinin müderrislerindendi. Tabii medreseler kapanmadan önce… Buraları boşaldıktan sonra bu
muhacirler gelince, dedem, mütevelli ile görüşerek, onların bu boş odalara yerleştirilmelerini temin etmişti. (M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-1, 126-127)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kayyûm
: Zeval bulmayan dâim, kâinatın yöneticisi, bütün varlıkların kendisine bağlı olduğu en yüce Var, kendi kendisine yeten tek Var, gökleri ve yeri
ayakta tutan, hiçbir kimseye ve hiçbir şeye bağlı olmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Merhamet ve şefkatimizin seviyesini sık sık muhâsebe etmeliyiz. Cenâb-ı Hakkʼın muhabbet ve rızâsını celbetmek için sayısız fırsatın bulunduğu
ömür sermayemizi, sâlih amellerle değerlendirmeliyiz. Her birimiz, ömür sermâyemizi sâlih amellerle değerlendirmek için, bugün ciddî bir gayrete
girmeliyiz. Unutmayalım ki, ilâhî imtihan dünyasındaki bu fânî hayat nîmeti, bir defaya mahsus lûtfedildi. Ecel senedimizin meçhul vâdesi dolduktan
sonra, artık ne bir tehir söz konusudur, ne bir tekrar, ne de bir telâfî imkânı…
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Sizi huzûrumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. Îman edip sâlih amelde bulunanlar müstesnâ; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır…” (Sebe, 37)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Yedi şey gelmeden önce güzel ve (sâlih) ameller işlemekte acele etmelidir. Bunlar: Unutturucu fakirlik, azdırıcı zenginlik, ifsâd edici hastalık, akılları
götürecek ihtiyarlık, ânî ölüm, Deccal’in ortaya çıkışı ki -bu beklenen hâdiselerin en şerlisidir- ve kıyâmetin kopmasıdır. Kıyâmet ise hepsinden fecî,
hepsinden daha acıdır.” (Bkz. Tirmizî, Zühd, 3/2306; Nesâî, Cenâiz, 123)
Üstad Ali Ulvi Kurucu anlatıyor:
“Güneydoğudan Konya’ya göç etmiş çok sayıda muhacir bulunuyordu. Çoğu çaresiz kimselerdi. Dedem Veyis Efendi onların her derdine koşmaya gayret ederdi. Ninem, birgün dedeme:
“Efendi, sen bu muhacirlere pek çok acıyıverdin, neden ki?” diye sordu.
“Muhsine sen ne diyorsun? Bunların içinde Peygamber sülâlesi var yâhu! Sâdâttan olanlar var. Bunların içinde dün aziz iken, bugün zelil olmuş;
mevkiini parasını kaybetmiş olanlar var. Dün memleketi olan Van’ın, Mardin’in âyânı, eşrâfı, sâdâtı iken, bugün Dolav mahallesinde Cevizaltı’na
sürgün düşmüş, muhâcir olmuş; ekmeksiz, sabunsuz kalmış, çamaşırsız kalmışlar. Sen ne diyorsun?
Efendimiz (sav) buyururlar ki: “Aziz iken zelil olmuş, mevkiini kaybetmiş olanlara, iyilikte bulunup yardım ediniz…” Muhsine, siz Allah’ın Peygamber’in
emrini yalnız namaz, oruç, hac, zekattan ibaret mi zannediyorsunuz?
Biz yalnız muayyen ibadetleri, ibadet biliyoruz. Hayat baştan başa ibadettir. Hayatımızın her anı Allah’a kullukla geçecek… Biz kurulmuş saat gibi,
belli ibadetler içinde, keyfimiz, zevkimiz, huzurumuz yerinde yaşıyoruz. Hâlbuki Rabbimiz: “Ben insanoğlunu ve cinleri, hiç kimseye değil, ancak bana
kul olsunlar; yani hayatları bana kul olmakla geçsin; benim kulum olsunlar, başkalarının kulu değil; nefislerinin kulu değil; paralarının kulu değil;
şanların şöhretlerin, fani saltanatların kulu değil, ancak benim kulum olsunlar diye yarattım…” buyurur.
Muhsine, bunların içinde bir de sâdât var, Peygamber evlâdı var. Bunlara hizmet benim din borcumdur. Namazım neyse, o budur. Peygamberim emrediyor…”
Dedem bunları söylerken ağladı:
“Ah Muhsine, zengin olsaydım da bunlara ben maaş bağlasaydım” dedi.
Dedem, bu muhacirleri yerleştirdiği Cevizaltı Medresesinin müderrislerindendi. Tabii medreseler kapanmadan önce… Buraları boşaldıktan sonra bu
muhacirler gelince, dedem, mütevelli ile görüşerek, onların bu boş odalara yerleştirilmelerini temin etmişti. (M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-1, 126-127)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kayyûm
: Zeval bulmayan dâim, kâinatın yöneticisi, bütün varlıkların kendisine bağlı olduğu en yüce Var, kendi kendisine yeten tek Var, gökleri ve yeri
ayakta tutan, hiçbir kimseye ve hiçbir şeye bağlı olmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Merhamet ve şefkatimizin seviyesini sık sık muhâsebe etmeliyiz. Cenâb-ı Hakkʼın muhabbet ve rızâsını celbetmek için sayısız fırsatın bulunduğu
ömür sermayemizi, sâlih amellerle değerlendirmeliyiz. Her birimiz, ömür sermâyemizi sâlih amellerle değerlendirmek için, bugün ciddî bir gayrete
girmeliyiz. Unutmayalım ki, ilâhî imtihan dünyasındaki bu fânî hayat nîmeti, bir defaya mahsus lûtfedildi. Ecel senedimizin meçhul vâdesi dolduktan
sonra, artık ne bir tehir söz konusudur, ne bir tekrar, ne de bir telâfî imkânı…