- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,678
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,602
- Puanları
- 113
Göbekli Tepe dünyanın en çok araştırma konusu olan kazı alanlarından biri son zamanda. Yerel ve uluslararası alanda oldukça dikkat çekmeye başlayan Göbekli Tepe’nin, henüz çözülememiş pek çok sırrı barındırdığı düşünülüyor.
Alman Arkeolog Klaus Schmidt (1953-2014) tarafından 1996-2014 yılları arasında yürütülen Göbekli Tepe kazı ve araştırma çalışmaları, Göbekli Tepe’nin oldukça eski bir tarihi olduğunu ortaya koymuştu.
UNESCO Dünya Mirası olan Göbekli Tepe’yi keşfeden ve yıllarca çok büyük emekle bölgenin üzerinde çalışan Bilim insanı Klaus Schmidt’in vefatından bu yana, Urfa’da her yıl kendisini anma törenleri düzenleniyor.
2014 yılında Klaus Schmidt’in ölümünün ardından, çalışma arkadaşı ve eşi arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt, eşinin ve araştırmacıların konakladığı binayı, kültür alanında çalışmaların yapılacağı bir anı evine dönüştürdü. Klaus Schmidt Anı Evi’ni Şanlıurfa’ya yolunuz düşerse ziyaret etmenizi öneririz.
Klaus Schmidt
Türkiye’de şimdiye kadar keşfedilen en eski tapınak, toplanma yeri olarak görülen Göbekli Tepe, 11.000 yıl öncesine dayanan bir Neolitik Dönem yapısı olsa da keşfi sadece 1990’larda gerçekleşti.
Mısır Piramitleri ve Stonehenge gibi diğer megalitik yani büyük taşlardan yapılan yapılardan da eski bir tarihi olduğu anlaşılan Göbekli Tepe’nin bulunduğundan beri yoğun bir şekilde incelenme sebebinin tarihi yeniden yazabilecek bulguları barındırıyor olması.
Göbekli Tepe’nin Ardındaki Geometri
Araştırmacılar, dünyanın bilinen en eski tapınağı olarak da kabul edilen bu yapının, onu inşa ettiği düşünülen avcı-toplayıcılar tarafından gizli sembollerle donatıldığını ve geometrik ilkelerle tasarlandığını söylüyor.
Ancak bu ilkelerin pek de amatörce olduğu düşünülmesin. Yeni araştırmalar; dünyanın en eski yerleşim yeri, höyük ve tapınağı olan, gizemli sütunları ve yapıları ile dikkat çeken Göbekli Tepe’nin mimarlarının, geometrik yapıların planlanmasında sanılandan çok daha deneyimli olduğunu gösteriyor.
Göbekli Tepe Araştırma ve Kazı Koordinatörü ve Almanya Arkeoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Lee Clare, Göbekli Tepe’de keşfedilen ve yaklaşık 16 ton ağırlığında ve 3 ila 6 metre uzunluğunda olan büyük T biçimli dikilitaşların dünyanın en eski anıtsal yapıları arasında olduğunu söylüyor. Bu dikilitaşlar, yuvarlak yapıların ortasında bulunuyor.
Çapları 10-20 metre arasında değişen yuvarlak yapıların ise sadece 6 tanesinin keşfedildiği ve ancak 20 kadar yuvarlak yapının olduğu biliniyor.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Arkeolog Avi Gopher’e göre arkeolojik bir harika olan Göbekli Tepe, mimari karmaşıklığı ile yaratıcıları için de oldukça sıra dışı sayılabilir.
Göbekli Tepe’nin mimari yapısını ölçmek ve analiz etmek için mekansal bir algoritma kullanan araştırmacılara göre gizemli bölgenin mimarisi ayrı, ilintisiz yapılardan değil; tek bir plana göre birlikte tasarlanmış olabilecek bağlantılı duvarlardan, sütunlardan oluşmuş ve aynı anda inşa edilmiş gözüküyor.
Araştırmaların dikkat çekici detayları arasında, Göbekli Tepe’nin B, C ve D Yapıları olarak bilinen en önemli üç alanının merkez noktalarının, neredeyse mükemmel bir şekilde oluşturulmuş eşkenar üçgeni tarif ettiği ve geometrik bir bütün olduğu görülmektedir. Araştırmacılar, yapılar arasında hiyerarşik bir düzen olabileceğini ileri sürüyorlar.
Arkeolog Gil Haklay yapıların hepsinin farklı boyutları ve şekilleri olduğunu ve bu nedenle tesadüfi bir eşkenar üçgen oluşturma olasılıklarının çok düşük olduğunu belirtip böyle bir bulguyu kesinlikle beklemediklerini ifade etti.
Araştırmacılara göre yazının icadından binlerce yıl önce böyle bir ön planlama düzeyini gerçekleştirmek; geçici bir haritayı çizmek için zemine yerleştirilecek kamış ve benzeri işaretleyicilerin kullanımını gerektirecekti.
Bulgular ayrıca bu iddialı yapıları gerçekleştirmek için gereken kas gücü miktarının sanılandan çok daha fazla olabileceği anlamına da gelebilir.
Araştırmacı yazarlar, Göbekli Tepe’nin karmaşık megalitik mimarisinin inşası için gereken organizasyon ve insan gücünün, önceki tahminlerle karşılaştırıldığında üç ile çarpılmasının gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca, hala keşfedilmemiş bir hazine olan Göbekli Tepe’de sürekli yaşama dair izler bulunmasa da, bölgenin 200 km çapında bir alanda yaşayan insanların toplanma yeri olduğu düşünülüyor.
Bölgede iş bölümü ve uzmanlaşma bulgularının olduğu, hacimleri 160 litreyi bulan kaplara yapılan analizlerle alkol tüketiminin olduğu, çeşitli hayvan heykellerinin, motiflerinin ve kabartmalarının olduğu görülüyor.
Göbekli Tepe’nin hala sadece bir kısmı – belki de yüzde 5 kadar – kazılmış. Topraklarının altında daha birçok yapının beklediği düşünülüyor.
Araştırmacılar, bu alanın insanlık tarihindeki bir dönüm noktasını yansıttığını düşünüyor.
Gopher Haaretz ise Göbekli Tepe’yi bir başlangıç yeri olarak tarif ediyor.
**
Bakalım bizler binlerce yıldır sessiz sakin kalarak dünyadan kendini saklayabilmiş Göbekli Tepe’yi rant avcılarından koruyabilecek miyiz?
Göbekli Tepe Hakkında Detaylı Okuma İçin:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Matematiksel