
“Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler”
Yaşar Değirmenci, gençliğin kültürel işgalden korunması gerektiğini vurgulayarak Aliya İzzetbegoviç’in Müslüman gençlere yönelik ahlak ve mücadele öğütlerini aktarıyor.
Yaşar Değirmenci/Teni Akit
Gençlerimize sahip çıkalım!
Gençliği kaybediyoruz, farkında mıyız? Genç kuşak, gözümüzün içine baka baka yok oluyor. Bu ülkenin genç kuşaklarının zihnen, ruhen, bedenen ve kültürel olarak karşı karşıya kaldığı tehlikeler, terör tehlikesinden de büyük ve ürpertici!
Gençliğin zihnini, inanç dünyasını, ruhunu, değerlerini yerle bir eden saldırılar, gençlerimizi abluka altına aldı. Bu yüzden gençlerle maddi/manevi yönden alakadar olmamız bu ülkenin birinci derecede millî güvenlik meselesi hâline gelmiş durumda.
“Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler” sözünü çaresizlik içinde hep söyleriz. Çağımızda işgaller yalnızca fiilen gerçekleşmiyor. Aynı zamanda ve daha çok da zihnen gerçekleşiyor. Fiîlî işgal, doğrudan olduğu için, o tehlikenin boyutları ve çapı görülebilir ve püskürtülebilir.
Ama zihnî (kültürel / medyatik) işgalle mücadele edebilmek daha zordur. Fedakârlık, cefakârlık ve dâvâ adamı özelliklerinin gereği göstereceğimiz gayretlerle bu zorlukları aşarız İnşallah. Bu duygu ve düşüncelerle yazımı yazarken “Gençlerimize sahip çıkalım!” derken;
Merhum Aliya İzzetbegoviç’in Müslüman Gençlere hitabını okuyunca yazımın devamına bu hitabın birkaç cümlesini koyma ihtiyacı hissettim.
“Güç sizi değiştirmesin!
Eğer bir gün güç ve iktidar sahibi olursanız hâl ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun.
Unutmayın ki, sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah’ın önünde hesap verecektir.
Ahlâkınızı kaybetmeyin!
Dünya üzerindeki her kuvvet, sağlam bir ahlâkla başlar. Her mağlubiyet de ahlaki çöküşle başlar. Her ne yapılmak isteniyorsa, bu önce insanların ruhlarında gerçekleştirilmelidir. Bu da ahlakla mümkündür. Din ahlâktır. Onu hayata geçirmek ise terbiyedir.
Kur’an’ı yaşayın ve ölüme hazırlanın!
Unutmayın! Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Kur’an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O’na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır. Kitaba uyun! Çünkü biz de zalimlerden olursak savaşmanın hiçbir anlamı kalmaz. Kitaba uyacağız. Bütün yücelik ve şükran Allah’a aittir ve insanların gerçek kalitesini ancak Allah tespit edebilir.
Bilin ki, en kötü kombinasyon boş bir ruh ve dolu bir midedir. Hayvanlar ancak aç olduğu veya bir tehditle karşı karşıya bulunduğu zaman; insanlar ise tok ve güçlü olduğu zaman tehlikelidir. Siz sürekli ölüme hazırlanın! Çünkü ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayan insanlara galip gelirler.
Allah’a teslim olun ve O’na tevekkül edin!
Sloganımız şudur: Kendinden olanı sev, ötekine saygısızlık etme! Biz asla kin gütmeyeceğiz ama asla yapılanları unutmayacağız ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız, düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.
Cesur olun ve korkaklardan uzak durun!
Bilin ki, İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.
Bizim mücadelemizi insanî ve makul kılan, ona sükûn ve huzur damgasını vuran, her şeyin akıbetinin elimizde olmadığı kanaatidir. Bize ait olan, gayret etmek, uğraşmaktır; netice ise Allah’ın elindedir. Teslimiyet, hayatın çözülemezlik ve manasızlığından vakarlı tek çıkış yoludur. Şunu hiç unutmayın! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır. Bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.
Hedefimiz, Müslümanların İslamlaşması; diğer sloganımız ise inanmak ve mücadele etmektir.”