Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Film Analiz Gecenin Elmasları

Hatra

FK Üyesi
FK Yazar
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
851
Tepkime puanı
2,815
Puanları
93
Yaş
41
Konum
Bursa
Ekli dosyayı görüntüle 6838
Ladislav Jánský & Antonín Kumbera


"Söylenemeyecek şey, sessiz kalmalı."


Gecenin Elmasları, Çek Yahudi yazar Arnots Lustig'in otobiyografik romanından uyarlanmış ve yönetmen Jan Nemec'in uluslararası platformda tanınmasını sağlamış 63 dakikalık Çekoslavak Yeni Dalgasını temsil eden 1964 yapımı filmdir.

Film; iki gencin, toplama kampına mahkum götüren bir trenden kaçış sahnesiyle açılır. Ormana girişle başlayan bu yolculuk, sert gerçekliğinin yanı sıra, hatıralar, hayaller ve halüsinasyonlarla devam eder. Böylelikle bu iki gencin yaşadığı açlık, susuzluk, hastalık, yorgunluk gibi fiziksel zorlukların psikolojik etkileri de görülür.

Ayrıca kaçarken üstlerinden çıkardıkları paltolar dikkat çekicidir. Arkalarında toplama kampı anlamına gelen “Konzentrationslager”ın kısaltması KL harfleri bulunmaktadır. Onları tam bu sırada çıkarmış olmaları manidardır.

Filmin devamında açlıktan bitap düşen gençler, ormanda müstakil bir eve denk gelir. Önce evi ve orada yaşayanları gözlerler. Orta yaşlı bir çift burada hayvancılık ve çiftçilik yaparak geçinmektedir. Kadın, tarlada çalışan adama yemek götürüp eve geri dönmüştür. Sonra Ladislav, eve girer ve filmin bana göre en iyi sahnelerinden birisi burada gerçekleşir. Delikanlının ardısıra boğuştuğu düşünceler birer birer gösterilir: Kadını öldürmek , onu istismar etmek, vicdanın etkisi... Aklından bunlar geçerken Ladislav hareket etmeden öylece kadına bakıp durur. Kadın temkinli bir soğukkanlılıkla ona ekmek keser. Ladislav, hızla ekmekleri alır ve onu öldürmeyi tekrar düşünse de evden sessizce çıkar... Çünkü Ladislav şartlar ne olursa olsun, ne bir hırsız, ne bir katil ne de bir tecavüzcüdür. Her insan gibi kötülük düşünebilen; ancak o yolu tercih etmeyen biridir.

Karınlarını doyuran gençler, penceredeki kadının bakışlarıyla geldikleri gibi oradan ayrılır. Ancak Antonin'in ayağındaki problem sebebiyle yürümeleri yavaşlar.

Bu arada belediye başkanının ormanda topladığı bir grup ihtiyar Alman adam, Yahudi avına çıkmıştır. Ladislav'ın hayal ve anılarından oluşan Prag görüntüleri, bu ihtiyarların ateş sesleriyle bölünür ve yine bir kovalamaca başlar. Ayağı yüzünden geride kalan Antonin'i bırakamayan Ladislav da arkadaşıyla beraber esir düşer. İki genci alıp muhtemel belediye binasına götüren ekip, bu başarılarını, esirlerinin önünde sinir bozucu bir şekilde yiyip içerek, dans edip şarkı söyleyerek kutlar. Bu sırada yine Ladislav'ın anıları ara ara görülmeye devam eder.

Ladislav'ın filmin başından itibaren hatırladığı anılar bana göre ikiye ayrılıyor. Birincisi, sadece hatırlayıp üzerine düşündükleri; ikincisi, yeniden yaşamak istedikleri. Yönetmen, bu ikinci grup hatıraları çan sesiyle belirtmek istemiş olabilir. En azından ben öyle değerlendirdim. Çan sesini duyduğum her anı bana "keşke" diye fısıldadı. Zira filmde replik yok denecek kadar az olduğundan görüntüler dile geliyor. Belki sinemanın bir tanımı da budur. Bu sebeple yazının başına şu cümleyi yazmayı anlamlı buldum:
"Söylenemeyecek şey, sessiz kalmalı."

Filmin sonunda Ladislav, saat sesi eşliğinde başından geçenleri anımsayıp vurulduklarını hayal eder. Derken belediye başkanının çağrısıyla iki arkadaş dışarı çıkar. İhtiyarlar nişan alıp ateş etmeyi bekler; ancak iki genç, Ladislav’ın hatıralarıyla yürümeye devam eder ve film bu belirsizlikle biter.

Gecenin Elmasları, tam bir yolculuk filmidir. Ailesi, sevdiği olan, her şeye rağmen öldürmekten, ahlaksızlıktan korkan, sıradan iki gencin hikayesidir. İster infaz edilmiş ister serbest bırakılmış olsunlar, onların yolculuğu devam etmektedir... Belki de bu sebeple isimleri yoktur. Ben karışıklık olmasın diye onları aktörlerin isimleriyle anlattım.

Sevgilerimle...















 
Mükemmel bir filim ve anlamlı bir çalışma.
İnşallah bugün yada yarın fırsat bulur bulmaz izleyeyim sinema tadında bir eleştiri ve yoruma geleyim.

Anlatımın ve filme kattığın yorum gerçekten çok güzel @Hatra hocam.

Ben tüm soykırım tarihleri için bunu kullanırım ; "Söylenemeyecek şey, sessiz kalmalı."
Acılar repliklerle değil, sessizlikle ifade edilir. Bu yüzden toplama kampları, esir kanları ve mülteci kampları hep sessizdir. Gecesini gündüzüne ayırt eden sadece bir güneş birde ay...
 
Filmi bugün izledim.
Yorum ve analiz için ancak müsait olabildim.
Öncelikle holywood tarzı film alışkanlığını varsa ve filmi heyecan için izliyorsanız kessinlikle izlemeyin.
Bu filim gerçeklikten bir kesit, 2 kısa günü anlatan koca bir soykırımdan, hitlerin vahşi Alman nazisinde iki yahudi gencin yaşadığı sadece iki gün...

İlk yorumum : Film mükemmeldi... 10/10
Holokosta dair en iyi yapım diyebilirim. Resmi kayıtlara göre 1941-45 arası 12 milyon, Gayri resmi kayıtlara göre 16 milyon Yahudi alman nazileri tarafından katledildi. Bu katliam sadece askerler tarafından yapılmadı. Devletin her memuru ve vatandaşların çoğunun iştirakiyle..
Tam bir insanlık suçu ve canilik...

Gelelim filme...
@Hatra hocam üzerine çokça konuşmak mümkün...
Kısaca değinelim sonra siz başlayın parça parça konuşalım

Filimde en dikkatimi çeken yer Belediye başkanı ve halkın bu iki gencin peşine düşmesi. Nazi almanyasında halk bir milis hareketiydi ve buraya çok net yansıtılmış. Yaşlanmış bir ayağı çukurda bunakların adalet dağıtıcı kesilmeleri ne kötü...
Bana bu ülkenin nakıs tarihini hatırlattı...
Kadının o iki gence korkudan yardım etmesi ve sonrasında gidip ispiyonlaması sessiz sine şeklinde işlenmesi mükemmel ötesi bir şey...
O sahnelerde hiç konuşma olmadı...
Aslında film dediğin sessiz oynamalı. Sessiz sinema zaten seven biriyim. Ve filmde konuşma yok denecek kadar az...

Buyrun hocam sahneler ve sorular sizden analizi beraber yapalım.

Mükemmel bir film...
Ve gerçekliği bana ümmet coğrafyasını hatırlatıyor..

Puanım 10/10
 
İhtiyar grubun, sadece dans edip şarkı söylediği sahneleri görmüş olsaydık, “Adamlar kendilerince eğleniyor ne güzel.” filan derdik muhtemelen. Sıradan ve halkın içinden o normal görünüşleri son derece gerçek. Çünkü gerçek kötülük, trajedilerde olduğu gibi insanın her halinden belli olan, kişiyi ben kötüyüm diye ortalıkta pis pis güldüren ve sadece kötü düşündüren aşikar bir moronluk değildir.

Asıl kötülük daha sarsıcı ve beklenmeyendir. Bu da kötülüğün sıradanlaşmasıdır.

Hannah Arendh’in, Yahudi katliamının baş aktörlerinden olduğu bilinen Adolf Eichmann’ın Kudüs’teki yargı sürecini anlattığı Kötülüğün Sıradanlığı isimli kitapta, psikopat bir manyaktan ziyade sıradan ve olabildiğince normal bir adam tarif ediliyor. Bu o kadar korkunç bir yozlaşma ki, aynı durumu “görevimdi yaptım” diyerek kendini savunan SS subaylarının zerre pişmanlık duymayışında da görüyor, rahatlıkları karşısında irkiliyorsunuz.

Bu ihtiyarların durumu da bana onları hatırlattı. Dediğin gibi en üst rütbelisinden 90 yaşında zor yürüyen ihtiyarına kadar bütün toplumda bu ahlaki yozlaşmayı görmek gerçekten insanı kahrediyor ve ürkütüyor.

İstersen film ışığında, günümüzde kötülüğün ne derece sıradanlaştığına dair bir değerlendirme yapabiliriz.

Teşekkürler @QasemQasem is verified member., beğenmene çok sevindim.

Kitap da şırada dursun.

Ekli dosyayı görüntüle 6888
 
Son düzenleme:
@Hatra, Bu kitabı ilk okuduğumda kurgu olduğunu düşünmüştüm. Sonra Ramallahta bulunduğum süreçte bununla alakalı bir kaç yazı okudum ve bir kaç şey dinlemiştim. Ozaman nasıl bir yozlaşma olduğunu fark etmiştim.
O dönem Cumhuriyet tarihini de yeniden çapraz okumalarla okumaya başlamış ve aynı yozlaşmaya burada da görmüştüm.
Yozlaşma aslında bütün toplumlarda var, çünkü insanlar takım Tutar gibi taraf tutuyor. İdeolojik bakış açıları onları kör ediyor. Kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımıyorlar ve kendilerinden olmayanların ölmesi, öldürülmesi onlar için çok normal.

O yaşlı bunakların rahatlığı, Nazi ideolojisinin Yahudileri öteki olarak sunması dan dolayı bir tarafgirlik haline dönmüş ve bizden olmayanların yaşam hakkı yoktur anlayışını empoze etmiştir.
Filimde bir gerçeği vurgulamak gerekiyor. O iki çocuk orada öldürülür. Ama senarist bu kötü tabloya inanmak istemiyor. Çünkü masum ve yaşamaktan başka çabası olmayan bu iki gencin sonunun böyle olmaması gerektiğini düşünüyor. Ne acı değil mi :(

Yanıbaşımızda Suriye...
Ölüm okadar normalleşmişki, ülkemizdeki Aptallar kendi maaşları bir ay geç ödense kıyamet koparır bir bardak suda fırtına koparırlar. Ama savaştan ve ölümden kaçan mülteciler söz konusu olunca öldürüp kanlarını içseker doymazlar. Bu kadar zavallılar. Çünkü kendilerinden başkasın yaşam hakkını çok görüyorlar ve maalesef sağ sol, açık kapalı, müslğman kafir demeden bu topraklarda bu insanlardan yığınla var.
Mülteci düşmanlığı yapan her insan insanlığını yitirmiştir. Ondan adil v e insanca düşünmesini beklemeyin...

Maalesef ölüm okadar sıradanlaşmışki, insanlar cayır cayır yanarak öldürülüyor, misket bombaları füzeler, For Sama filminde izlemiştik değil mi Hatra...
Yemen'de insanlar açlıktan ölüyor ve dünya buna sessiz. Hatta magazin haberlerinin yeri daha çok hayatlarda...
Bu bu toplumun yozlaşmasıdır.

Kendi çıkarlarımız söz konusu olduğunda dünya umurumuzda değil, al sana en büyük yozlaşma...

Gerçekliğimizle yüzleşecek yüzümüz yok...
 
SS subayları, opera dinleyerek estetik duygularını yükseltirken, opera binasının az ilerisinde gaz odaları çalışmaya devam ediyordu... Genel olarak dünyamızın hali bu değil mi zaten...

Teşekkürler @QasemQasem is verified member.. Muhtemelen bundan sonra Alman sinemasından bir örnek veririm.
 
@Hatra, En büyük sorunumuz ne biliyormusun, kendi ideolojimizi jekobanca herkese dayatmak...
Ve yine herkese göre diğer herkes aptal ve gerçeği görmüyorlar, gerçeği görme kabiliyeti olmay anlarında yaşam hakkı yok...
Bu filmde bunun kısa özeti..
Yenisini bekliyorum :)
 
Üzerine düşünmeye ve yazmaya değer o kadar çok film var ki hangisini tercih etsem şaşırıyorum. ☺️
 
@Hatra, hocam zamanımız bol Allah ömür verdikçe hepsini analiz ederiz.
Senin hocanın film atölyesi videolarını buraya atabilirim değil mi?
İnsanlar film sanatını öğrensin v eneyi Ne için nasıl yorumladığımızı bilsinler. Hem de eğitim almış olurlar.
16 hafta da mükemmel yorumcu olurlar.

Yola devam
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri