- Katılım
- 3 Mar 2021
- Mesajlar
- 7,671
- Tepkime puanı
- 24,711
- Puanları
- 113
- Konum
- Siirt
- Burç
- Akrep
- Memleket
- Siirt
- Cinsiyet
- Takım
Mustafa İslamoğlu kimlere yaranmak için günah çıkartıyor?
Mustafa İslamoğlu birkaç yıldır başlattığı “seküler açılıma” bu sefer de “Geçmişte İslamcı olduğum dönemden pişmanım” sözleriyle devam etmiş.
İslamcılık böyledir. Süreçler değiştiğinde bazılarına taşınması ağır yüke dönüşür ve tek edilir. Tabi ki burada sorun İslamcılıkta değil. Kendisini bir dönem İslamcı olarak tanımlayanlarda!
Mustafa İslamoğlu’nun son sözleri İslamcılık açısından kayıp sayılır mı? Neden olsun ki? Zira İslamcı düşüncenin kafası karışık olanlardan ve kafa karıştıranlardan arınması bilakis kazanım olarak görülebilir. Sağcı, milliyetçi eğilimlerden kendisini arındırarak bu günlere gelen İslamcıların hiç şüphesiz tekrardan sağcı, devletçi yaklaşım sahipleriyle arasına mesafe koyması şart. Bu ne kadar mühimse modernist, liberal, Atatürkçü sapmalara bulaşanlardan da ayrışmak gerek! "Sorgulayan akıl" diye diye aklını ilah edinenlere, dünyaperestlere, Ümmetin tescilli düşmanlarına, sol-Kemalistlere yaranmaya çalışmak olacak şey midir?
Müslümanların içinde kalarak Müslümanların hayrına olacak sözü güzel bir şekilde dile getirmek gerekirken enaniyetle inşa ettiği “indirilen/uydurulan din” retoriğiyle adeta tekfirciliği estetize eden İslamoğlu sınırı zaten çoktan aşmıştı. İslami hassasiyet sahipleri “olur da düzelir” kaygısıyla seslerini çıkartmazken, kendisi için dua ederken Mustafa İslamoğlu dilini de tavrını da giderek sertleştirdi ve nihayet İslami camiaya neredeyse toptan tavır alırken başkalarına giderek sevimli görünmeye başladı.
Bu arada acaba hiç kendisine soruyor mudur? Mustafa Bey, İslamcılıktan tövbe ederken İslamcılık vasıtasıyla kazandığı bunca itibarı, çevreyi, parayı nereye koyuyor? Onları da terk etmesi gerekmiyor mu?
Freni patlamış kamyon misali bir yerlere giden Mustafa İslamoğlu ne kadar “ben özeleştiri yapıyorum, tövbe ediyorum” dese de dışarı verdiği görüntü insanın içini acıtan kötü bir görüntüye işaret ediyor. İslam’a ve Müslümanlara bunca düşmanlık ve zulmün yaşandığı bir ortamda oklarını kafirlere, zalimlere değil, sürekli içeriye yöneltiyor. Bir itirafçı, bir muhbir edasıyla durmadan birilerine dindarları şikâyet eden İslamoğlu şunu unutmamalı: İtirafçılar, muhbirler pek sevilmezler! Kullanılıp sonra bir köşeye atılıverirler...
Kaynak : Haksöz Haber
Mustafa İslamoğlu birkaç yıldır başlattığı “seküler açılıma” bu sefer de “Geçmişte İslamcı olduğum dönemden pişmanım” sözleriyle devam etmiş.
İslamcılık böyledir. Süreçler değiştiğinde bazılarına taşınması ağır yüke dönüşür ve tek edilir. Tabi ki burada sorun İslamcılıkta değil. Kendisini bir dönem İslamcı olarak tanımlayanlarda!
Mustafa İslamoğlu’nun son sözleri İslamcılık açısından kayıp sayılır mı? Neden olsun ki? Zira İslamcı düşüncenin kafası karışık olanlardan ve kafa karıştıranlardan arınması bilakis kazanım olarak görülebilir. Sağcı, milliyetçi eğilimlerden kendisini arındırarak bu günlere gelen İslamcıların hiç şüphesiz tekrardan sağcı, devletçi yaklaşım sahipleriyle arasına mesafe koyması şart. Bu ne kadar mühimse modernist, liberal, Atatürkçü sapmalara bulaşanlardan da ayrışmak gerek! "Sorgulayan akıl" diye diye aklını ilah edinenlere, dünyaperestlere, Ümmetin tescilli düşmanlarına, sol-Kemalistlere yaranmaya çalışmak olacak şey midir?
Müslümanların içinde kalarak Müslümanların hayrına olacak sözü güzel bir şekilde dile getirmek gerekirken enaniyetle inşa ettiği “indirilen/uydurulan din” retoriğiyle adeta tekfirciliği estetize eden İslamoğlu sınırı zaten çoktan aşmıştı. İslami hassasiyet sahipleri “olur da düzelir” kaygısıyla seslerini çıkartmazken, kendisi için dua ederken Mustafa İslamoğlu dilini de tavrını da giderek sertleştirdi ve nihayet İslami camiaya neredeyse toptan tavır alırken başkalarına giderek sevimli görünmeye başladı.
Bu arada acaba hiç kendisine soruyor mudur? Mustafa Bey, İslamcılıktan tövbe ederken İslamcılık vasıtasıyla kazandığı bunca itibarı, çevreyi, parayı nereye koyuyor? Onları da terk etmesi gerekmiyor mu?
Freni patlamış kamyon misali bir yerlere giden Mustafa İslamoğlu ne kadar “ben özeleştiri yapıyorum, tövbe ediyorum” dese de dışarı verdiği görüntü insanın içini acıtan kötü bir görüntüye işaret ediyor. İslam’a ve Müslümanlara bunca düşmanlık ve zulmün yaşandığı bir ortamda oklarını kafirlere, zalimlere değil, sürekli içeriye yöneltiyor. Bir itirafçı, bir muhbir edasıyla durmadan birilerine dindarları şikâyet eden İslamoğlu şunu unutmamalı: İtirafçılar, muhbirler pek sevilmezler! Kullanılıp sonra bir köşeye atılıverirler...
Kaynak : Haksöz Haber