@Hatra ve
@Hifa bana yorumlayacak bişey bırakmadınız ki
Yoruma geçmeden size bununla alaklı başımdan geçen bir olay anlatayım, sene 2009 un sonu 2010 unda başı, yeni bir hayata yelken açmış, İstanbulu arkamda bırakmış, Adanaya kepenk atmışım. Arada bir gidip geldiğim adana sonraki on yıl yaşayacağım yer olma yolunda...
Yeni bir hayat ve Eczane işine başlamadan kara kara düşünüyorum. Herşeyi bırakmışım arkamda meteliksiz ceketimi omuzuma alıp gelmişim. İnşaatta işe başladım. Bir iki hafta çalışıp cebime biraz para koyup öyle önüme bakıcam. İnşaata başladığının 3 günü, Şahin diye bir arkadaş var, hergün elinde kürek öylece dikilir orda
Patronun gözünden kaçmaz bu durum ve gelip sordu ; Şahin yaf bir haftadır hergün bakıyorum, herkes çalışıyor ama sen elinde kürek burada öylece dikiliyorsun, hayırdır ne iş...
Şahin, kendinden emin bir ses tonuyla; Mehmet abi yer yok ki çalışayım, sağolsun arkadaşlar çok çalışkan
Şimdi sizlerin bu güzel yorumlarını görünce bende bana yazacak bişey kalmadı ki demeye geldim desem dilinizden kurtulamam, tıpkı Şahin abinin yıllardır dilimden kurtulamadığı gibi...
Sıradan bir gün, gündüz gecenin ensesinde, esen yel canhıraş yıpratmakta doğayı, tıpkı hayatın insandan alıp götürdüğü zaman mefhumu gibi...
Oldukça derinlere dalan, hayalleri ile gerçekleri arasına sıkışmış bir adam ile, umutları ve yıkımları ile baş başa kalmış yeni bir yıkımın girdabında ki bir kadın ; Yine darmadağın ve geride bırakmamız gereken bir öykü diye yakarıyır. Yüreğinde yaşadığı acı ellerine yansımış. Ve acı bir sonun ağır yükünü sırtlayan, ağlamaklı gözleri saklamak için dik durmuş asil bir adam...
Hayatın, gerçeklerin ve yaşanmışlıkları bitirdiği bir hikayenin son karesi...
Ve Bu kadar acı tabloya mizahi bir son cümle ; Atlama lan, hayat devam ediyor...