İktibas Felaketler karşısında ümmet dayanışması (1 Görüntüleyen)

Felaketler karşısında ümmet dayanışması​

Ahmet Varol, deprem felaketinin ardından yaşanan dayanışma ruhunun önemini vurguluyor.​


Screenshot_2023-02-11-14-33-00-630-edit_com.android.chrome.md.jpg
Ahmet Varol / Yeni Akit

Felaketler karşısında ümmet dayanışması


Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar da birbirlerinin velileridir.” (Tevbe, 9/71)

Biri darda kaldığında diğeri onun yardımına koşar. Bu sadece belli coğrafi sınırların içine sıkıştırılmış insanlar açısından değil, dünyanın neresinde olursa olsun İslam ümmetinin bütün mensupları açısından söz konusudur. Yardım ve destekte ister istemez yakın çevrede olanların sorumlulukları daha fazladır. Ancak bazen kaldırılması gereken yük yakın çevredekilerin gücünü aşabilir. İşte böyle ağır yüklerle karşı karşıya kalınması ümmet bilincinin ve dayanışmasının önemini de gözler önüne seriyor. Hepimizin bildiği, “Müminler ancak kardeştir.” (Hucurat, 49/10) mealindeki ayeti kerime de bu noktaya işaret etmektedir. Kardeşliğin pratiğe yansıyan yanı ise bu tür zor ve sıkıntılı günlerde kendini gösterir.

Biz sınırları aşabilmenin önemi üzerinde daha önce de çeşitli vesilelerle durduk. Ancak bizim bu konudaki yaklaşımlarımız bazen benimsenmedi hatta yadırgandı. Gerekçesi ise bizim irademiz dışında çizilmiş olan sınırların içi kastedilerek “içeride” çekilen sıkıntılar dururken dışarıdaki sıkıntılarla ilgilenmenin yersizliği iddiasıydı. Bu konuda yapılan bir yanlışlık da “biz” kavramının sınırlarının iyice daraltılması ve bu konuda da yine bizim irademiz dışında çizilmiş sınırların içinde kalanların kastedilmesiydi. Oysa her şeyden önce İslami kimliğimizi yani Müslümanlığımızı esas alarak “biz” derken dünyanın neresinde olursa olsun tüm Müslümanları kastetmemiz gerekir. İslam ümmetinin mensubu olmamız bunu gerektirir.


Allah kimseye tattırmasın ama, büyük acıların ve zorlukların şiddeti ancak tadıldığı zaman anlaşılıyor. Dünyanın değişik yörelerinde Müslümanların başlarına gelen felaketleri kuru bir haber ve gündem maddesi olarak izlediğimiz zaman sanki bir belgesel izliyor gibi oluyoruz. Bilgi ve kültürümüzü artırmaktan dolayı seviniyoruz ama gördüğümüz manzaraların bize ne gibi sorumluluklar yüklediği üzerinde düşünme gereği pek duymuyoruz. Ama aynı gerçekleri bizzat kendimiz yaşadığımız veya hemen yanı başımızda yaşandığı zaman durumun oldukça farklı olduğunu, bir belgesel havasında olmadığını çok iyi anlıyoruz. Bu durumda müminlerin birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerinin, darlık ve sıkıntı anında yardımlaşmalarının ehemmiyetini daha iyi anlıyoruz.

Bazı küçük musibetlerin yaralarının sarılabilmesi için çok geniş çaplı bir dayanışmaya gerek olmayabiliyor. Ancak büyük musibetlerin yaralarının sarılmasında, başkalarının coğrafi olarak çizdiği ve Müslüman toplumların ilgi alanlarını daraltmak amacıyla dayattığı sınırların içinde kalanların tümünün yardımlarının bile yeterli olmadığını görüyoruz.

Felaketin büyüklüğü ve milyonlarca insanı ciddi şekilde sarstığı hepimizin bildiği bir gerçektir. Felaketin boyutlarını gerçeğe uygun bir şekilde ortaya koymak ve gerçekleri gözlerden uzak tutmamak haberciliğin bir gereğidir. Ancak felaket tellallığı, duygu sömürüsü ve moral tahribatı yapmak da insaflı haberciliğe sığmaz. Ama ne yazık ki bu tür felaketlerin ardından bazıları özellikle felaket tellallığı yapmaktan ve sıkıntının aşılmasına yaramayan yayın faaliyetlerinden özel bir zevk alıyor. Bu tarz yayıncılığa son verilip insanlarımızın yeniden toparlanması amacına hizmet edecek yayınlara ağırlık verilmeli.


Bu tür felaketlerde, kişilerin yanı sıra toplumların da rehabilitasyona ihtiyacı var. Felaket tellallığı ise bunun zıddı sonuç verir. O yüzden yayın faaliyetlerinde toplumsal rehabilitasyona yarayacak tavır sergilenmesi daha olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ama bu tabii ki insanlarımızın yaraları sarma amaçlı dayanışma, işbirliği ve yardımlaşma duygularını zayıflatmayacak tarzda olmalıdır.

Bu felakette afetzedelerin imdadına koşan kuruluşlara sahip çıkmalıyız. Çünkü bu kuruluşların elinin güçlü olmasının toplumumuzun yararına olduğunu müşahede ettik. Öyleyse halkımızın sırtına kene gibi yapışanlar güçleneceğine, darda kalanların imdadına koşanlar güçlensin.


Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
 
Kardeşlik teorikten pratiğe dökülmedikçe kardeşlik olmaz.
Kardeşlik bedel ister.
Kardeşiz diyorsanız bedel ödeyeceksiniz. Bunun coğrafya, dil dinle alakası yok.
Zalim babamız olsa karşısında durucaz. Mazlum düşmanımız olsa yanında saf tutucaz. Yardıma muhtaç kim olursa olsun el uxatıcaz. Bu bizim sadece islami değil insani erdemimizin gereğidir
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema editörü

Ayarlar Renkler

  • Mobil kullanıcılar bu fonksiyonları kullanamaz.

    Alternatif header

    Farklı bir görünüm için alternatif header yapısını kolayca seçebilirsiniz.

    Görünüm Modu Seçimi

    Tam ekran ve dar ekran modları arasında geçiş yapın.

    Izgara Görünümü

    Izgara modu ile içerikleri kolayca inceleyin ve düzenli bir görünüm elde edin.

    Resimli Izgara Modu

    Arka plan görselleriyle içeriğinizi düzenli ve görsel olarak zengin bir şekilde görüntüleyin.

    Yan Paneli Kapat

    Yan paneli gizleyerek daha geniş bir çalışma alanı oluşturun.

    Sabit Yan Panel

    Yan paneli sabitleyerek sürekli erişim sağlayın ve içeriğinizi kolayca yönetin.

    Box görünüm

    Temanızın yanlarına box tarzı bir çerçeve ekleyebilir veya mevcut çerçeveyi kaldırabilirsiniz. 1300px üstü çözünürler için geçerlidir.

    Köşe Yuvarlama Kontrolü

    Köşe yuvarlama efektini açıp kapatarak görünümü dilediğiniz gibi özelleştirin.

  • Renginizi seçin

    Tarzınızı yansıtan rengi belirleyin ve estetik uyumu sağlayın.

Geri