kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Faydalı İlim
"(Rasûlüm) De ki: Rabbim! Beni ilim bakımından artır!.." (Tâhâ, 114)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
"Yâ Rabbî! Senden ilm-i nâfî (faydalı ilim) istiyorum! Faydası olmayan ilimden sana sığınırım!.." (Müslim, Zikir, 73)
Bir nahiv (dilbilgisi) âlimi gemiye binmişti. Sefer esnâsında ilmine mağrur bir şekilde gemici ile sohbete koyuldu. Gemiciye zaman zaman muhtelif suâller sordu
ve muhâtabından cevabını alınca da gemiciye karşı ilmiyle iftihâr etmek üzere:
"-Yazık! Ömrünün yarısını câhilliğin yüzünden hebâ ve ziyân etmişsin." diyerek onunla istihzâ etti.
Temiz kalpli gemicinin, bu küçük düşürücü davranışa gönlü kırıldı ise de olgunluk gösterip nahivciye cevap vermedi, sustu. Derken şiddetli bir fırtına çıktı ve
gemiyi müthiş bir girdabın içine sürükledi. Herkesi büyük bir telaşın kapladığı o hengâmede gemici, nahivciye döndü ve:
"-Ey üstad, yüzme bilir misin?" diye sordu.
Nahivci, solmuş sararmış bir vaziyette titrek bir sesle kekeledi:
"-Hayır bilmem!.." dedi.
Bunun üzerinde gemici, mahzun bir edâ ile şu mukâbelede bulundu:
"-Nahiv bilmediğim için benim yarı ömrüm mahvolmuştu, öyleyse şimdi senin bütün ömrün mahvoldu. Zîrâ gemimizin bu girdaptan kurtulma imkânı yoktur. Ey
nahivci, bu deryâda nahivden ziyâde yüzme ilminin daha faydalı ve zarûrî olduğunu bilmiyor muydunuz?.."
Bu kıssadaki nahiv ilminden murâd, bütün dünyevî ve zâhirî ilimlerdir. Faydalı ilim ise, ihtiyâca cevap veren ilimdir. Beşerin en büyük ihtiyâcı, bedenle birlikte
rûhun da ebedî seâdetini temin etmektir. Bu da, Allâh rızâsını kazanmaya bağlıdır. Allâh'ın rızâsı ise, kâmil îmânla birlikte sâlih amellerle elde edilebilir.
Yine kıssadan anlaşılacağı üzere; bu fânî vücûd gemisi ölüm girdabında çırpınırken yâni dünyâya büyük vedâ ânı olan ecel yaklaşınca; asıl ihtiyâca cevap
vermeyen, yaşanmayan, irfâna dönüşmeyen, rûhsuz, kuru ve sırf nefsin rahatına hitab eden bilgiler fâide vermeyecektir. (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi Ağustos-2001)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Câmi’: Bütün iyilik ve güzellikleri, erdem ve övgüleri zatında toplayan, evrendeki tüm varlıkları, tam bir âhenkle toplayıp düzenleyen, tabiatları zıt olan birçok
unsuru birleştiren, insanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındıran, mahlûkatı hesaba çekmek ve insanlara, kazandıklarının karşılığını vermek için, kıyamet gününde bir araya toplayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Ecel gelmeden önce bütün bilgileri Allâh rızâsını kazanmaya medâr olabilecek bir vasfa dönüştürmek îcâb eder. Çünkü vücûd gemisi ölüm ile çatırdarken, sırf
toprağa terk edilecek bedenin rahatına yarayan ilimlerden bir medet umulamaz. O anda "kalb-i selîm"e ihtiyaç vardır. Kalbinse ecel gelmeden önce, nefs
engelini bertarâf etme netîcesinde bu vasfı kazanması gerekir. Bu merhaleye ulaşamayanlar, açıldıkları bu engin deryâda helâk olmaktan kurtulamazlar. Fakat
nefsini ölmüş sayılabilecek derecede gurur, kibir ve heveslerden kurtaranı, deryâ misâli bu yeni âlem başı üzerinde taşır, onu helâk olmaktan kurtarır.
"(Rasûlüm) De ki: Rabbim! Beni ilim bakımından artır!.." (Tâhâ, 114)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
"Yâ Rabbî! Senden ilm-i nâfî (faydalı ilim) istiyorum! Faydası olmayan ilimden sana sığınırım!.." (Müslim, Zikir, 73)
Bir nahiv (dilbilgisi) âlimi gemiye binmişti. Sefer esnâsında ilmine mağrur bir şekilde gemici ile sohbete koyuldu. Gemiciye zaman zaman muhtelif suâller sordu
ve muhâtabından cevabını alınca da gemiciye karşı ilmiyle iftihâr etmek üzere:
"-Yazık! Ömrünün yarısını câhilliğin yüzünden hebâ ve ziyân etmişsin." diyerek onunla istihzâ etti.
Temiz kalpli gemicinin, bu küçük düşürücü davranışa gönlü kırıldı ise de olgunluk gösterip nahivciye cevap vermedi, sustu. Derken şiddetli bir fırtına çıktı ve
gemiyi müthiş bir girdabın içine sürükledi. Herkesi büyük bir telaşın kapladığı o hengâmede gemici, nahivciye döndü ve:
"-Ey üstad, yüzme bilir misin?" diye sordu.
Nahivci, solmuş sararmış bir vaziyette titrek bir sesle kekeledi:
"-Hayır bilmem!.." dedi.
Bunun üzerinde gemici, mahzun bir edâ ile şu mukâbelede bulundu:
"-Nahiv bilmediğim için benim yarı ömrüm mahvolmuştu, öyleyse şimdi senin bütün ömrün mahvoldu. Zîrâ gemimizin bu girdaptan kurtulma imkânı yoktur. Ey
nahivci, bu deryâda nahivden ziyâde yüzme ilminin daha faydalı ve zarûrî olduğunu bilmiyor muydunuz?.."
Bu kıssadaki nahiv ilminden murâd, bütün dünyevî ve zâhirî ilimlerdir. Faydalı ilim ise, ihtiyâca cevap veren ilimdir. Beşerin en büyük ihtiyâcı, bedenle birlikte
rûhun da ebedî seâdetini temin etmektir. Bu da, Allâh rızâsını kazanmaya bağlıdır. Allâh'ın rızâsı ise, kâmil îmânla birlikte sâlih amellerle elde edilebilir.
Yine kıssadan anlaşılacağı üzere; bu fânî vücûd gemisi ölüm girdabında çırpınırken yâni dünyâya büyük vedâ ânı olan ecel yaklaşınca; asıl ihtiyâca cevap
vermeyen, yaşanmayan, irfâna dönüşmeyen, rûhsuz, kuru ve sırf nefsin rahatına hitab eden bilgiler fâide vermeyecektir. (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi Ağustos-2001)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Câmi’: Bütün iyilik ve güzellikleri, erdem ve övgüleri zatında toplayan, evrendeki tüm varlıkları, tam bir âhenkle toplayıp düzenleyen, tabiatları zıt olan birçok
unsuru birleştiren, insanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındıran, mahlûkatı hesaba çekmek ve insanlara, kazandıklarının karşılığını vermek için, kıyamet gününde bir araya toplayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Ecel gelmeden önce bütün bilgileri Allâh rızâsını kazanmaya medâr olabilecek bir vasfa dönüştürmek îcâb eder. Çünkü vücûd gemisi ölüm ile çatırdarken, sırf
toprağa terk edilecek bedenin rahatına yarayan ilimlerden bir medet umulamaz. O anda "kalb-i selîm"e ihtiyaç vardır. Kalbinse ecel gelmeden önce, nefs
engelini bertarâf etme netîcesinde bu vasfı kazanması gerekir. Bu merhaleye ulaşamayanlar, açıldıkları bu engin deryâda helâk olmaktan kurtulamazlar. Fakat
nefsini ölmüş sayılabilecek derecede gurur, kibir ve heveslerden kurtaranı, deryâ misâli bu yeni âlem başı üzerinde taşır, onu helâk olmaktan kurtarır.