kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Ey Çocuk! Neden Ağlıyorsun?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen îman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fenâ bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!” (Kehf, 29)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Cehennem ehlinin azâb bakımından en hafif olanının ayaklarına demirden ayakkabılar giydirilip ayakkabıların harâretinden beyni kaynar.” (Buhârî,
Rikak, 51; Müslim, Îmân, 363; Tirmizî, Cehennem, 12; Nesâî, İstiaze, 62; Müsned, IV, 271, 274)
Mâlik b. Dînar’ın şöyle dediği rivâyet edilir: “Bir gün toprakla oynayan bir çocuğa rastladım. Bazen gülüyor, bazen ağlıyordu. Ona selam vermek
istediğimde nefsim beni engelledi. Nefsime: “Ey nefis, Peygamber (sav) büyük küçük ayırmaksızın herkese selam verirdi.” dedim ve çocuğa selam verdim. O da bana:
“Allah’ın selâmı ve rahmeti senin de üzerine olsun, ey Malik!” diye karşılık verdi.
“Beni nereden tanıyorsun?” dedim. O da:
“Rûhum, rûhuna melekût âleminde ülfet etti de ölümsüz olan diri Allah seni bana tanıttı.” dedi.
“Nefisle akıl arasındaki fark nedir?” dedim. O da:
“Nefis, seni bana ilk önce selam vermekten alıkoyandır. Akıl ise, seni buna teşvik edendir.” diye cevap verdi.
“Niçin toprakla oynuyorsun?” diye sordum.
“Çünkü biz ondan yaratıldık ve yine onun bağrına döneceğiz.” dedi.
“Bazen gülüp bazen ağlamanın sebebi nedir?” diye sordum.
“Rabb’imin azâbını hatırlayınca ağlar, rahmetini hatırlayınca gülerim” dedi.
“Ey çocuk, senin ne günahın var da ağlıyorsun? Çünkü sen henüz mükellef bile değilsin.” dedim. O da:
“Böyle söyleme; Çünkü anneme bakıyorum, büyük odunları küçüklerle tutuşturuyor.” dedi.” Bundan ibret almak lazım. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 11.cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Semî’:
Kâinattaki her sesi; içte saklansın yahut açıkça söylensin duyan, gizliyi, fısıltıyı bile işiten demektir.
Kısa Günün Kârı
Mü’mine düşen, zulüm ve günahlardan sakınmak ve bunlarda ısrar etmemektir. Kişi günahlarından hemen istiğfar etmeli, pişman olmalıdır. Dâimâ tevhid ve ezkâr ile meşgul olmalıdır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen îman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fenâ bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!” (Kehf, 29)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Cehennem ehlinin azâb bakımından en hafif olanının ayaklarına demirden ayakkabılar giydirilip ayakkabıların harâretinden beyni kaynar.” (Buhârî,
Rikak, 51; Müslim, Îmân, 363; Tirmizî, Cehennem, 12; Nesâî, İstiaze, 62; Müsned, IV, 271, 274)
Mâlik b. Dînar’ın şöyle dediği rivâyet edilir: “Bir gün toprakla oynayan bir çocuğa rastladım. Bazen gülüyor, bazen ağlıyordu. Ona selam vermek
istediğimde nefsim beni engelledi. Nefsime: “Ey nefis, Peygamber (sav) büyük küçük ayırmaksızın herkese selam verirdi.” dedim ve çocuğa selam verdim. O da bana:
“Allah’ın selâmı ve rahmeti senin de üzerine olsun, ey Malik!” diye karşılık verdi.
“Beni nereden tanıyorsun?” dedim. O da:
“Rûhum, rûhuna melekût âleminde ülfet etti de ölümsüz olan diri Allah seni bana tanıttı.” dedi.
“Nefisle akıl arasındaki fark nedir?” dedim. O da:
“Nefis, seni bana ilk önce selam vermekten alıkoyandır. Akıl ise, seni buna teşvik edendir.” diye cevap verdi.
“Niçin toprakla oynuyorsun?” diye sordum.
“Çünkü biz ondan yaratıldık ve yine onun bağrına döneceğiz.” dedi.
“Bazen gülüp bazen ağlamanın sebebi nedir?” diye sordum.
“Rabb’imin azâbını hatırlayınca ağlar, rahmetini hatırlayınca gülerim” dedi.
“Ey çocuk, senin ne günahın var da ağlıyorsun? Çünkü sen henüz mükellef bile değilsin.” dedim. O da:
“Böyle söyleme; Çünkü anneme bakıyorum, büyük odunları küçüklerle tutuşturuyor.” dedi.” Bundan ibret almak lazım. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 11.cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Semî’:
Kâinattaki her sesi; içte saklansın yahut açıkça söylensin duyan, gizliyi, fısıltıyı bile işiten demektir.
Kısa Günün Kârı
Mü’mine düşen, zulüm ve günahlardan sakınmak ve bunlarda ısrar etmemektir. Kişi günahlarından hemen istiğfar etmeli, pişman olmalıdır. Dâimâ tevhid ve ezkâr ile meşgul olmalıdır.