kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Eşref-i Mahlûk | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allâh Teâlâ, Âdem’i yeryüzünün her tarafından aldığı bir tutam topraktan yaratmıştır. Bu sebeple Âdemoğullarının, o topraklara izâfeten bir kısmı kırmızı, bir
kısmı beyaz ve siyah, bir kısmı da bu renklerin karışımındaki bir renkte; bir kısmı yumuşak, bir kısmı sert, bir kısmı iyi huylu, bir kısmı kötü huylu olarak (yâni
muhtelif istîdâd, husûsiyet ve karakterde) dünyâya gelmiştir.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 16; Tirmizî, Tefsîr, 2/2955; Ahmed, IV, 400)
Cenâb-ı Hak, imtihan maksadıyla yarattığı dünya hayatını zıtlar üzerine tesis etmiştir. Bu sebeple güzel de bulunacaktır, çirkin de; hayır da bulunacaktır, şer
de… Bu dünyanın bir parçası olarak yaratılan ve bu tezatlar arasında kalan insanoğlu da, kendi nefsine yerleştirilen takvâ ve fücur, hayır ve şer duyguları
arasında her an imtihandan geçmektedir. Bu sayede kimileri gönül âlemini güzelleştirmekte ve hayra meyletmekte; kimileri de iç dünyasını çirkinleştirerek
şerrin, yani kötülüğün bendesi hâline gelmektedir.
Mevlânâ Hazretleri, her insanın içinde mevcut olan bu farklı husûsiyetleri şu şekilde tasvir etmektedir:
“İnsanın iç dünyası bir ormana benzer. Orada hayır ve şerrin her çeşidi bulunur. Allâh’ın sana lütfu olan “Ona, Rûhumdan (kudretimden bir sır) üfledim” (el-
Hicr, 29) âyetinden haberin varsa, bu ilâhî nefesten feyz alıyorsan, insan; yani ondaki bu karışık, acâyip duygu ve hissiyât karşısında uyanık ol!..
(Osman Nûri Topbaş, İnsan Denilen Muamma, Erkam Yay.)
Kısa Günün Kârı
Hazret-i Mevlânâ, insanın kendini daha iyi tanıması için bize şu ifadeleri bir ayna olarak uzatır:
“İnsan bir ormana benzer. Nasıl ki, ormanda binlerce domuz, kurt, temiz ve pis huylu hayvan varsa, insanın iç dünyasında da her türlü güzellik ve çirkinlik vardır.”
“Ey sâlik!.. Mûsâ da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde aramak gerektir.”
“Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Mûsâ, sendeki Firavun’a galip gelsin!..”