- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,737
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,759
- Puanları
- 113
Elimizde İslam’ın Medine’si var Mekke'si yok.
İslam'ın ilk öğretileri adaleti, işçi hakkını, fakiri, yoksulu, mağduru, emeğine emekle kolay kolay ulaşamayanı, dulu, yetimi, biçareyi temel almıştır. Mekke’de nazil olan sûrelerin şu ayetlerine bakınız:
Öyleyse sakın yetimi ezme! Duha Sûresi 9.
Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah'a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır. Leyl Sûresi 17-18.
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?O, tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Beled Sûresi 12-16
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Fecr Sûresi 17-18.
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? Mütaffifin Sûresi 1-4.
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti. En'âm Sûresi 152.
Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. İsra Sûresi 34-35.
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. İsra Sûresi 26-27.
Bir şey daha diyeyim mi?
Namazın, orucun, haccın, başörtünün farz olması; içki, kumar, evlilikle ilgili düzenlemeler tüm bu sosyal emirlerden sonra farz olmuştur.
Yani Allah önce adil olun demiş, yıllar sonra oruç tutun demiştir. Önce yetim hakkını yemeyin demiş, yıllar sonra başınızı örtün demiştir. Önce aça, yoksula, muhtaca yedirin demiş, yıllar sonra hacca gidin demiştir. Önce ölçü tartıdan, metreden, gramajdan, etiket hilelerinden kaçının demiş, yıllar sonra içkiden kaçının demiştir.
Adalet, hak, hukuk, sosyal adalet, emeğe saygı Mekkelidir; oruç, hac ve başörtüsü Medinelidir.
Şimdi elimizde namaz var ama gramaja dikkat etme yok. İslam'ın Medine'si var, Mekke'si yok. Elimizde iyi bir tesettür de var ama israf da var. İslam'ın Medine'si var, Mekke'si yok. Elimizde hacca gitme arzusu var ama işçinin hakkını, hak ettiği kadar verme yok. Medine var ama Mekke yok. Çok iyi oruç tutuyoruz ama çok iyi stokçuluk da yapıyoruz. Medine’nin orucu var ama Mekke'nin adaleti, infakı, zekâtı yok. Medine’nin kurban ibadeti var ama Mekke'nin faizini terk etme yok. Kurban da kesiyoruz, faiz de alıp veriyoruz... Mekke’siz bir İslam yaşıyoruz.
Bir şey daha ilave etmek istiyorum. Mekke’de münafık yoktu ama Medine’de vardı. Mekke’de nazil olan emir ve yasakları uygulayan bir münafık yoktu ama Medine’de nazil olan orucu tutan, cemaatle namaz kılan, kurban kesen ve kimi zaman cihada bile katılan münafık vardı. Müminler Mekke kökenli idi, münafıklar Medine kökenli idi. Yani Medine’de İslam'ın topluma yönelik emir ve yasaklarına riayet etmeyen ama namaz kılan münafıklar vardı...
Şu an elimizde Mekke'nin sağlam ve hanif inancı ile adaleti, yardımseverliği, diğerkamlığı kalmadığı gibi, Medine’nin ibadeti, taatı, mütedeyyinliği de kalmadı. Üstümüz Mekke, altımız Paris misali, giyim ve kuşamımız, konuşma ve nutuklarımız Mekke ama hayatımız Paris olmuş...
Rabbim bizlere hidayet nasip eylesin!
Murat Padak
İslam'ın ilk öğretileri adaleti, işçi hakkını, fakiri, yoksulu, mağduru, emeğine emekle kolay kolay ulaşamayanı, dulu, yetimi, biçareyi temel almıştır. Mekke’de nazil olan sûrelerin şu ayetlerine bakınız:
Öyleyse sakın yetimi ezme! Duha Sûresi 9.
Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah'a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır. Leyl Sûresi 17-18.
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?O, tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Beled Sûresi 12-16
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Fecr Sûresi 17-18.
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? Mütaffifin Sûresi 1-4.
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti. En'âm Sûresi 152.
Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. İsra Sûresi 34-35.
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. İsra Sûresi 26-27.
Bir şey daha diyeyim mi?
Namazın, orucun, haccın, başörtünün farz olması; içki, kumar, evlilikle ilgili düzenlemeler tüm bu sosyal emirlerden sonra farz olmuştur.
Yani Allah önce adil olun demiş, yıllar sonra oruç tutun demiştir. Önce yetim hakkını yemeyin demiş, yıllar sonra başınızı örtün demiştir. Önce aça, yoksula, muhtaca yedirin demiş, yıllar sonra hacca gidin demiştir. Önce ölçü tartıdan, metreden, gramajdan, etiket hilelerinden kaçının demiş, yıllar sonra içkiden kaçının demiştir.
Adalet, hak, hukuk, sosyal adalet, emeğe saygı Mekkelidir; oruç, hac ve başörtüsü Medinelidir.
Şimdi elimizde namaz var ama gramaja dikkat etme yok. İslam'ın Medine'si var, Mekke'si yok. Elimizde iyi bir tesettür de var ama israf da var. İslam'ın Medine'si var, Mekke'si yok. Elimizde hacca gitme arzusu var ama işçinin hakkını, hak ettiği kadar verme yok. Medine var ama Mekke yok. Çok iyi oruç tutuyoruz ama çok iyi stokçuluk da yapıyoruz. Medine’nin orucu var ama Mekke'nin adaleti, infakı, zekâtı yok. Medine’nin kurban ibadeti var ama Mekke'nin faizini terk etme yok. Kurban da kesiyoruz, faiz de alıp veriyoruz... Mekke’siz bir İslam yaşıyoruz.
Bir şey daha ilave etmek istiyorum. Mekke’de münafık yoktu ama Medine’de vardı. Mekke’de nazil olan emir ve yasakları uygulayan bir münafık yoktu ama Medine’de nazil olan orucu tutan, cemaatle namaz kılan, kurban kesen ve kimi zaman cihada bile katılan münafık vardı. Müminler Mekke kökenli idi, münafıklar Medine kökenli idi. Yani Medine’de İslam'ın topluma yönelik emir ve yasaklarına riayet etmeyen ama namaz kılan münafıklar vardı...
Şu an elimizde Mekke'nin sağlam ve hanif inancı ile adaleti, yardımseverliği, diğerkamlığı kalmadığı gibi, Medine’nin ibadeti, taatı, mütedeyyinliği de kalmadı. Üstümüz Mekke, altımız Paris misali, giyim ve kuşamımız, konuşma ve nutuklarımız Mekke ama hayatımız Paris olmuş...
Rabbim bizlere hidayet nasip eylesin!
Murat Padak