El Salvador’daki bir piramidin zirvesinde 2.400 yıllık kilden kuklalar bulundu. Uzmanlar, bu figürlerin ritüellerde kullanılmış olabileceğini düşünüyor.
El Salvador’daki San Isidro arkeolojik alanında, başı hareket edebilen beş adet İspanyol öncesi dönemden kalma kil kukla bulundu. Olağanüstü el işçiliğine sahip bu figürler, bölgedeki en büyük piramidin zirvesinde keşfedildi.
Piramidin içine bilinçli olarak yerleştirildiği düşünülen bu eserlerin, bulundukları konum itibarıyla bölgenin kadim ritüelleri ve toplumsal yapısına dair önemli ipuçları sunması bekleniyor.
Varşova Üniversitesi’nden Dr. Jan SzymaÅ„ski, kuklaların “son derece ince ve katkısız bir kil malzemeden yapıldığını” belirterek, “Bu, oldukça ustaca tasarlanmış bir sanat eseri,” değerlendirmesini yaptı.
Bulguların, piramidin tam ortasında ve geometrik olarak en belirgin noktada bulunduğuna dikkat çeken SzymaÅ„ski, Antiquity dergisinde yayımlanan çalışmasında bu durumun figürlerin özel bir amaca hizmet ettiğini gösterdiğini dile getirdi.
El Salvador’da Bulunan Kilden Kuklalar İnce Bir İşçiliğe Sahip
“Bolinas tipi” olarak adlandırılan bu figürler, üçü büyük (yaklaşık 30 cm boyunda) ve ikisi daha küçük (10 ila 18 santimetre boyunda) olmak üzere beş parçadan oluşuyor. Büyük figürler, konik çıkıntılar ve uygun yuvalar sayesinde hareket edebilen baş mekanizmalarına sahip.
Dr. SzymaÅ„ski, figürlerin yüz ifadelerinin farklı açılardan bakıldığında değişik duygular yansıttığını belirterek şu sözleri kaydetti:
“Önden bakıldığında boş bir ifade görünürken yukarıdan bakıldığında sinirli, göz hizasında ise mesafeli ve kibirli, daha uzak bir mesafeden bakıldığında ise korkmuş görünüyorlar.”
Figürler Ritüel Amaçlı Kullanılmış Olabilir
San Isidro bölgesi, Mö. 410-380 yılları arasına tarihlenen bir toprak katmanı içinde bulunan bu figürlerin hangi kültüre ait olduğuyla ilgili kesin veriler sunmuyor. Mezoamerika’daki Maya Uygarlığı’nın batısında ve Isthmo-Kolombiya bölgesinin doğusunda yer alan bu nokta, araştırmacılar için bir “bilgi boşluğu” oluşturuyor.
Figürlerin amacına dair kesin bir kanıt bulunmasa da, uzmanlar bunların belirli kişileri temsil edebileceğini öne sürüyor. Özellikle kuklalardan birinin yüzünde bulunan dövme izleri ve diğerlerinden daha dar kalçalara sahip olması, onun erkek figürü olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Diğerlerinin ise eş veya kız çocukları temsil edebileceği düşünülüyor.
SzymaÅ„ski, figürlerin büyük olasılıkla ritüellerde kullanıldığını ve mitolojik ya da tarihi olayların canlandırılması amacıyla tasarlanmış olabileceğini belirtiyor.
“Mezoamerika düşüncesine göre bir şeyi yeniden yaratmak, onu gerçekten yaratmak anlamına gelirdi. Bir lider, kendi heykelini yaptırdığında, kendisini halkının üzerinde gözetmen olarak konumlandırıyordu.”
Ayrıca figürlerin hiçbirinin üzerinde giysi bulunmaması, bunların farklı senaryolar için değişken biçimde kullanılabildiğini gösteriyor.
SzymaÅ„ski sözlerini şu şekilde noktalıyor:
“Bunlara farklı kıyafetler giydirilebilir ve ritüel gereksinimlerine göre farklı kimlikleri temsil edebilirlerdi.”
Kaynak:
El Salvador’daki San Isidro arkeolojik alanında, başı hareket edebilen beş adet İspanyol öncesi dönemden kalma kil kukla bulundu. Olağanüstü el işçiliğine sahip bu figürler, bölgedeki en büyük piramidin zirvesinde keşfedildi.
Piramidin içine bilinçli olarak yerleştirildiği düşünülen bu eserlerin, bulundukları konum itibarıyla bölgenin kadim ritüelleri ve toplumsal yapısına dair önemli ipuçları sunması bekleniyor.
Varşova Üniversitesi’nden Dr. Jan SzymaÅ„ski, kuklaların “son derece ince ve katkısız bir kil malzemeden yapıldığını” belirterek, “Bu, oldukça ustaca tasarlanmış bir sanat eseri,” değerlendirmesini yaptı.
Bulguların, piramidin tam ortasında ve geometrik olarak en belirgin noktada bulunduğuna dikkat çeken SzymaÅ„ski, Antiquity dergisinde yayımlanan çalışmasında bu durumun figürlerin özel bir amaca hizmet ettiğini gösterdiğini dile getirdi.
El Salvador’da Bulunan Kilden Kuklalar İnce Bir İşçiliğe Sahip
“Bolinas tipi” olarak adlandırılan bu figürler, üçü büyük (yaklaşık 30 cm boyunda) ve ikisi daha küçük (10 ila 18 santimetre boyunda) olmak üzere beş parçadan oluşuyor. Büyük figürler, konik çıkıntılar ve uygun yuvalar sayesinde hareket edebilen baş mekanizmalarına sahip.
Dr. SzymaÅ„ski, figürlerin yüz ifadelerinin farklı açılardan bakıldığında değişik duygular yansıttığını belirterek şu sözleri kaydetti:
“Önden bakıldığında boş bir ifade görünürken yukarıdan bakıldığında sinirli, göz hizasında ise mesafeli ve kibirli, daha uzak bir mesafeden bakıldığında ise korkmuş görünüyorlar.”
Figürler Ritüel Amaçlı Kullanılmış Olabilir
San Isidro bölgesi, Mö. 410-380 yılları arasına tarihlenen bir toprak katmanı içinde bulunan bu figürlerin hangi kültüre ait olduğuyla ilgili kesin veriler sunmuyor. Mezoamerika’daki Maya Uygarlığı’nın batısında ve Isthmo-Kolombiya bölgesinin doğusunda yer alan bu nokta, araştırmacılar için bir “bilgi boşluğu” oluşturuyor.
Figürlerin amacına dair kesin bir kanıt bulunmasa da, uzmanlar bunların belirli kişileri temsil edebileceğini öne sürüyor. Özellikle kuklalardan birinin yüzünde bulunan dövme izleri ve diğerlerinden daha dar kalçalara sahip olması, onun erkek figürü olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Diğerlerinin ise eş veya kız çocukları temsil edebileceği düşünülüyor.
SzymaÅ„ski, figürlerin büyük olasılıkla ritüellerde kullanıldığını ve mitolojik ya da tarihi olayların canlandırılması amacıyla tasarlanmış olabileceğini belirtiyor.
“Mezoamerika düşüncesine göre bir şeyi yeniden yaratmak, onu gerçekten yaratmak anlamına gelirdi. Bir lider, kendi heykelini yaptırdığında, kendisini halkının üzerinde gözetmen olarak konumlandırıyordu.”
Ayrıca figürlerin hiçbirinin üzerinde giysi bulunmaması, bunların farklı senaryolar için değişken biçimde kullanılabildiğini gösteriyor.
SzymaÅ„ski sözlerini şu şekilde noktalıyor:
“Bunlara farklı kıyafetler giydirilebilir ve ritüel gereksinimlerine göre farklı kimlikleri temsil edebilirlerdi.”
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.