kervan
Aktif Üye
Dünyâya Karşı Zâhid Olmak | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Dünyâda zâhidlik, ne helâli harâm etmek ne de malı mülkü terk etmekledir. Dünyâda zâhidlik, ancak Allâh’ın mülkünde olana kendi elindekinden daha fazla
îtimâd etmen; başına bir musîbet geldiği ve yakanı bırakmadığı müddetçe, onun ecir ve mükâfâtından son derece ümitvâr olmandır.” (Tirmizî, Zühd, 29/2340)
Abdullah bin Mes’ûd (ra) şöyle der:
Rasûlullâh (sav) bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Efendimiz uyandığında, o hasır, vücûdunun yan tarafında izler bırakmıştı. Biz:
“-Yâ Rasûlallâh! Sizin için bir döşek edinsek?! dedik. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
“-Benim dünyâ ile ne alâkam var ki? Ben bu dünyâda, bir ağacın altında gölgelenen, sonra da orayı terk edip giden binitli bir yolcu gibiyim.” buyurdular. (Tirmizî, Zühd, 44/2377)
Kısa Günün Kârı
Kul, her şeyin yaratıcısı olan Allâh’ın rızâsına yönelmeli ve O’nu talep etmelidir. Kalbdeki muhabbet Allâh’a râm olunca, kulda zühd hâli tecellî eder. Zühd hâli
tecellî edince de, nefse âit olarak mal-mülk gözden düşer, ancak Allâh’a âit olarak, yâni infâk ile değer kazanır. Böylece, olması gereken hakîkî mecrâsına
yerleşmiş olur. Çünkü gönül, artık Hakk’a olan muhabbeti, amel-i sâlih kevseri ile besler, sevdiğinin sevdiği ameller rûhuna haz vermeye başlar.