1. Dindar insanların sekülerlik imtihanını kaybetmelerinin hiç görünmeyen iki başka mühim sebebi var. Birincisi, müslüman zihin ve akıl, "dünya" ile, "hayat" ile ne yapacağını bilemez hale geldi ve mânâsız, sürekli yapılan vurgular bir tür uyuşturma etkisi üretti. Bir yandan dünyanın faniliği üzerine kurulan çekindirmeler, diğer yandan dünyanın sunduğu imkânlardan faydalanma zaafı sekülerleşmenin sınırlarını belirliyor. İkincisi ise, müslüman zihnin "yerel" kültürü aşağılaması ve uzaklaşması ile kültürel davranışlarında büyük bir kimliksizlik oluşturdu. Bunun bir sebebi, müslüman zihnin fazlasıyla "taşralı" veya "köylü" bir eşiği aşamamış olması. Oysa bazı muhafazakâr ve dindar insanlar şehirlerde yaşayarak aşamalı olarak şehirleşiyorlar, ama taşralı özelliklerini koruyarak şehirleşiyorlar. Yerel kültüre mesafe koyarak şehir hayatına katılan muhafazakârlar, aidiyet duyabilecekleri, üzerinde yer alacakları zemini kendi kendilerine bozdular ve zeminsiz hale geldiler. Sorunların asıl kaynaklarından önemlisi bu. Bir kimlikten bahsedemiyoruz, tam tersine kimliksizleşmenin oluşturduğu sorunları konuşuyoruz.
2. Müslüman zihnin "dünya" ile, "hayat" ile ne yapacağını bilemez hale gelmesinde din tasavvurumuzda Ehlihadis Ekolü'nün hakim olması temel sebep. Bu ekolün çok ciddi sorunları var, oluşturduğu sorunlar var.. Oluşturduğu sorunlardan bir tanesi sekülerleşmeye yol açacak boyutlarda sert, anlayışsız, gerçek dışı yorumlarda bulunması ve bu yorumlarını din olarak sunması; oluşturduğu sorunlardan diğeri ifrata veya tefrite yol açacak şekilde aşındırma yapması.. Bunlar ciddi bir şekilde analiz edilmiş değil. Çünkü Ehlihadis Ekolü'nün kafasının üstüne kutsal bir hale yerleştirildi. Oysa Ehlihadis Ekolü de onlarca dinin yorumlanması ile uğraşan ekollerden birisi. Başka ekoller de var. Ve bu konuyu çok doğru teşhis eden, çok doğru yorumlayan ekoller de var.
3. Sanayi Devrimi sonrası oluşturulan müslüman zihin, dünya, hayat, kadın, keyif, zevk, kaliteli hayat, yeme içme, insan ilişkileri.. vs. gibi birçok konuda zamanının çok gerisine doğru bir sıçrama yaşattı. Bunlarla yüzleşmemiz gerekir.
4. Günümüzde gördüğümüz birçok dindar davranışı, aşırı abartılara yönelinmesi, tepki görecek seviyelerde aşırılıkların olması asıl olarak başka sebeplere yaslanıyor ve tepki gösterenler bunu göremiyorlar.
5. Düğün, sünnet ve önemli gün kutlamaları için birçok organizasyon şirketi faaliyet gösteriyor. Bu şirketler, süslemeleri, dekorları, tören esnasında olup bitecekleri tamamen kurguluyorlar ve müşterilerine paket sunumlar yapıyorlar. Hali vakti yerinde olan ve "etkili" bir tören yapmak isteyen muhafazakâr aileler bu paketlerden seçim yapıyorlar. Oluşan görgüsüzlüklerin ve aşırılıkların bazısı, bu organizasyon şirketlerinin oluşturduğu kültürel eşiği düşük mizansenler. Bunu kendilerine uygun gören ailenin de kültürel eşiğinin düşük olduğunu söylemek gerekir.
Muhammed Nur Anbarlı
2. Müslüman zihnin "dünya" ile, "hayat" ile ne yapacağını bilemez hale gelmesinde din tasavvurumuzda Ehlihadis Ekolü'nün hakim olması temel sebep. Bu ekolün çok ciddi sorunları var, oluşturduğu sorunlar var.. Oluşturduğu sorunlardan bir tanesi sekülerleşmeye yol açacak boyutlarda sert, anlayışsız, gerçek dışı yorumlarda bulunması ve bu yorumlarını din olarak sunması; oluşturduğu sorunlardan diğeri ifrata veya tefrite yol açacak şekilde aşındırma yapması.. Bunlar ciddi bir şekilde analiz edilmiş değil. Çünkü Ehlihadis Ekolü'nün kafasının üstüne kutsal bir hale yerleştirildi. Oysa Ehlihadis Ekolü de onlarca dinin yorumlanması ile uğraşan ekollerden birisi. Başka ekoller de var. Ve bu konuyu çok doğru teşhis eden, çok doğru yorumlayan ekoller de var.
3. Sanayi Devrimi sonrası oluşturulan müslüman zihin, dünya, hayat, kadın, keyif, zevk, kaliteli hayat, yeme içme, insan ilişkileri.. vs. gibi birçok konuda zamanının çok gerisine doğru bir sıçrama yaşattı. Bunlarla yüzleşmemiz gerekir.
4. Günümüzde gördüğümüz birçok dindar davranışı, aşırı abartılara yönelinmesi, tepki görecek seviyelerde aşırılıkların olması asıl olarak başka sebeplere yaslanıyor ve tepki gösterenler bunu göremiyorlar.
5. Düğün, sünnet ve önemli gün kutlamaları için birçok organizasyon şirketi faaliyet gösteriyor. Bu şirketler, süslemeleri, dekorları, tören esnasında olup bitecekleri tamamen kurguluyorlar ve müşterilerine paket sunumlar yapıyorlar. Hali vakti yerinde olan ve "etkili" bir tören yapmak isteyen muhafazakâr aileler bu paketlerden seçim yapıyorlar. Oluşan görgüsüzlüklerin ve aşırılıkların bazısı, bu organizasyon şirketlerinin oluşturduğu kültürel eşiği düşük mizansenler. Bunu kendilerine uygun gören ailenin de kültürel eşiğinin düşük olduğunu söylemek gerekir.
Muhammed Nur Anbarlı