Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Dini Terimler Sözlüğü 23 Ş Harfi

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞİT (ŞÎS) ALEYHİSSELÂM kimdir ?

Âdem aleyhisselâmdan sonra gönderilen peygamber. Âdem aleyhisselâmın oğludur. Babası vefât edince peygamber oldu. Kendisine elli suhuf kitâb verildi. Şit ismi İbrânice olup Arapça'da Allah'ın hibesi (hediyesi) mânâsındadır. Şit yerine Şîs de denilmiştir.

Ebû Zer Gıfârî radıyallahü anh şöyle rivâyet etti. Resûlullaha sallallahü aleyhi ve sellem; "Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ kaç kitap gönderdi?" diye sordum. "Yüz dört kitap gönderdi. Şit'e elli sahîfe indirdi..." buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Hilyet-ül-Evliyâ)

Âdem aleyhisselâmın oğullarından Kâbil'in Hâbil'i şehîd etmesinden beş veya otuz sene sonra dünyâya gelen Şit aleyhisselâmın alnına son peygamber Muhammed aleyhisselâmın nûru intikâl etti ve onun alnında parladı. Âdem aleyhisselâm, Şît aleyhisselâmı diğer evlâdlarından çok severdi. Bütün evlâdı üzerine onu reîs yaptığı gibi, vefât edeceği sırada bütün yeryüzünün halîfeliğine onu tâyin etti. Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti. Şit aleyhisselâm babası Âdem aleyhisselâm ile veya kardeşleriyle Kâbe'yi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı. Âdem aleyhisselâmın vefâtından sonra, Şit aleyhisselâma peygamber olduğu bildirilip, vahiy geldi. Allahü teâlâ Şit aleyhisselâma elli suhuf (forma) gönderdi. Şit aleyhisselâma nâzil olan elli suhufta; hikmet ve riyâziye (matematik) ilimleri, kimyâ, simyâ ilmi ve çeşitli san'atlar ve daha pekçok şey bildirildi. Şit aleyhisselâmın dîninin esasları, Âdem aleyhisselâmın bildirdiği dînin esaslarına uygun idi. Şit aleyhisselâm bin şehir kurup
sınırlarını tesbit etti. Her şehrin kapısında "Lâ ilâhe İllallah, Âdem Safvetullah, (Safiyyullah), Muhammed Habîbullah" yazılı idi. Şit aleyhisselâmın çocukları ve torunları kurdukları şehirlerde huzûrlu ve mes'ûd yaşadılar. Şam'dan Yemen'e de giden Şit aleyhisselâm, Hâbil'i şehîd ettikten sonra Yemen'e gidip azgınlaşan Kâbil'in çocuklarına ve torunlarına Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Bu kavim Şit aleyhisselâmın dâvetini kabûl etmeyip, azgınlık gösterdiler. Şit aleyhisselâm onlar ile cihâd (harb) etti. Bu savaşta kılıç kullandı. Şit aleyhisselâm vefât etmeden önce yerine oğlu Enûş'u halîfe tâyin etti. Şit aleyhisselâm vefât ettikten sonra kuvvetli rivâyete göre Minâ'daki mescidin minâresi dibinde medfûn olan Âdem aleyhisselâmın yanına defn edildi. (İbn-ül-Esîr-Taberî, Kisâî, Muhammed Mâsûm)

Âdem aleyhisselâm vefât edeceği zaman oğlu Şit aleyhisselâma; "Yavrum! Bu alnında parlıyan nûr, son peygamber olan Muhammed aleyhisselâmın nûrudur. Bu nûru mü'min, temiz ve iffetli hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyyette bulun" buyurdu. (Altıparmak Muhammed Efendi)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞUARÂ SÛRESİ nedir? ne demektir?

Kur'ân-ı kerîmin yirmi altıncı sûresi.

Şuarâ sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). İki yüz yirmi yedi âyet-i kerîmedir. İçinde şâirlerden bahsedildiği için, Sûret-üş-Şuarâ denilmiştir. Sûrede; hazret-i Mûsâ ile Fir'avn arasında geçen olaylar, İbrâhim, Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb peygamberlerin kavimlerindeki inkârcılara karşı verdikleri mücâdelelerden bahsedilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Senâullah Dehlevî)

Allahü teâlâ Şuarâ sûresinde meâlen buyuruyor ki:

O zamanda ki Şu'ayb (aleyhisselâm) onlara; "(Allah'tan) korkmaz mısınız, şüphesiz ben size gönderilmiş emîn bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve bana itaât edin. Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfâtım âlemlerin Rabbinden başkasına âit değil. Ölçeği tam ölçün. Eksiltenlerden olmayın. Doğru terâzi ile tartın. İnsanların hakkından bir şeyi kısmayın. Yeryüzünde fesâdcılar olarak bozgunculuk etmeyin" demişti. (Âyet: 177-183)

Kim Şuarâ sûresini okursa, Nûh'u tasdîk edenlerin, Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhim'i yalanlayanların ve Îsâ'yı yalanlayanların ve Muhammed'i (aleyhisselâm) tasdîk edenlerin adedinin on katı sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞUHH nedir? ne demektir?

Mala düşkün olup, fakirlere vermeyi sevmemek, cimrilik etmek.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Şuhhtan korunan kimse, dünyâda ve âhirette kurtuluşa ericidir. (Haşr sûresi: 9)

Şuhhtan kaçının. Çünkü sizden evvel geçenleri o helâk etti. Onları kanlarını dökmeye ve kendilerine haram olan şeyleri helâl görmeye sürükledi. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞUÛR nedir? ne demektir?

1. Anlayış, idrâk.

Allahü teâlâya karşı sorumluluğunun şuûruna varan nice akıllı kişiler var ki, halk katında îtibârı, kıymetleri yoktur; fakat âhirette kurtulacak olanlar, onlardır. Halk nazarında nice tatlı dilli, giyimli-kuşamlı da vardır ki, yarın kıyâmet gününde kurtulamayacaklardır. (Abdullah bin Ömer)

2. Tasavvufta kendi varlığından haberi olma; sekrin zıddı, uyanıklık
.
Sekr (şuûrsuzluk) hâlinde bulunan evliyânın uygunsuz sözleri söylemeleri suç sayılmayabilir. Fakat hep şuûrlu olanların böyle sözler söylememeleri lâzımdır. (İmâm-ı Rabbânî)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞÜHEDÂ nedir? ne demektir?

Şehîdler, vatan, din ve milletine hizmette ölenler. (Bkz. Şehîd)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Şühûd-i Ehadiyet nedir? ne demektir?

Tasavvuf yolunda çalışan kimselerin, mahlûklardaAllahü teâlânın sıfatlarını görmeleri hâli. Şühûd-i Vahdet.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Şühûd-i İlâhî nedir? ne demektir?

Bu âlem (mahlûklar âlemi) ile hiçbir münâsebeti olmadan Allahü teâlâyı müşâhede, görme.

Sülûkun (tasavvuf yolunun) sonuna varmadıkça ve orada fenâ-i mutlak (her bakımdan Allahü teâlâ ile olma, onda yok olma) hâsıl olmadıkça şühûd-i ilâhî mümkün değildir. Ancak, bu görmek olmayıp başka kelime bulunamadığı için şühûd denmiştir. (Muhammed Bâki-billah)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞÜKR (Şükür) nedir? ne demektir?

Verilen nîmetleri yerli yerinde kullanma. Allahü teâlâya, verdiği nîmetlerle isyân etmeme. Nîmetleri kullanırken sâhibini unutmama. Görülen iyiliğe karşı teşekkür. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyma.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Îmân eder ve şükür ederseniz azâb yapmam. (Nisâ sûresi: 46)

Nîmetlerime şükür ederseniz elbette arttırırım. (İbrâhim sûresi: 7)

İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükür etmiş olmaz. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafâ)

Şükürden maksad; aczini îtirâf edip, kulluğunu bilmektir. Nîmetlere şükreden, onun elden çıkacağından korkmasın. Nîmete şükredenlere, onu arttıracağını Allahü teâlâ bildirdi. Nîmetin kıymetini bilmeyip, nankörlük edenlerin elinden o nîmet alınır. Nîmetin kıymetini bilmemek onun elden çıkmasına sebebdir. Şükür ise, onu devamlı kılar ve arttırır. (Hazret-i Ali)

Cenâb-ı Hakk'a şükürden yüz çevirme ki, yarın mahşer günü boynu bükük kalmayasın (Sa'dî Şirâzî)

Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir sûretle hamd ve şükr ederse, bu medh ü senâların ve teşekkürlerin hepsi, Allahü teâlâya mahsûstur. Çünkü, her nîmeti yaratan, gönderen hep O'dur. O hatırlatmazsa ve kuvvet ve kolaylık vermezse, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz. (M. Sıddîk Gümüş)

Hak teâlâ hazretleri buyurdu ki: Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nîmeti benden bilip kendinden bilmezse nîmetlerimin şükrünü edâ etmiş olur. Bir kulum rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise nîmetin şükrünü edâ etmemiş olur. (Ka'b-ül-Ahbâr)

Ne zaman Hak teâlâ, size sağlık gibi, mal gibi, evlât gibi nîmet verse, sevinip Elhamdü lillah, bizim Rabbimiz bize ikrâm eyledi dersiniz. Ne vakit Allahü teâlâ size musîbet verse, yâni size bir belâ verse, gam çekersiniz, sabr etmezsiniz, şükr etmeyi unutursunuz. (Kutbüddîn İznikî)

İyilik edene, mal ile hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve duâ eder. Karşılık yapmayanın başına kakılır. Kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak insanlık vazîfesidir. Böyle olunca, her iyiliği yapan, en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzûmlu uzuvları, kuvvetleri ihsân eden, her birini bir âhenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyâsı, gıdâ, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sâhibe, bu nîmetleri sebebsiz, karşılıksız ihsân eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhâfaza eden ve bize hiç ihtiyâcı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sâhibi olan Allahü teâlâya şükr etmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük kabahât, ne çok zulüm ve ne alçak bir vaziyyet olur. Hele O'na ve nîmetlerin O'ndan geldiğine inanmamak ve bunları başkasından bilmek en büyük zulüm, en çirkin yüzkarası olur. (Ali bin Emrullah)

Vücûdumun her kılı, dile gelse de
Şükr etmiş olamam, nîmetlerine!

(İmâm-ı Rabbânî)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
ŞÜPHELİ ŞEYLER nedir? ne demektir?

Helâl ve haram olduğu açıkça bildirilmeyen şeyler; şüpheliler.

Helâl olan şeyler bellidir, haram olan şeyler de bellidir. İkisi arasında örtülü bulunan şüpheli şeyleri tanımak güçtür. Şüpheli şeylerin etrâfında dolaşan harama düşer. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)

Şüphelilerden sakınmaya vera', haramlardan sakınmaya takvâ denir. Şüpheli olmak korkusu ile mübahların (yapılıp yapılmamasında serbest bırakılanların) çoğunu terk etmeğe de zühd denir. Ebû Bekr radıyallahü anh buyurdu ki: "Biz, harama düşme korkusundan yetmiş helâli terk ederdik." (İbn-i Âbidîn)

Allahü teâlâ lutf ederek, kerem ederek, acıyarak kullarına çok şeyleri mubâh (serbest) etmiş, izin vermiştir. Rûhu hasta, kalbi bozuk olduğu için, mübahlarla doymayıp, bitmez tükenmez mübahları bırakarak İslâmiyet'in hudûdundan dışarı taşanlar, şüpheli ve haramlara uzananlar ne kadar bedbaht (kötü tali'li) ve zavallıdır. Âdet üzere, alışkanlık ile namaz kılan ve oruç tutan çoktur. Fakat İslâmiyet'in hudûdunu gözeten, haram ve şüphelilere düşmemeye dikkat eden pek azdır. Doğru ve hâlis ibâdet edenleri, âdet (alışkanlık) üzere bozuk ibâdet edenlerden ayıran fark; Allahü teâlânın emirlerini gözetmektir. Çünkü namaz ve orucun hâlisi de, bozuğu da görünüşte berâberdir. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Dininizin direği, temeli verâ'dır." Başka bir hadîs-i şerîfte de; "Hiçbir şey verâ' gibi olamaz" buyurdu. (İmâm-ı Rabbânî)

İbâdetlerden lezzet alamamanın sebeblerinden biri de haram ve şüpheli yemeklerdir. Eğer yenilen lokma şüpheli ise, ondan, hırs, şehvet, hased, adâvet, düşmanlık ve riyâ doğar. Âlimler buyurdu ki: "Kim şüpheli bir şey yerse, Allahü teâlâya giden yolu doğru olarak bulamaz. Kim haram yerse, kendisine o yol kapanır. (Abdullah İsfehânî)

Şüpheli olan bir dirhemi sâhibine geri vermeyi, bin dirhem sadaka vermekten daha çok severim. (Abdullah bin Mübârek)

Kırk gün şüpheli lokma yiyenin kalbi kararır ve lekelenir. (İmâm-ı Gazâlî)

İnsan mubâh olan, dünyâ işlerine çok dalarsa, şüpheli şeyleri yapmaya başlar. Belki helâlden çok yiyen, müttekîlerin (takvâ sâhiplerinin) derecesine eremez. Çünkü mîde helâl ile dolunca, şehvet harekete gelir. Böylece, câiz olmayan şeyler yapılabilir. (İmâm-ı Gazâlî)
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar