kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 915
- Tepkime puanı
- 2,373
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Cahillerden Yüz Çevir
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A'raf, 199)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.” (Buhârî, Edeb 76; Müslim, Birr 107, 108)
Buhârî Şerhi’nde Abdullah ibn Abbâs der ki: Necid eşrâfından ve müellefe-i kulûbdan Uyeyne ibn Hısn Medine’ye geldi. Yeğeni Hürr ibn Kays’a misafir oldu. İbn
Kays, Hz. Ömer’in yakınlarındandı. Meclisinde genç ihtiyar bir takım hâfızlar ve fukahâ da bulunurlardı. Halîfe halkın işlerini bunlarla görüşürdü. Uyeyne yeğenine.
Ey kardeşimin oğlu! Halîfenin yanında yüksek mevkiin var, benim için bir müsâade alsan da ziyaret etsem, dedi. O da müsâadeyi aldı, Uyeyne Hz. Ömer’in huzuruna girdiğinde,
Ey Ömer, bize ne bol dünyalık verirsin, ne de aramızda adaletle hükmedersin, dedi.
Hz. Ömer öfkelenerek Uyeyne’nin üzerine yürüdü. Şehâmetli Halife, bu dağlı mütegallibeyi tepeleyeceği sırada yanındaki yeğeni İbni Kays müdahale ederek:
Yâ Emirel-müminîn Allah Teâlâ, Peygamberine “(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A'raf, 199) buyurdu. Uyeyne de o cahillerden biridir, dedi.
İbn Kays, bu âyeti okuyunca o haşmetli halife olduğu yerde çakılmış gibi kımıldamadan kaldı, bir adım ileri gitmedi. Esâsen Hz. Ömer, Allah Teâlânın
mukaddes Furkan-ı Hakîm’inin huzûrunda tevakkuf etmek itiyadında idi. Bizler de Hak kelâmı dinlediğimizde boyun eğmeliyiz. (Mahmut Sâmi Ramazanoğlu, Musâhabe-6 s. 99-106)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Selâm: Kendisi her türlü eksiklikten sâlim olup, başkalarını da her türlü kötülüklerini meşakkat, minnet, kusur ve âfetten kullarını kurtarıp selâmete çıkaran demektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A'raf, 199)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.” (Buhârî, Edeb 76; Müslim, Birr 107, 108)
Buhârî Şerhi’nde Abdullah ibn Abbâs der ki: Necid eşrâfından ve müellefe-i kulûbdan Uyeyne ibn Hısn Medine’ye geldi. Yeğeni Hürr ibn Kays’a misafir oldu. İbn
Kays, Hz. Ömer’in yakınlarındandı. Meclisinde genç ihtiyar bir takım hâfızlar ve fukahâ da bulunurlardı. Halîfe halkın işlerini bunlarla görüşürdü. Uyeyne yeğenine.
Ey kardeşimin oğlu! Halîfenin yanında yüksek mevkiin var, benim için bir müsâade alsan da ziyaret etsem, dedi. O da müsâadeyi aldı, Uyeyne Hz. Ömer’in huzuruna girdiğinde,
Ey Ömer, bize ne bol dünyalık verirsin, ne de aramızda adaletle hükmedersin, dedi.
Hz. Ömer öfkelenerek Uyeyne’nin üzerine yürüdü. Şehâmetli Halife, bu dağlı mütegallibeyi tepeleyeceği sırada yanındaki yeğeni İbni Kays müdahale ederek:
Yâ Emirel-müminîn Allah Teâlâ, Peygamberine “(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A'raf, 199) buyurdu. Uyeyne de o cahillerden biridir, dedi.
İbn Kays, bu âyeti okuyunca o haşmetli halife olduğu yerde çakılmış gibi kımıldamadan kaldı, bir adım ileri gitmedi. Esâsen Hz. Ömer, Allah Teâlânın
mukaddes Furkan-ı Hakîm’inin huzûrunda tevakkuf etmek itiyadında idi. Bizler de Hak kelâmı dinlediğimizde boyun eğmeliyiz. (Mahmut Sâmi Ramazanoğlu, Musâhabe-6 s. 99-106)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
es-Selâm: Kendisi her türlü eksiklikten sâlim olup, başkalarını da her türlü kötülüklerini meşakkat, minnet, kusur ve âfetten kullarını kurtarıp selâmete çıkaran demektir.