kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Câhiliye Devri
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı, Allah’a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar,
muhakkak ki ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir.” (En’âm, 140)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa
gömmeyi haram kılmıştır…” (Buhârî, İstikrâz 19, Edeb 6, Zekât 53; Müslim, Akdıye 10-14)
Rivayet edilir ki Rasûlullah (sav), ashabından bir zatın huzurunda daima mahzun ve kederli olduğunu gördü. Efendimiz (sav) ona: “Seni üzen nedir?”
diye sordu. O: “Ey Allah’ın Rasûlü, ben cahiliye devrinde öyle bir günah işledim ki; müslüman olduğum halde onun affedilememesinden
korkuyorum.” diye cevap verdi. Rasûlullah (sav): “Günahın ne olduğunu bana söyle.” buyurdular.
O: “Ya Rasûlallah! Ben, Cahiliyye devrinde kızını diri diri toprağa gömenlerdendim. Benim bir kız çocuğum dünyaya geldi. Karım, onu öldürmemem
için bana yalvardı. Ben de onu bıraktım, öldürmedim. Böylece kızcağız büyüdü. Büluğ çağına erdi. Hatta o, kadınların en güzeli olmuştu. Nihayet ona
dünür gelmeye başladı. İşte bundan sonra taassub beni kapladı. Onu evlendirmeye de, evlendirmeden evde bırakmaya da gönlüm razı olmuyordu.
Zevceme: “Ben falan kabileye akrabalarımı ziyaret etmeye gitmek istiyorum. Kız da benimle gönder. “ dedim. Hanımım, buna çok sevindi. Kıza güzel
elbiseler giydirdi, ziynetlerini taktı ve ona ihânet etmeyeceğime dair benden söz aldı.
Onu alıp bir kuyunun başına götürdüm. Kızcağız kuyuyu görünce, benim kendisini oraya atmak istediğimi anladı. Boynuma sarılarak ağlamaya
başladı ve: “Babacığım bana ne yapmak istiyorsun?” dedi. O zaman ona acıdım. Dönüp kuyuya baktım, tekrar Câhiliyye taasubu içimi kapladı.
Kızım tekrar boynuma sarıldı ve: “Babacığım, annemin emanetini zâyi etme” diye yalvarmaya başladı. Ben bir kuyuya bir de kızıma bakıp ona
acıyor, merhamet ediyordum. Sonunda şeytan bana galip geldi ve onu tutup baş aşağı kuyuya attım. Kızım: “Babacığım, beni öldürdün!” diye
bağırıyordu. Sesi kesilene kadar orada bekledim ve sonra geriye döndüm.”
Bunları dinleyince Rasûlullah (sav) ağladı ve: “Eğer Cahiliye devrinde yaptıklarından ötürü birisini cezalandırmakla emrolunsaydım, bu yaptığın
sebebiyle seni cezalandırırdım.” buyurdu. (Kurtubî, el-Câmi’ li-ahkâmî’l-Kur’ân, VII, 97)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Ğaffâr:
Daima affedici olup, mağfireti, bağışlaması sonsuz olan, yeniden işlenen günahları örten, setreden ve affeden demektir.
Kısa Günün Kârı
Kız çocuklarını diri diri toprağa gömme âdeti Cahiliye devri dediğimiz İslam öncesi Arap toplumunda yaygındı. Kızları geçim sıkıntısını bahane
ederek veya ileride kötü yola düşer de beni topluma karşı utandırır diyerek ortadan kaldırırlardı.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı, Allah’a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar,
muhakkak ki ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir.” (En’âm, 140)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa
gömmeyi haram kılmıştır…” (Buhârî, İstikrâz 19, Edeb 6, Zekât 53; Müslim, Akdıye 10-14)
Rivayet edilir ki Rasûlullah (sav), ashabından bir zatın huzurunda daima mahzun ve kederli olduğunu gördü. Efendimiz (sav) ona: “Seni üzen nedir?”
diye sordu. O: “Ey Allah’ın Rasûlü, ben cahiliye devrinde öyle bir günah işledim ki; müslüman olduğum halde onun affedilememesinden
korkuyorum.” diye cevap verdi. Rasûlullah (sav): “Günahın ne olduğunu bana söyle.” buyurdular.
O: “Ya Rasûlallah! Ben, Cahiliyye devrinde kızını diri diri toprağa gömenlerdendim. Benim bir kız çocuğum dünyaya geldi. Karım, onu öldürmemem
için bana yalvardı. Ben de onu bıraktım, öldürmedim. Böylece kızcağız büyüdü. Büluğ çağına erdi. Hatta o, kadınların en güzeli olmuştu. Nihayet ona
dünür gelmeye başladı. İşte bundan sonra taassub beni kapladı. Onu evlendirmeye de, evlendirmeden evde bırakmaya da gönlüm razı olmuyordu.
Zevceme: “Ben falan kabileye akrabalarımı ziyaret etmeye gitmek istiyorum. Kız da benimle gönder. “ dedim. Hanımım, buna çok sevindi. Kıza güzel
elbiseler giydirdi, ziynetlerini taktı ve ona ihânet etmeyeceğime dair benden söz aldı.
Onu alıp bir kuyunun başına götürdüm. Kızcağız kuyuyu görünce, benim kendisini oraya atmak istediğimi anladı. Boynuma sarılarak ağlamaya
başladı ve: “Babacığım bana ne yapmak istiyorsun?” dedi. O zaman ona acıdım. Dönüp kuyuya baktım, tekrar Câhiliyye taasubu içimi kapladı.
Kızım tekrar boynuma sarıldı ve: “Babacığım, annemin emanetini zâyi etme” diye yalvarmaya başladı. Ben bir kuyuya bir de kızıma bakıp ona
acıyor, merhamet ediyordum. Sonunda şeytan bana galip geldi ve onu tutup baş aşağı kuyuya attım. Kızım: “Babacığım, beni öldürdün!” diye
bağırıyordu. Sesi kesilene kadar orada bekledim ve sonra geriye döndüm.”
Bunları dinleyince Rasûlullah (sav) ağladı ve: “Eğer Cahiliye devrinde yaptıklarından ötürü birisini cezalandırmakla emrolunsaydım, bu yaptığın
sebebiyle seni cezalandırırdım.” buyurdu. (Kurtubî, el-Câmi’ li-ahkâmî’l-Kur’ân, VII, 97)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Ğaffâr:
Daima affedici olup, mağfireti, bağışlaması sonsuz olan, yeniden işlenen günahları örten, setreden ve affeden demektir.
Kısa Günün Kârı
Kız çocuklarını diri diri toprağa gömme âdeti Cahiliye devri dediğimiz İslam öncesi Arap toplumunda yaygındı. Kızları geçim sıkıntısını bahane
ederek veya ileride kötü yola düşer de beni topluma karşı utandırır diyerek ortadan kaldırırlardı.