- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,741
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,766
- Puanları
- 113
Ekli dosyayı görüntüle 2041
Ülser Olmak İçin Bakteri İçen Barry Marshall
Herkes ona bakterilerin insan midesinde hayatta kalamayacağını söylese de 1981 yılında Dr. Barry Marshall bu görüşe katılmıyordu. Kendisi Avustralya’da çalıştığı hastane de patolog Robin Warren ile midede
bakterisinin yaşayabildiğini keşfetmişti. Marshall bu bakterinin ülsere neden olabileceği ve antibiyotik kullanımıyla tedavi edileceği kanısındaydı.
Ancak dönemin yaygın düşünüşüne göre ülserin sebebi stres idi. Bu durumun aksini ispatlayabilmek adına Marshall kendi üzerinde bir deney yapmaya karar verdi. Ülser hastası bir kişinin midesinden izole ettiği Helicobacter pylori bakterisini içti.
Önce gastrit devamında da diğer bulgular ortaya çıkmaya başladı. Kendisine patoloji yapan Marshall ülser olduğunu anladı. Böylece ülserin altında yatan sırrın H. pylori olduğu kanıtlandı.
Her ne kadar kendisini ülser yapsa da Marshall ve Warren 2005 yılında Tıp veya Fizyoloji alanında Nobel Ödülü aldılar. Bugün ülserin standart tedavisinde Marshall’ın yıllar önce düşündüğü antibiyotik tedavisi uygulanıyor.
Kendi Kalbine Kateter Takan Werner Forssmann
1929 yılında kalp ameliyatları henüz emekleme dönemindeydi ve doktorlar kalp hastalarını tedavi etmenin başka yollarını arıyordu. O sıralarda 24 yaşında olan Werner Forssmann hastanın damarlarından geçireceği boş bir tüpün (
) kalbe ulaşabileceğini düşündü.
Ancak meslektaşları bu yöntemin ölümcül olabileceğini düşünüyordu. Sonunda Forssmann kateteri kalbe ulaştırmayı kendi üzerinde denemeye karar verdi.
Sonunda kolunda açtığı bir geçitten, 65 cm uzunluğundaki kateteri damara yerleştirip itti, kalbe kadar ilerletti. Sonrasında zaman kaybetmeden röntgen laboratuvarına indi. Bir hemşirenin yardımıyla kateterin kalbe doğru ilerleyişinin röntgenini çekti.
Cesareti ve çılgınlığı Forsmann’a 1959 yılında Fizyoloji ve Tıp alanında Nobel Ödülü’nü getirdi.
Kendisine Sıtma Bulaştırmaya Çalışan Stubbins Ffirth
1793 sarıhumma salgını sırasında tıp fakültesi öğrencisi olan Stubbins Ffirth, bu hastalığın bulaşıcı olmadığını düşünüyordu. Bunun için de sarıhumma hastası olan bir kişinin kusmuğunu açık yarasına ve gözüne sürdü, hatta içti. Ama hastalanmadı. Devamın da hastaların tükürüğünü, kanını, idrarını ve terini de kullandı. Ancak hala sağlıklıydı.
Sonucunda savında haklı olduğunu düşündü. Ama maalesef haksızdı, Ffirth şanslıydı, enfekte bir kanı yarasına sürmek yerine kendine nakil etmiş olsaydı bu denemesi hayatına mal olacaktı.
Thor Heyerdahl –
Bir Salda 101 Gün
Biyoloji, coğrafya ve botanik eğitimi alan, antropolog Thor Heyerdahl, Norveçli Indiana Jones olarak bilinir.
İlk insanların sazdan yaptıkları küçük teknelerle ticaret yapmak için açık denizlerde seyahat etmiş olabileceğini, göçlerinde deniz yolculuğunun önemli rol oynadığını düşünen Heyerdahl bu teorisini ispatlamaya karar verdi.
1947 yılında sazlardan son derece basit bir sal yaparak, tamamen ilkel koşullarda 101 günde toplam 7000 km kat ederek Pasifik Okyanusu’nu geçmeyi başardı ve Peru’dan Polinezya’ya ulaştı. Yıllar sonra 2011’de tespit edilen genetik bulgular Heyerdahl’ın savını destekledi.
Tycho Brahe – Matematik Uğruna Kaybedilen Bir Burun
İlginç ve asabi özelliği ile bilinen gökbilimci Tycho Brahe matematik ile ilgili tartışmalar yapmaktan çok hoşlanıyordu. 1566’da bir akşam yemeğinde bir matematik formülü hakkındaki hararetli tartışma sırasında yemekteki misafirlerden biri Brahe’ye kendisiyle aynı fikirde olmadığını söyleme cesaretini gösterdi.
Bunun üzerine çileden çıkan Brahe bu kişiyi düelloya davet etti. Düello sırasında burnunun bir bölümünü bir kılıç darbesiyle kaybetti. Brahe önemli çalışmalara imza atmaya devam etti ancak bunu artık metal karışımdan yapılan takma bir burunla yapmak zorundaydı.
August Bier’in Spinal Anestezi Denemesi
Cerrahi operasyonlar anestezi gerektirir. Alman doktor August Bier 1898’de spinal anesteziyi ilk deneyen kişi olarak biliniyor.
Bier ameliyat için omurilik çevresindeki alana kokain enjekte ettiğinde hastalarını uyutmaya gerek kalmadan uyuşturabileceğini düşündü. Bu yöntemden emin olmak için kendisinde denemeye karar verdi. Bu konuda asistanından yardım alması gerekiyordu.
Asistanı spinal iğneyi omurilik bölgesine doğru bir şekilde yerleştirmişti, ancak omurilik sıvısı iğneden aktı. Bu
sonuçlandı.
Bu deneyden sonra aynı akşam Bier deneyi asistanı üzerinde yaptı. Enjeksiyondan sonra asistanı bacaklarında geçici his kaybı yaşadı. Bu başarılı denemenin ardından Bier spinal anestezinin babası olarak tanındı.
Sir Henry Head – Kendini Ameliyat Etti
Sir Henry Head insanlarda sinir hasarı sonucu oluşan his kaybının tedavi edilip edilemeyeceğini, hangi hislerin tekrar kazanılabileceğini merak eden İngiliz bir nörologdu.
Sonunda soru – cevap ile bunu anlayamayacağını anlayan Head, 1903’te bir cerrah arkadaşının yardımıyla sol kolundaki radyal siniri keserek kendini ameliyat etti.
Head bu sinirin bir bölümü çıkartıp kalan iki ucunu sinirin yenilenmesi için ipek ile bağladı. Bu ameliyattan üç hafta sonra başta kolunda ağrı hissetmek olmak üzere pek çok yeteneğini geri kazandı.
Head kendi üzerinde ilginç deneyler yapmaya devam etti ve ağrı hissiyle ilgili her türlü detayı kaydetti. Head’in ağrının algılanmasıyla ilgili çalışmaları kendisine şövalyelik kazandırdı, birkaç kez Nobel Ödülü’ne aday gösterildi.
İlk ‘Cyborg’ – Warwick
Dünyadaki ilk ‘cyborg’ olarak bilinen Güdübilim Uzmanı Prof. Dr. Kevin Warwick. İnsan beyni ve vücudunun aynı yerde olması gerekmediğini, insan vücudunun uzuvlarıyla sınırlı olmadığını düşünüyordu.
Robotik çalışmaların yeterince hızlı ilerlemediğini düşünen Kevin Warwick kendisini bir cyborg haline getirmeye karar verdi.
Warwick 1998 yılında koluna radyo frekanslı tanıma çipi yerleştirdi. Böylece bir bilgisayar Warwick’in tüm hareketlerini izleyebilecekti. Zamanla çalışmalarını daha da kapsamlı hale getiren Warwick; sadece dünyanın ilk cyborg prototipi olmakla kalmamış, dişler de dâhil olmak üzere vücudun farklı yerlerine yerleştirilen implantlarla ilgili birçok çalışmaya da ciddi katkılar sağlamıştır.
Warwick’in çalışmaları program ve belgesellere konu edinilmiş, implant araştırması ise National Geographic International tarafından “
” ismiyle belgesel olarak ekranlara getirilmiştir.
Elsie Widdowson’ın Açlıkla Sınavı ve Modern Diyetisyenliğin Doğuşu
2. Dünya Savaşı, tarihte görülmeyen çapta devasa bir savaştı ve özellikle gıda yönünden önemli sorunlara sebep olmuştu. Kimyacı ve diyetisyen
ve çalışma arkadaşı Robert McCance, yetersiz beslenmenin askerler üzerindeki etkilerini anlayabilmek için, kendi üzerlerinde deney yapmaya karar verdi.
Askerlerin yaşadığı fiziksel zorlukları yaşamak için her gün idman yapan ve kısıtlı bir menü ile beslenen ikili devamında sağlıklı ve enerjik kalmak için çok basit bir menü geliştirdi.
Widdowson ve McCance’in diyeti, İngiliz ordusunun çok az gıda ile ayakta kalmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda modern diyetisyenliğin de temelini oluşturdu.
Dünyayı Ters Yüz Etmek – George Stratton
Bir hafta boyunca dünyayı baş aşağı görseniz kendinizi nasıl hissederdiniz? Bu sorunun yanıtını ancak 1890’larda duyusal algıyı inceleyen Amerikalı bir psikolog olan George Stratton verebilir.
Stratton beyin işleyişinin ve duyusal algının çevresel baskılardan etkilenebileceğini savunmaktaydı. Görüşü baş aşağı çeviren lensler kullanarak bunu anlamak isteyen George Stratton, bu haliyle bir hafta geçirerek insan beyninin ne derece yüksek bir adaptasyon kapasitesine sahip olduğunu ispatlamak istemişti.
İlk 4 gün zorluk çekse de devamında adapte olmayı başaran Stratton, gözlüklerini çıkartıktan sonra bir süre sağını solunu anlayamaz hale gelmişti. Ancak Stratton, duyusal algı ve beynin işleyişi ile ilgili tezinin doğruluğunu kanıtlamıştı.
Kaynak:
Kapak Görsel:
Ülser Olmak İçin Bakteri İçen Barry Marshall
Herkes ona bakterilerin insan midesinde hayatta kalamayacağını söylese de 1981 yılında Dr. Barry Marshall bu görüşe katılmıyordu. Kendisi Avustralya’da çalıştığı hastane de patolog Robin Warren ile midede
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ancak dönemin yaygın düşünüşüne göre ülserin sebebi stres idi. Bu durumun aksini ispatlayabilmek adına Marshall kendi üzerinde bir deney yapmaya karar verdi. Ülser hastası bir kişinin midesinden izole ettiği Helicobacter pylori bakterisini içti.
Önce gastrit devamında da diğer bulgular ortaya çıkmaya başladı. Kendisine patoloji yapan Marshall ülser olduğunu anladı. Böylece ülserin altında yatan sırrın H. pylori olduğu kanıtlandı.
Her ne kadar kendisini ülser yapsa da Marshall ve Warren 2005 yılında Tıp veya Fizyoloji alanında Nobel Ödülü aldılar. Bugün ülserin standart tedavisinde Marshall’ın yıllar önce düşündüğü antibiyotik tedavisi uygulanıyor.
Kendi Kalbine Kateter Takan Werner Forssmann
1929 yılında kalp ameliyatları henüz emekleme dönemindeydi ve doktorlar kalp hastalarını tedavi etmenin başka yollarını arıyordu. O sıralarda 24 yaşında olan Werner Forssmann hastanın damarlarından geçireceği boş bir tüpün (
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ancak meslektaşları bu yöntemin ölümcül olabileceğini düşünüyordu. Sonunda Forssmann kateteri kalbe ulaştırmayı kendi üzerinde denemeye karar verdi.
Sonunda kolunda açtığı bir geçitten, 65 cm uzunluğundaki kateteri damara yerleştirip itti, kalbe kadar ilerletti. Sonrasında zaman kaybetmeden röntgen laboratuvarına indi. Bir hemşirenin yardımıyla kateterin kalbe doğru ilerleyişinin röntgenini çekti.
Cesareti ve çılgınlığı Forsmann’a 1959 yılında Fizyoloji ve Tıp alanında Nobel Ödülü’nü getirdi.
Kendisine Sıtma Bulaştırmaya Çalışan Stubbins Ffirth
1793 sarıhumma salgını sırasında tıp fakültesi öğrencisi olan Stubbins Ffirth, bu hastalığın bulaşıcı olmadığını düşünüyordu. Bunun için de sarıhumma hastası olan bir kişinin kusmuğunu açık yarasına ve gözüne sürdü, hatta içti. Ama hastalanmadı. Devamın da hastaların tükürüğünü, kanını, idrarını ve terini de kullandı. Ancak hala sağlıklıydı.
Sonucunda savında haklı olduğunu düşündü. Ama maalesef haksızdı, Ffirth şanslıydı, enfekte bir kanı yarasına sürmek yerine kendine nakil etmiş olsaydı bu denemesi hayatına mal olacaktı.
Thor Heyerdahl –
Bir Salda 101 Gün
Biyoloji, coğrafya ve botanik eğitimi alan, antropolog Thor Heyerdahl, Norveçli Indiana Jones olarak bilinir.
İlk insanların sazdan yaptıkları küçük teknelerle ticaret yapmak için açık denizlerde seyahat etmiş olabileceğini, göçlerinde deniz yolculuğunun önemli rol oynadığını düşünen Heyerdahl bu teorisini ispatlamaya karar verdi.
1947 yılında sazlardan son derece basit bir sal yaparak, tamamen ilkel koşullarda 101 günde toplam 7000 km kat ederek Pasifik Okyanusu’nu geçmeyi başardı ve Peru’dan Polinezya’ya ulaştı. Yıllar sonra 2011’de tespit edilen genetik bulgular Heyerdahl’ın savını destekledi.
Tycho Brahe – Matematik Uğruna Kaybedilen Bir Burun
İlginç ve asabi özelliği ile bilinen gökbilimci Tycho Brahe matematik ile ilgili tartışmalar yapmaktan çok hoşlanıyordu. 1566’da bir akşam yemeğinde bir matematik formülü hakkındaki hararetli tartışma sırasında yemekteki misafirlerden biri Brahe’ye kendisiyle aynı fikirde olmadığını söyleme cesaretini gösterdi.
Bunun üzerine çileden çıkan Brahe bu kişiyi düelloya davet etti. Düello sırasında burnunun bir bölümünü bir kılıç darbesiyle kaybetti. Brahe önemli çalışmalara imza atmaya devam etti ancak bunu artık metal karışımdan yapılan takma bir burunla yapmak zorundaydı.
August Bier’in Spinal Anestezi Denemesi
Cerrahi operasyonlar anestezi gerektirir. Alman doktor August Bier 1898’de spinal anesteziyi ilk deneyen kişi olarak biliniyor.
Bier ameliyat için omurilik çevresindeki alana kokain enjekte ettiğinde hastalarını uyutmaya gerek kalmadan uyuşturabileceğini düşündü. Bu yöntemden emin olmak için kendisinde denemeye karar verdi. Bu konuda asistanından yardım alması gerekiyordu.
Asistanı spinal iğneyi omurilik bölgesine doğru bir şekilde yerleştirmişti, ancak omurilik sıvısı iğneden aktı. Bu
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bu deneyden sonra aynı akşam Bier deneyi asistanı üzerinde yaptı. Enjeksiyondan sonra asistanı bacaklarında geçici his kaybı yaşadı. Bu başarılı denemenin ardından Bier spinal anestezinin babası olarak tanındı.
Sir Henry Head – Kendini Ameliyat Etti
Sir Henry Head insanlarda sinir hasarı sonucu oluşan his kaybının tedavi edilip edilemeyeceğini, hangi hislerin tekrar kazanılabileceğini merak eden İngiliz bir nörologdu.
Sonunda soru – cevap ile bunu anlayamayacağını anlayan Head, 1903’te bir cerrah arkadaşının yardımıyla sol kolundaki radyal siniri keserek kendini ameliyat etti.
Head bu sinirin bir bölümü çıkartıp kalan iki ucunu sinirin yenilenmesi için ipek ile bağladı. Bu ameliyattan üç hafta sonra başta kolunda ağrı hissetmek olmak üzere pek çok yeteneğini geri kazandı.
Head kendi üzerinde ilginç deneyler yapmaya devam etti ve ağrı hissiyle ilgili her türlü detayı kaydetti. Head’in ağrının algılanmasıyla ilgili çalışmaları kendisine şövalyelik kazandırdı, birkaç kez Nobel Ödülü’ne aday gösterildi.
İlk ‘Cyborg’ – Warwick
Dünyadaki ilk ‘cyborg’ olarak bilinen Güdübilim Uzmanı Prof. Dr. Kevin Warwick. İnsan beyni ve vücudunun aynı yerde olması gerekmediğini, insan vücudunun uzuvlarıyla sınırlı olmadığını düşünüyordu.
Robotik çalışmaların yeterince hızlı ilerlemediğini düşünen Kevin Warwick kendisini bir cyborg haline getirmeye karar verdi.
Warwick 1998 yılında koluna radyo frekanslı tanıma çipi yerleştirdi. Böylece bir bilgisayar Warwick’in tüm hareketlerini izleyebilecekti. Zamanla çalışmalarını daha da kapsamlı hale getiren Warwick; sadece dünyanın ilk cyborg prototipi olmakla kalmamış, dişler de dâhil olmak üzere vücudun farklı yerlerine yerleştirilen implantlarla ilgili birçok çalışmaya da ciddi katkılar sağlamıştır.
Warwick’in çalışmaları program ve belgesellere konu edinilmiş, implant araştırması ise National Geographic International tarafından “
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Elsie Widdowson’ın Açlıkla Sınavı ve Modern Diyetisyenliğin Doğuşu
2. Dünya Savaşı, tarihte görülmeyen çapta devasa bir savaştı ve özellikle gıda yönünden önemli sorunlara sebep olmuştu. Kimyacı ve diyetisyen
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Askerlerin yaşadığı fiziksel zorlukları yaşamak için her gün idman yapan ve kısıtlı bir menü ile beslenen ikili devamında sağlıklı ve enerjik kalmak için çok basit bir menü geliştirdi.
Widdowson ve McCance’in diyeti, İngiliz ordusunun çok az gıda ile ayakta kalmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda modern diyetisyenliğin de temelini oluşturdu.
Dünyayı Ters Yüz Etmek – George Stratton
Bir hafta boyunca dünyayı baş aşağı görseniz kendinizi nasıl hissederdiniz? Bu sorunun yanıtını ancak 1890’larda duyusal algıyı inceleyen Amerikalı bir psikolog olan George Stratton verebilir.
Stratton beyin işleyişinin ve duyusal algının çevresel baskılardan etkilenebileceğini savunmaktaydı. Görüşü baş aşağı çeviren lensler kullanarak bunu anlamak isteyen George Stratton, bu haliyle bir hafta geçirerek insan beyninin ne derece yüksek bir adaptasyon kapasitesine sahip olduğunu ispatlamak istemişti.
İlk 4 gün zorluk çekse de devamında adapte olmayı başaran Stratton, gözlüklerini çıkartıktan sonra bir süre sağını solunu anlayamaz hale gelmişti. Ancak Stratton, duyusal algı ve beynin işleyişi ile ilgili tezinin doğruluğunu kanıtlamıştı.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kapak Görsel:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.