kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Birlikte Rahmet Vardır! | ||
|
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binâlar gibidir.” (Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65)
Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde bulunmaz, birbirlerine sımsıkı kenetlenmezlerse, Allâh’ın sevgisinden mahrum kaldıkları gibi, güçlerini ve kuvvetlerini de
kaybeder, ayakta duramaz ve yıkılır giderler. Nitekim bunun pek çok misâli mevcuttur.
Kısacası, hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere:
“Cemaat rahmet, ayrılık azaptır.” (Ahmed, IV, 278, 375; Heysemî, V, 217)
Toplumun birlik-berâberlik ve huzur içinde yaşayabilmesi için gerekli olan husus ise, fertlerin birbirlerini anlamaya çalışmasıdır. Bazen toplumun birçok ferdi
aslında aynı düşünce ve hedefte olmasına rağmen, karşı tarafı iyi dinlemediği, ya da ön yargılardan kurtulamadığı için diğer insanları anlayamaz ya da yanlış
anlar. Bu problemin giderilmesi için insanların ön yargısız ve iyi niyetle birbirini dinlemesi gerekir. Nitekim Hz. Mevlânâ Mesnevî’ye “Dinle!” sözüyle başlamıştır.
Bu eserin ikinci cildindeki “Üzüm yemek isteyen ama dil probleminden dolayı anlaşamayan ve kavga eden dört kişinin hikâyesi” bu konuya güzel bir örnektir:
“Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. “Bu para ile işinize yarayanı alın!” dedi. Dört kişiden biri; “Bu parayla engür alalım” dedi. Öbür arkadaşı Arap idi.
“Aksilik etme!” dedi. “Ben engür istemem, ineb isterim.” Onlardan birisi Türk idi. “Ben ineb istemem, üzüm isterim.” dedi. Rum olan bir başkası: “Bırakın bu lafları!
Bu para ile istafil alalım.” dedi. (İstafil Rumca, ineb Arapça, engür de Farsça üzüm demektir).
Derken dört kişi birbirleri ile çekişmeye, dövüşmeye başladılar. Çünkü adların anlamından haberleri yoktu. Onlar ahmaklıklarından, birbirlerine yumruk
atıyorlardı. Çünkü bilgiden bomboş, bilgisizlikle dolu idiler. Orada çeşitli dil bilir, sır sahibi üstün bir er bulunsa idi onları uzlaştırır, barıştırırdı. Onlara derdi ki:
“Ben bu para ile hepinizin istediğini alırım. Hiç bir ard düşünceye kapılmadan, hile yoluna sapmadan gönlünüzü bana verirseniz, bu paranız istediğiniz şeylerin
hepsini yapar. Bu paranızla dördünüz de murâdınıza erersiniz. Dört düşman uzlaşır, birleşir. Sizin her birinizin sözü ayrılık belirtir, savaş doğurur; fakat benim
sözüm uzlaştırır, birleştirir.” Yazık ki; Türk, Rum ve Arab’ın kavgasından engür ve ineb şüphesi çözülemedi. Mânâ dillerini bilen bir Süleyman gelmedikçe, bu
ikilik ortadan kalkmaz.” (Mevlânâ, age, c. 2, beyit: 3681-3693.)
Kısa Günün Kârı
Ne mutlu, din kardeşliğini her hâlükârda muhafaza edip yaşatabilen mü'minlere!..
Cenâb-ı Hak, gönüllerimizi İslâm kardeşliğinin feyz ve rûhâniyeti ile ziynetlendirsin. Cümlemizi, hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet günü Arş-ı Âlâ'nın altında
gölgelendirilecek olan din kardeşleri zümresine ilhâk eylesin. Âmîn...