- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,700
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,661
- Puanları
- 113
MEZHEBİ HARAM, MEZHEBİ HELAL VE İHTİLAF HUKUKU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Bir meselede ihtilaf varsa o meselenin içtihadi olduğunun kanıtıdır.
İçtihat yoluyla elde edilen hükümler kati değil zannidir.
Bir mesele bir mezhepte helal, aynı mesele başka bir mezhepte haram kabul edilmişse bu meselenin hakkındaki delillerin kati olmadığını gösterir. Ya delilin kendisi kati değildir ya da delaleti kati değildir.
Bir mesele bir mezhepte farz, aynı mesele başka bir mezhepte sünnet, vacip, müstehab vb. bir hüküm taşıyorsa bu meselenin hakkındaki delillerin kati olmadığını gösterir. Ya delilin kendisi kati değildir ya da delaleti kati değildir.
Bu gibi ihtilaflı meseleler çoktur. Örneğin namazın farz olduğu hükmü tüm mezheplerde aynıdır. Hiçbir ihtilaf varit olmamıştır. Ama fatiha Sûresi okumak bir mezhepte farz, diğerinde ise vaciptir. Tahiyyatın ilkine oturmak birisinde farz diğerinde farz değildir. Besmeleyi fatiha ile birlikte okumak birinde farz diğerinde ise sünnettir. Bu gibi durumlarda bu meselenin delillerinde ihtilaf olduğunu unutmamak gerekir.
Bazı hayvanların yenilmesi bir mezhepte helal iken başka bir mezhepte haram kabul edilmiştir. Bu da bu konudaki delillerin kati olmadığını göstermektedir.
Abdestin farz sayısı, zekatın hangi mallardan verilip verilmeyeceği, haccın bazı uygulamaları, orucu bozan bazı meseleler, evlilik akdini sona erdiren ya da evlilik akdini oluşturan unsurlar vb konularda bir çok ihtilaflar olmuştur.
Fıkıhtaki ihtilaf farklı bir bakış açısı, farklı bir değerlendirme olarak kabul edilmelidir. Buralardaki ihtilafın bir tarafını kesin doğru diğer tarafını kesin yanlış görmek sadece avamın yapacağı bir iştir. Fıkıhtaki ihtilaf bu anlamda bir rahmettir. Donukluğa karşı çıkmaktır.
Zira İslamın temel esaslarında hiç bir müslüman mazur sayılmazken ihtilaf olan konularda mazeretler geçerlidir.
Fakihler en doğrusunu bulma gayretinde olmuşlardır. Ama buradaki en doğruluk nesnel değil, öznel bir doğruluktur.
İşte burada şunu demek istiyorum. İhtilaflı konularda bir tarafı seçmek takva, diğerini terk etmek takvasızlık değildir. Yani Besmele ile fatihayı birlikte okumak takvadır demek yanlış bir durumdur. Ya da hakkında ihtilaf olan bir hayvan türünden bir şey yememek takva, onu yemek ise takvasızlık değildir. Hatta ihtilafın olduğu konularda günah ve sevap ilişkisi bile ciddi tartışma götürür.
Örneğin tilki eti yemek bir mezhepte helal başka bir mezhepte ise haramdır. Şayet haram olduğunu savunan bir kişi onu yerse haram işlediği için ona günâhkâr olduğunu söyleyemeyiz. Zira buradaki "haram" mezhebi yani içtihadi bir haramdır. Çünkü Allah teâlâ kendi kulları arasında ayrım yapmaz. Birine yediği bir şeyi haram sayıp diğerine helal saymaz.
Biz Müslümanlar ihtilaflı konularda birbirimizi mazur görmeliyiz. Kendi mezhebimizin ilkeleri ile başka bir mezhebe müntesip birini yargılamamalıyız. Başka bir mezhebi taklit eden birine de öcü gibi bakmamalıyız.
Murat PADAK
ŞANLIURFA Dini İhtisas Merkezi Eğitim Görevlisi
Bir meselede ihtilaf varsa o meselenin içtihadi olduğunun kanıtıdır.
İçtihat yoluyla elde edilen hükümler kati değil zannidir.
Bir mesele bir mezhepte helal, aynı mesele başka bir mezhepte haram kabul edilmişse bu meselenin hakkındaki delillerin kati olmadığını gösterir. Ya delilin kendisi kati değildir ya da delaleti kati değildir.
Bir mesele bir mezhepte farz, aynı mesele başka bir mezhepte sünnet, vacip, müstehab vb. bir hüküm taşıyorsa bu meselenin hakkındaki delillerin kati olmadığını gösterir. Ya delilin kendisi kati değildir ya da delaleti kati değildir.
Bu gibi ihtilaflı meseleler çoktur. Örneğin namazın farz olduğu hükmü tüm mezheplerde aynıdır. Hiçbir ihtilaf varit olmamıştır. Ama fatiha Sûresi okumak bir mezhepte farz, diğerinde ise vaciptir. Tahiyyatın ilkine oturmak birisinde farz diğerinde farz değildir. Besmeleyi fatiha ile birlikte okumak birinde farz diğerinde ise sünnettir. Bu gibi durumlarda bu meselenin delillerinde ihtilaf olduğunu unutmamak gerekir.
Bazı hayvanların yenilmesi bir mezhepte helal iken başka bir mezhepte haram kabul edilmiştir. Bu da bu konudaki delillerin kati olmadığını göstermektedir.
Abdestin farz sayısı, zekatın hangi mallardan verilip verilmeyeceği, haccın bazı uygulamaları, orucu bozan bazı meseleler, evlilik akdini sona erdiren ya da evlilik akdini oluşturan unsurlar vb konularda bir çok ihtilaflar olmuştur.
Fıkıhtaki ihtilaf farklı bir bakış açısı, farklı bir değerlendirme olarak kabul edilmelidir. Buralardaki ihtilafın bir tarafını kesin doğru diğer tarafını kesin yanlış görmek sadece avamın yapacağı bir iştir. Fıkıhtaki ihtilaf bu anlamda bir rahmettir. Donukluğa karşı çıkmaktır.
Zira İslamın temel esaslarında hiç bir müslüman mazur sayılmazken ihtilaf olan konularda mazeretler geçerlidir.
Fakihler en doğrusunu bulma gayretinde olmuşlardır. Ama buradaki en doğruluk nesnel değil, öznel bir doğruluktur.
İşte burada şunu demek istiyorum. İhtilaflı konularda bir tarafı seçmek takva, diğerini terk etmek takvasızlık değildir. Yani Besmele ile fatihayı birlikte okumak takvadır demek yanlış bir durumdur. Ya da hakkında ihtilaf olan bir hayvan türünden bir şey yememek takva, onu yemek ise takvasızlık değildir. Hatta ihtilafın olduğu konularda günah ve sevap ilişkisi bile ciddi tartışma götürür.
Örneğin tilki eti yemek bir mezhepte helal başka bir mezhepte ise haramdır. Şayet haram olduğunu savunan bir kişi onu yerse haram işlediği için ona günâhkâr olduğunu söyleyemeyiz. Zira buradaki "haram" mezhebi yani içtihadi bir haramdır. Çünkü Allah teâlâ kendi kulları arasında ayrım yapmaz. Birine yediği bir şeyi haram sayıp diğerine helal saymaz.
Biz Müslümanlar ihtilaflı konularda birbirimizi mazur görmeliyiz. Kendi mezhebimizin ilkeleri ile başka bir mezhebe müntesip birini yargılamamalıyız. Başka bir mezhebi taklit eden birine de öcü gibi bakmamalıyız.
Murat PADAK
ŞANLIURFA Dini İhtisas Merkezi Eğitim Görevlisi