Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Şehirler Bingöl

Katılım
16 Tem 2020
Mesajlar
1,207
Tepkime puanı
2,667
Puanları
113
Yaş
48
Konum
istanbul
Burç
Koç
Meslek
kimya
Memleket
Amasya🍎
Cinsiyet
Takım
O8yPI5
Bingöl, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan bir ildir. İl Nüfusu 269.560'dür. Bu nüfusun %65,4'ü şehirlerde yaşamaktadır (2016). İlin yüzölçümü 8.004 m²'dir. İlde km²'ye 34 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkez ilçede 84'dür.) İlde yıllık nüfus artış oranı % 0,89 olmuştur. İl merkezinin denizden yüksekliği: 1159 m.'dir.

2016 yılında TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 8 İlçe, 11 belediye, bu belediyelerde 68 mahalle ve ayrıca 320 köyü vardır.

Etimoloji​


Bingöl ismi Erzurum - Muş sınırında Varto ilçesinde yer alan Bingöl Dağı'ndan gelmektedir. 1944'e kadar Çapakçur ismi resmi olarak kullanılmıştır. Çapakçur Kalesi sarp ve dağlık mıntıkada olduğundan, kent merkezi belirsiz bir tarihte dere yatağındaki Çewlig veya Çolig mevkine taşındı. 16. yüzyıldan beri Türkçe biçimiyle kaydedilmiş olan Bingöl Dağı'nın adı 4 Ocak 1936'da kurulan Bingöl iline, 13 Aralık 1944'te ise il merkezi olan Çolik (Çapakçur) kasabasına verildi.

Tarihçe​


İlimiz Anadolu’nun düşman istilası görmeyen bölgelerinden birisidir. Bingöl’ün tarihi daha çok komşu illerin tarihi incelenerek çıkarılmıştır. Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Bitlis, Ahlat, Van ve Tunceli şehirleri eski devirlerde bir beyliğe veya hükümdara başşehir olmuştur. Bingöl daha çok bu beyliklere bağlı otlak olarak tutulmuştur. Şimdiye kadar Bingöl ili sınırları içinde bir şelıir kalıntısına rastlanmaması bunu doğrular.

Tarihçi Heredot bir eserinde Anadolu’yu bir takım bölgelere ayırarak bugünkü Muş, Diyarbakır ve Bingöl illerinin bulunduğu bölgeye “ KOMOJEN” ismini vermiştir. Bingöl ili Osmanlı Devleti zamanında komşu illere bağlı olarak idare edilmiş, ancak Cumhuriyet devrinde bir il haline gelmiştir.

HİTİT VE HURİ DEVRİNDE BİNGÖL​


Huriler M.Ö. 2000 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesine gelip Fırat kenarında Urfa, Mardin, dolaylarında “VASUK.ANI” şehrini kurdular. Mitaniler Devleti diye tarihe geçen bir kavimdir. Doğu Anadolu’da tam bir hiikümdarlık kuran Mitaniler Hititler ile ilişkilerde bulundular. Hitit Kralı Telepinuşun ölümünden sonra Hititlerin Mitani himayesine girdiği sanılmaktadır. Hititler yeni krallık devrinde Torosları aşarak Mitani Devletini sıkıştırmaya başladılar Şuppilihiuma Mitani Prensini kendisine damat edinerek onları himayesine aldı. MÖ. 1 360 yıllarında Harput, Biııgöl ve Muş dolayları Hititlerin eline geçti.

URARTU DEVRİNDE BİNGÖL​


[KRSAG]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/bingol-konum3073cf6921a09871.jpg[/KRSAG]
Van Bölgesinde oturan Urartular hititlerin MÖ. 1200 yıllarında yıkılmasıyla batıya doğru genişleyerek Bitlis, Muş ve Bingöl’ü alarak Murat Vadisinde ilerlediler. Urartu Kralı Menuas Bingöl Yaylalarını koruyabilmek için Sebiterias, Bağın ve Mazgirt Kalelerini yaptırmıştır. MÖ. 745 yıllarından sonra Asur Kralı Tiglat Pileser’le Urartu Kralı 111. Sardur arasında yapılan savaşta Urartular yenildiler. Iran’da kurulan Medyalılar, l3 abiliter ile birleştiler. Urartuların’da yardımını alarak Asurluları yenerek tarihten sildiler. (M .0.612)

M.O. 550 Yıllarında Iran’dan Ansan Kabilesinden Kurus Medleri yenerek Pers Devletini kurdıı. Üç yıl sonra batıya akınlara başladı. Bingöl, Elazığ ve Tunceli dolaylarını aldı. MÖ. 546 yılında Lidya üzerine yürüdü. Lidyalıları da yenerek bütün Anadolu’ya sahip oldu. Gavgamela Savaşında yenilen Persler ellerindeki toprakları çıkardılar. Iskender imparatorluğu bu topraklara sahip oldu. İskender’in ölümünden sonra bölgeyi Selefidisler ele geçirdi. Arsak adında bir Türk Hükümdarı bölgeyi kurtarmak için hem Selefküsler, hem de Sasaniler ile mücadele ettiyse de başarı gösteremedi.

M.O. 200-189 yılları arasında komuk Türkleri tekrar canlandılar. Komojen Krallığını kurdular. Nemrut Dağının (Adıyaman Bölgesinde) güney batısında, bugünkü Samsat ilçesini (Samaysat-Samosata) başkent yaptılar. Doğuda ilerleyen Zaiadres bütün Sophone denilen Bingöl, Elazığ, Tunceli ve çevresini ele geçirerek Van’a kadar uzandı.

ROMA DEVRİNDE BİNGÖL​


MÖ. 75 Yıllarında yukarı Aras havzasında kurulan Ermenistan Krallığı M.S.50 yıllarında varlığını göstermeye başladı. Ermenistan Kralı TİGRANUS’ un Romalılar ile arası bozulunca Roma Generali LUCULLUS Ermeni Krallığı üzerine yürüdü; POPPEIUS Ergani geçidini aşarak Diyarbakır’da TIGRANA-KERTA Kalasine sığınmiş olan Ermenistan Kralı TIGRANUS’u yendi. Böylece Bütün Sophene bölgesini eline geçirdi. Roma Generali GUREGIO da Ermenistan’ın başşehri olan ARTAXATA’yı alarak Ermenistan Krallığı Romalılara bağladıktan sonra Ermeniler bundan sonra pek varlık gösteremediler.

MÜSLÜMANLIĞIN YAYILIŞINDAN SONRA BİNGÖL​


Hz.Ömer zamanında Suriye ve Irak Arapların eline geçti. İslam Komandanlarından Halit İbn-i Velid; Arned (Diyarbakır), Maden ve Palu Kalelerini aldı. Bingöl’ün Azakpert Kalesini de aldı. Erzincan Bölgesine kadar uzandı.

Bundan sonra Anadolu’da yer yer karışıklıklar meydana geldi. Bu karışıklıklar devam ederken; 1040 yılında Oğuz Boyları birleşerek, Selçuklu Devletini kurdular. Kısa bir zaman içinde teşkilatlandılar. Kurtuluş’un Oğlu Süleyman Anadolu’yu Urartılardan kurtarmak için sefere çıkmaya karar verdi. Önce Antalya ve civarını aldı. Çubuy Bey de Komojen, Sopene, Hını Ziyad isimleri anılan bölgeleri ele geçirdi. Böylece Selçuklular Anadolu’yu ele geçirmek için çeşitli yollardan harekete geçtiler Anadolu’nun alınması işini Tuğrul Bey özerkliğine aldı. Uç koldan harekele geçti. Emir Dinar Malatya’dan dönünce Bingöl’ü aldı. Muş ve Sasona bölgesine gelince Bizans askerlerinin hücumuna uğradı. Çok kayıp verdi. Kış bastığı için Ilenesan’a döndü. Alparslan hükümdar olunca Malazgirt’i aldı. Daha sonra Muş, Bingöl, Silvan ve Diyarbakır’ı ele geçirdi. Selçuklular da taht kavgası ve iç huzursuzluklar başlayınca Moğollar Anadolu’ya saldırdı. Baycu Noyan , Erzurum’u kuşattı. Bingöl Moğolların eline geçti.
[TBR=Bingölden Görünüm]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/bingol-resim429d62b2ced47b42.md.jpg[/TBR]

UZUN HASAN DEVRİNDE BINGOL​


Ilk olarak Diyarbakır’ı kendilerine yurt edinen Ak koyunlular Bingöl ve Erzurum’u aldılar. 1394 yılında Erzincan üzerine yürüdüler. Kadı Burhanettin ile anlaşarak Erzincan’ı da aldılar. Uzun Hasan, Trabzon Lum İmparatorunun kızı Despina ile evlenince Bingöl’ün Genç kazasında Despina için bir saray yaptırdı. Uzun Hasan’ınFatih Sultan Mehmet ile arası açılınca Oluk beli denilen yerde savaş yapılmıştır. 1473 yılında yapılan savaşta Uzun Hasan yenildi. Bu suretle bölge, Osmanlıların eline geçti

SAFEVİLER DEVRİNDE BİNGÖL​


Ak koyunlular devrinde Muş, Kiğı, Solhan, Pasinler eyalet merkezi iken Genç küçük memurlar tarafından idare ediliyordu. 1473 yılında Ak koyunlular idaresine son verilince; Iran Hükümdarı Şah İsmail doğuya saldırılara başladı. Bingöl Bölgesini ele geçirdi.

Yavuz Sultan Selim, İran’a sefer yapmaya karar verdi. İki ordu Çaldıranda karşılaştı. Çaldıran Savaşında Şah lsmail’i yendi. Doğu Anadolu’nun bütünlüğünü sağlama işini Vezir Bıyıklı Mehmet Paşa ile Tarihçi Idris Bitlisi’ye verdi.

OSMANLI DÖNEMİNDE BİNGÖL​


1514'de Yavuz Sultan Selim Bingöl'ün kuzeyini, Erzincan, Tercan ve Erzurum'u Osmanlıların hakimiyetine sokmuştu. Çapakçur beylerinden Süleyman Bey, Osmanlıların egemenliğini kabul ederek, Çapakçur(Bingöl) Osmanlılara geçti. "Çapakçur ve havalisi Süleyman Beye, diğer kaleler de Ahmet beye düşmüştü. Osmanlı himayesinde yaşayan bu kardeşler ilk zamanlarda iyi geçindilerse de sonraları araları açıldı. Ahmet Beyin teşebbüsü ile Bab-ı Ali Süleyman Beyi itirham etti ve hatta bir fermanla Süleyman Bey,Çapakçur'da idam edildi. Süleyman Beyin idamından sonra oğlu Maksut Bey Osmanlı hizmetine girerek ve Kanuni ile Nehçivan seferine çıkıp Arap çayı önünde büyük yararlıklar gösterdiğinden kanuni pederlerinden Mevrus Çapakçur kalesini Maksut Beye,ocaklık namıyla tefviz eyledi."

Kanuni Sultan Süleyman Diyarbakır eyaletini teşkil ettiğinde Çapakçur'u Sancak olarak buraya bağlamış. Bingöl Osmanlılar için önemli bir yere sahipti. Çünkü Bingöl Osmanlıların İran'a karşı yürüttüğü mücadelelerde bir üs olarak kullanıldığı gibi ekonomik bakımdan da önem arz etmektedir.

"23 Mayıs 1554'te Kanuni Sultan Süleyman Bingöl yöresinde idi.Göynük suyu boyundaki Hokhzik denilen yerde yeniçeriler Sultanı büyük bir törenle karşıladılar.
Çapakçur 1578 Şirvan'a asker gönderdi. Safeviler'e karşı bu şehir ve kaleyi korudu.

"19.yüzyılın ikinci yarısında eyaletlerin kaldırılmasından sonra Çapakçur Bitlis Vilayetinin Genç sancağı içerisinde yer alan ve aynı adı taşıyan Kaza'nın merkezi oldu. V.Cuinet'e göre 19. Yüzyılların sonlarında Çapakçur 450 haneli 8 dükkanlı bir fırını olan meyve bahçeleri ve üzüm bağlarıyla çevrili küçük bir yerleşme yeri idi ve nüfusu da 1075 kadardı. Ayrıca burada Şayak adı verilen kaba bir dokuma üretiliyor ve çevredeki yerlere gönderiliyordu."

Selçuklu Dönemi 1243 Selçukların Kösedağ savaşını kaybetmesiyle Anadolu'da Moğol istilası başlamış ve Bingöl Moğolların istilasına uğramıştır. "Doğudan gelen Moğol taarruzu karşısında Harzemlilerden Bereket, Sarıhan aşiretleri, Cebellibereket'e Solhan aşireti de aynı ismi taşıyan mıntıkaya gelmişlerdir.Rivayete göre ordusu dağılan Harzemşah civar köylerden birine saklandığı bir sırada hariç bir köylü şahı görmüş ve yanına yaklaşarak Ahlat'ta kardeşimi öldüren (Harzemşah) budur diye Onu kargısıyla öldürmüştür. Zazalar bundan sonra Şah'ın yattığı bu yeri türbe ittihaz eylemişler ve Solhan aşiretinin meskun olduğu köye de Harzemşah köyü denilmiştir."

Birinci Cihan Harbi başlayınca Osmanlı Devleti de harbe girdi.1915 yılında Ruslar taarruza geçerek Eleşkirt,Malazgirt ve Pasin’lere kadar ilerledi. Bunun üzerine halk,Bingölleri aşarak Varto ve Karlıova’ya doğru göç etmeye başladı.Ermeniler Türk Ordusundan kaçarak Rus Ordusuna geçti.Ruslar 16 Şubat 1916’da Erzurum’a girdiler.Bunun üzerine,Karerli Küçük Ağanın önderliği ile;Karer Dağları Sığı Boğazı ve Eşek Meydanında (sonradan Şeref Meydanı),Milli Kuvvetler cephe almaya başladı.Çapakçur’a yetişen iki tümen askerimiz de bu Milli Kuvvetlere katıldı.Ruslar Mart ayı sonlarına doğru bu cephelere saldırmaya başladı.15 günlük bir çarpışma sonunda büyük kayıplar vererek Şerafettin ve Çafreş Dağlarına doğru kaçmaya başladılar.15 Mayıs 1916’da Ruslar Şeref Meydanından Erzincan’a kadar bütün cephelerde tekrar saldırıya geçtiler.Fakat bu sırada Çanakkale Zaferinden dönen Türk Ordusu Rus Cephesine yığınak yapmaya başlamıştı.Bu orduya Ahmet İzzet Paşa kumanda ediyordu.Çapakçurun Gazik (Kuruca) köyünde karargahını kurdu.2.Kolorduya kumanda eden Faik Paşa da Sancak Bucağının Simsor köyünde karargahını kurdu.Ordu birlikleri Karer Dağı ve Şeref Meydanında mevzilendiler. Ruslar 5 Haziran 1916 da bir çok cephede taarruza geçtiler.Fakat bu taarruzda da başarı gösteremediler. Bir çok ölü bırakarak geri çekilmeye başladılar.

8 Haziran 1916 da Ruslar Çapakçur Cephesine taarruza geçtiler. Muğla Müfrezeleri buna karşı koydular. 9 Haziranda iki piyade taburu ile takviye edilen Rus Süvarileri Oğnut Müfrezelerini Sığı istikametinde geri çekilmeye mecbur etti. 11 Haziranda Masla Deresine taarruza geçtiler. Buğlan Müfrezeleri Melekhan’a doğru uzanan sırtları tutmaya başladılar.

13 Haziranda Masalla (Balıklı Çay) deresi ve Sığı boğazındaki Oğnut Müfrezesine taarruz eden Ruslar, bir netice elde edemediler. 26 Haziranda 3. Kolordu Masalla deresinin batı kısmına geçti. Sazani kuzeybatısında bulunan Rusları, Masalla Dersinin doğusuna attı. Ruslar, Temmuz Ayının başlarında tekrar saldırıya geçtiler. Bu taarruzda Birliklerimizde bir gerileme görüldü. 9 Temmuzda buraya 7. Tümen’e ait bazı birlikler ile Milis kuvvetleri gönderildi. Ruslar 12 Temmuz 1916 da Muş cephesinden taarruza geçtiler. Çok kanlı bir çarpışmadan sonra Ruslar büyük kayıplarla geri çekilmeye başladılar.

13-14 Temmuz gecesi 66. Tümen’e mensup 261. Alayın yaptığı bir gece baskını ile 8.Tümenin cephesi yarıldı. Tümen, Şen Mevziine çekildi. Ruslar 8. Tümeni takip ederek taarruzlarına da deva ettiler. 8. Tümen Malam’da köyündeki mevzilerine çekildi. 25 Temmuz 1916 da Erzincan Rusların eline geçti.

27 Temmuz da hafif Rus Kuvvetleri Celigöl tepesi ve Oğnut İstikametinde taarruza geçmişlerse de geri püskürtüldü. 29 Temmuz da tekrar Celigöl tepesine taarruza geçtiler.

Fakat bin’e yakın Rus askeri öldürülerek bu taarruzda durduruldu. 1 Ağustos günü Ruslar çok üstün kuvvetlerle Celigöl tepesine yeni bir saldırıya geçtiler. Topçu ateşininde desteğini gören Rus kuvvetleri burada da tutunamayarak Arçük ve Karer dağı hattına çekilmeye mecbur oldular. 3 ve 6 Ağustos’ta taarruza geçen Türk Kuvvetleri karşısında Ruslar tutunamadılar. Nazerbeyof komutasındaki Rus kuvvetleri Bitlis’in güney mevzilerine çekildi. 6 Ağustos’ta Muş, Rus kuvvetlerinden temizlendi. Böylece Ruslar perişan bir halde Murat vadisinin kuzeyine atılmış oldular.

Yine 8 Ağustos günü 7.Tümen, Buğlan geldiğini, 53. Tümen Melikan yaylasını , 14. Tümen Celigöl Tepesini ve 1. Tümen’de Halifan – Çatak hattını Azakpert ve Termen Hatlarını elde etmişlerdi . Rus kuvvetleri 17 ve 19 Ağustos 1919 da yedi taburluk bir kuvvetle taarruza geçtilerse de yine başarı elde edemediler. 20 Ağustos 7. Tümen’in sol kanadında çok miktarda kuvvetlerle saldırdılar. 1. Kolordu Masalla deresindeki mevzilerine çekildi. 22 Ağustosta Ruslar elde ettikleri arazileri tahkim etmeye başladılar.23 Ağustos’ta Bitlis ve Muş’a taarruz ettiler. 28 Ağustos akşamı şiddetli çarpışmalar oldu. 29 Ağustos’ta karşı taarruza geçen 16.ve 3. Kolordu kuvvetleri düşmanı geri püskürttüler. Melikhan köyünün doğu ve kuzeybatısını ele geçirdiler.Kolordu Komutanı Faik Paşa 47. tümen’in gözetleme yerinde harekatı takip ederken şehit oldu. 2. Kolordu düşman taarruzunu kırarak karşı taarruza geçti, 31 Ağustos’ta Ordu Komutanı kıtalara istirahat verdiği sırada Ruslar bunu fırsat bilerek 16. Kolorduya taarruz etti ve bunları Masalla deresinin gerisine attı.9 Eylül’de Kara-Baba Tepesini elde etmek isteyen Ruslar taarruza geçti.Demlek,Tümük Ovasındaki mevzilerimizi elde ederek Karababa’nın kuzeyine geldiler.Fakat 34.Alayın taarruzu ile Ruslar tamamen geri çekilmeye mecbur edildi.
7 Aralık 1917’de Rusya’da çıkan ihtilal üzerine Erzincan’da Ruslarla mütareke imza edilerek Ruslar,doğu illerimizi terk ettiler.

CUMHURİYET DEVRİNDE BİNGÖL​


Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ 1929 yılında da Muş illerine bağlanan Bingöl, 1936 yılında Vilayet olmuştur.1945 yılında da İl Merkezi olan Çapakçur’un adı Bingöl olarak değiştirilmiştir. İl sınırları içinde arazi oldukça engebeli ve yüksektir.Denizden ortalama yüksekliği 1250 metreyi aşar.Dağlar çok geniş bir alan kaplar.Bingöl dağlarının yapısında genellikle bazalt ve andezitler bulunur.Bu püskürük kütle tabandaki tortul tabakaları örtmüştür.

Dolayısıyla püskürük kütleler tortul kütlelerden daha gençtir.Kuzey-batı,güney-doğu yönünde uzanan Bingöl dağlarının kuzey yamaçları hafif eğimli olduğu halde,güney kesimleri oldukça diktir.Güney yamaçta sıcak su kaynaklarına rastlanması bu yamaç yüzeyinin fay çizgisi tarafından dikleştirildiği,dolayısıyla buradan bir çayın geçtiği açıkça anlaşılmaktadır.Türkiye’nin deprem zonları incelendiğinde ilimizin bulunduğu yerden kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan bariz fay hatlarının geçtiği görülür.Bölgede çeşitli istikametlere doğru uzanan fay çizgilerine rastlanır.Fay çizgilerinin,farklı yüzey seviyeleri meydana getirmeden tortul tabakaların altında gizlendiği yer yer satıha çıktığı bu yerlerden de sıcak su kaynaklarının çıktığı gözlenince belirsiz fay çizgilerinin bilgenin her yerinde olabileceği kanaati oluşmaktadır.

Coğrafya​


[TBR=Bingöl İlkbahar]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/bingol5c50037aa23466a7.md.jpg[/TBR]
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde yer alan Bingöl ili 38 27' ve 40°27' doğu boylamlarıyla 41°20' ve 39°54' kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır.

Bingöl doğuda Muş, kuzeyde Erzincan ve Erzurum, batıda Tunceli ve Elazığ, güneyde ise Diyarbakır ili ile komşudur. Bingöl'ün yüzölçümünün yüzde 22.82'si merkez ilçeye aittir. Merkez ilçeden sonra sırasıyla Genç Karlıova ve Solhan gelmektedir. Rakımı en düşük ilçeler İl merkez ve Genç ilçe merkezidir. Rakımı en yüksek ilçe ise Karlıova'dır.
[TBR=Dallı Tepe]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/bingol-243e91ced942f7c93.md.jpg[/TBR]
İlde belli başlı yaylalar ise; Bingöl Yaylası, Şerafettin Yaylaları, Genç'te Çötele (Çotla) Yaylası, Karlıova'da Hırhal ve Çavreş Yaylası, Kiğı'da Kiğı Yaylası ve Dağın Düzü Yaylaları, Adaklı'da Kârer Yaylası'dır.

İklim​


Kuzeyden sokulan nemli ve serin hava kütlelerine açık olması ve yükselti faktörü sebebiyle Bingöl ve çevresi yazları sıcak kışları soğuk geçmektedir. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre Bingöl’de yıllık ortalama sıcaklık 12.1 derecedir. Yıllık yağış tutarı 873.7 mm kadar olup kar yağışlı gün sayısı 24.5 gün, donlu gün sayısı ise 94.1 gün kadardır.

Ulaşım​


Bingöl'e hava yolu, demir yolu ve kara yolu ile ulaşım mümkündür. Bingöl Havalimanı Haziran 2013 tarihinden itibaren uçuşlara açıktır.İstanbul ve Ankara'ya direkt uçuşlar mevcuttur.Muş, Diyarbakır Havaalanı veya Elâzığ Havaalanı üzerinden ulaşmak da mümkündür. Bu havaalanlarından otobüs yolculuğu yaklaşık 2 saat sürer. DDY Genç istasyonu merkeze 20 km. mesafededir.

Bingöl Mutfağı​


Çorba, bulgur pilavı ve daha ziyade hamura dayalı olarak yapılan gömme, sirın, tutmaç, keşkek gibi yemekler en çok yapılan yemek türlerindendir. Halkın büyük bir kısmı kırsal kesimde yaşadığı için tarımsal ürünlerden ve ona bağlı olarak hayvansal ürünlerden istifade ederek beslenme ihtiyacını karşılamaktadır. Bunların dışında sebzeli yemekler, tatlılar, turşular ve kahvaltılık ürünlerde yöre mutfağına zenginlin ve çeşitlilik katan diğer besin maddeleridir.

Pek çok yörede olduğu gibi Bingöl yöresinde de yaz ve kış mevsiminde yenilen yemekler farklılık göstermektedir. Yazları sebzeli; kışları ise etli ve kurutulmuş sebzelerden yapılan yemekler ile hamur işi yemekler rağbet görmektedir. Yine yemekler sabah, öğlen ve akşam öğünlerinde de farklılık arzederler. Şehir merkezinde kahvaltıda çay, süt, çökelek, peynir, tereyağı, zeytin ve benzeri yenildiği gibi mercimek ve ezo gelin, yayla çorbalarına da rağbet edilmektedir.

Öğle ve akşam yemekleri de daha ziyade bulgurlu, hamurlu, etli ve sebzeli yemeklerdir. Özellikle akşam yemekleri erkeklerin eve geldiği en kalabalık öğün olduğu için günün en iyi hazırlanan yemekleridir. Ayrıca bazı özel günlerde ve durumlarda (bayram, mevlüt, taziye, ramazan ayı orucu) yemekler daha özene bezene yapılır. Diğer yörelerde olduğu gibi en seçkin ve en leziz yemek pişirilir. Etli, sebzeli yemekler, çorbalar, turşular, içecekler ve tatlılar hazırlanır. Yöre mutfağında dikkati çeken bir başka özellikte pişirilen ekmeklerdir. Fabrika ekmeğinin yanında halk mümkün mertebe yörede tandır veya sacda pişirilen ekmeğe yönelmektedir.

Birçok aile kendi yaptıkları ekmeği tüketmektedirler. Bu hususa şehir merkezlerinde de rastlamak mümkündür. Bingöl ve köylerinde ekmek ağırlıklı olarak buğday unundan yapıldığı gibi mısır ve darı unundan da yapılmaktadır. Köylerde halkın “ nun kuryek “ tabir ettiği ekmek ayrı bir tada sahip olup çevrede çok sevilen bir ekmek çeşididir. Bingöl yemekleri çorbalar, pilavlar, sebzeli ve yenilebilir bitkilerden yapılan yemekler hamura dayalı yemeklerdir.

Salatalar, tatlılar ve turşular gibi çok yönlü bir çeşitliliğe sahiptir. Tatlılar arasında Bingöl
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
kadayıfı ve diğer kadayıf çeşitleri meşhur olup ayrı bir lezzete sahiptir.

Köfteler: İçli köfte, sulu köfte, yoğurtlu köfte, kuru köfte, kabak köftesi, yumurtalı köfte, ayranlı köfte, kızartma köfte, gıldırık köfte, çiğ köfte.

Turşular: Acı biber turşusu, lahana turşusu, domates turşusu, fasulye turşusu, patlıcan salamura, yaprak salamura, biber salamura...

Tatlılar : Burma kadayıf, silki baklava, aşure, zerde, sütlaç, revani, un helvası, dolanger...

Yukarıda adı geçen köfte, tatlı ve turşu çeşitlerinin çoğu Bingöl yemek kültürüne zaman içinde etkileşimler neticesinde girerek ona zenginlik katmıştır.

Bunların yanında Bingöl’e mahsus olan onun yemek kültürünü başlıca mahalli yemekler şunlardır:

Löl (gömme), mastuva, ayran çorbası (germe dui), turakin (patıfe), tutmaç çorbası, kılç, lopık, maliyez, parmar (semiz otu), pılık.

Bingöl Mutfağından bazı yemekler​



GÖMME : Malzeme:
[KRSAG=Gömme]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/gomme255e7eb02e2b2c70.md.jpg[/KRSAG]
1 Kğ. un, 1 kğ. ayran ve 1/2 kğ. tereyağı ve sarmısak. Yapılışı: Özellikle kış mevsiminde yapılan ilimize özgü bir yemek çeşididir. Kullanılan malzemeye göre bir kaç isim alır. Asıl gömme killi topraktan yapılmış özel bir ocakta pişirilmekle beraber bazan iki sac arasında pişirilir. Hazrılanan hamura (mayasız olacak, sadece un ve suyla yoğrulacaktır) ocağın büyüklüğüne göre kalın ve yuvarlar bir ekmek şekli verilir. Kızgın ocağın tabanı temizlendikten sonra ocağa konur. Üzerine sac kapatılır, ateşle örtülür ve pişirilmeye bırakılır. İyice pişirilen ekmek çıkarılır. Biraz soğutulur ve geniş bir kabın içine ufak ufak doğranır. Üzerine sarmısaklı ayran dökülür. Ayrıca bir tavada eritilen kızgın yağ dökülerek hoşafla birlikte servis yapılır...

AYRAN ÇORBASI: Malzeme :

1 veya 2 kğ. ayran (yoğurt), 1 kaşık tuz, bir avuç un, 1 adet yumurta, 500 gr döğme ve bir avuç nohut... Yapılışı : Geniş bir tencerenin içine ayran boşaltılarak içine un, yumurta sarısı ilave edilip iyice karıştırılır. Normal bir ateşte tahta kaşıkla kaynayıncaya kadar karıştırılır. Ayran kaynara geldikten sonra nohut ilave edilir. Biraz sonra ateşten alınıp servis yapılır...

MASTUVA : Malzeme :

2 kğ. ayran, 250 gr. pirinç, 125 gr. tereyağı... Yapılışı: Pirinç ayıklanıp yıkandıktan sonra geniş bir tencereye konur ve ayran ilave edilir. Karıştırılarak normal yanan ocağa konur. Ayranın çürümemesi için kaynayıncaya kadar tahta bir kaşıkla (kepçeyle) sürekli karıştırılır. Kaynadıktan sonra karıştırma işlemi bırakılarak katı hale gelene kadar pişirilir.

TUTMAÇ ÇORBASI : Malzeme:

500 gr. Un, 1 kg.yoğurt, 2 baş sarımsak, 1 kaşık tereyağı, 200 gr.kavurma, yeteri kadar toz biber, nane ve tuz

Yapılışı : Un biraz tuz ile yoğrulur. Hamur haline getirilip, yoğrulan hamur kağıt inceliğinde yufkalar haline getirilir. Temiz bir bez üzerinde tek tek istenilen büyüklükte kesilir.

Önceden hazırlanmış yoğurda bir miktar su karıştırılıp hafif ateşte kaynayıncaya kadar karıştırılır. 5 dakika kaynadıktan sonra kesilmiş olan yufkalar ilave edilir. Bir miktar kavurma içine atılarak 15 dakika sonra ateşten indirilir. Tavada eritilen tereyağına isteğe göre acı biber, nane konarak ateşte kavrulur. Tabaklara konan çorbaya bu sos ilave edilerek servis yapılır.

SORİNA PEL : Malzeme :

Yufka ekmek, yoğurt, Sarımsak, tuz ve Tereyağı.

Yapılışı : Pişirilip hazırlanan yufkalar 4-5 cm.dürülür. Dürülen yufkalar hamur tahtası üzerinde yine 4-5 cm. Aralıklarla kesilir.

Kesilen parçalar dik gelecek şekilde yan yana sıkı sıkıya dizilir. Dövülen sarımsakla yoğurt katılarak sarımsaklı yoğurt yapılır. Dizilen ekmeğin üzerine dökülür. Daha sonra üzerine kızartılmış tereyağı ilave edilerek yemek servise hazır hale getirilir.

KELDOŞ : Malzeme:

Un, tuz, ılık su, ayran, tereyağı.

Yapılışı : Mayasız una ılık su katılarak iyice yoğrulur. Yoğrulan hamur orta büyüklükte bir tepsiye konarak el ile tepsinin içinde dağıtılarak düzeltilir. Yanan ocaktaki köz açılır, altındaki kül temizlenir, tepsideki hamur közün içinde açılan yere düzgün konularak üstü sac ile örtülür. Sacın üstüne köz ateş konur, iyice kızartıldıktan sonra ekmek çıkartılarak soğumaya bırakılır. Soğuyan ekmek ufak ufak bir kaba doğranır, daha önce hazırlanan sarımsaklı ayran ve tereyağı üzerine dökülerek servis yapılır.

Gezilecek yerler​


[TBR=Yüzen Ada]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/yuzenada-172168e287e34c944.md.jpg[/TBR]
Solhan ilçesine bağlı Hazarşah köyü Aksakal göl mezrasındaki Yüzen Ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir. Bingöl-Solhan karayolunda 4.5 km uzaklıktadır. Yüzen Ada tamamen doğal bir oluşumdur. Gölün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater gölü konumundadır. Gölün şimdiki alanı 300 m2'nin üzerindedir. Gölün derinliğinin 50 metreden fazla olduğu düşünülmektedir. Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir.
[TBR=Bingöl Yüzen Ada]https://forumkalemi.com/img/images/2021/03/10/yuzenada-2c4061d6e3382ff41.md.jpg[/TBR]
Gölün ortasında hareket eden üç ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir. Adanın üzerinde 4-5 tane bodur dişbudak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir. Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır. Ayrıca gölün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir. Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır.
 
Bingöl Adı Nereden Geliyor

Doğu Anadolu Bölgesi’nin yukarı Fırat Bölümü’nde yer alan Bingöl, adına ilişkin pek çok efsane ile tanınır. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin egemenliğinde kalan il, daha önce “ÇEVLIK” ya da halk dilinde. “ÇOLİG” adıyla Palu ilçesine bağlı bir bucaktı. 1872 yılında ise “ÇAPAKÇUR” adıyla ilçe; 1936 yılında (yine aynı isimle 04.01.1936 tarihli 3197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2885 sayılı kanunla) il haline getirilir. İl Merkezi “Çapakçur” adı altında 1945’e kadar bu isimle anıldı. 1945 yılında “BİNGÖL” adı verilir. Ve bu isimle anıla gelir.
İlin eski adı olan “ÇEVLİK” Anadolu halk ağızlarında; dere kenarında bulunan bağlık-bahçelik yer. anlamına gelir. Gerçekten de Bingöl’ün eski yerleşim alanı olan Çevlik; Çapakçur Suyu’nun kenarında bağlık bahçelik yeşil bir ovada kurulmuş olup, ismiyle tenasüp içindedir. “ÇEVLİK” kelimesi halk dilinde hala “ÇOLİG’ olarak varlığını muhafaza etmektedir. Bugün bir çok kişi Bingöl isminin yanında “Çolig” ismini kullanmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde il merkezi bu isimle anılır.
“Günümüzdeki Bingöl’ün yerinde kurulmuş olan ve 1945 yılına kadar Çapakçur adıyla bilinen yerinin adına ise ilk defa ortaçağ İslam kaynaklarında Cebelü Cur (Yakut, iİ, 102) şeklinde rastlanmaktadır.” Çapakçur adının tam olarak ne zamandan beri kullanıldığı bilinmemektedir. Ancak Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Çapakçur’un Büyük İskender tarafından kurulduğunu ve bu ismi de onun koyduğunu rivayetlere dayanarak belirtir.
Seyahatnamede Büyük İskender’in ağrılarına şifa bulmak ve başındaki iki boynuzdan kurtulmak için nice doktorlara başvurduğu halde bir türlü derdine çare bulamadığı için sonıında ab-ı hayat’ı aramaya kalkıştığı anlatılır. Ab-ı hayat bulmak için epeyce uğraşan İskender sonunda kaynağın kendisi olmasa da ondan beslenen bir pınardan içip ağrılarından ve boynuzlarından kurtulmuş, faydasını gördüğü suya “Makdis Lisanı” üzere “Cennet Suyu” anlamına gelen Çapakçur adını verir. Hekimlerinden Filkos’u yanına çağırıp demiş ki; “ Bu kadar zamandan beri benimle uğraştınız ve ağrıma bir ilaç bulmaya kadir olmadınız. İlacını Cenab-ı Allah Cennet nehirlerinden verdi. Burada benim için bir kale inşa edip, ismini “ Çapakçur” verin. Bu emir üzerine Murat Nehri kenarında 315 günde Çapakçur Kalesi inşa edilmiştir...” Bu tarihten itibaren 1945 yılına kadar Çapakçur, il merkezi’nin ismi olarak kullanılır. 1945 yılında Bingöl adı verildi. Bingöl adını, bu adla anılan dağdan aldı. Dağ ise adını, üzerindeki irili-ufaklı yüzlerce, belki de binlerce buzul gölden almıştır. Böylece başı pare pare dumanlı doruğu süt beyaz olan karlı dağın üzerindeki buzul göller bir kente ve bir İle isim olmakla onun bağrında ebedileşiverdiler.
Bingöl adına ilişkin pek çok efsaneden en çok bilinenleri şu ikisidir.
1- Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şöyle hikaye etmiştir. “ Bir avcı, bir kuş vurmuş, oııu gölde temizlerken, kuş canlanmış ve göle dalıp kaybolmuş. Gölün ab-ı hayat kaynağı olduğu meydana çıkmıştır. Bu sır meydana çıkınca Allah’ın emriyle bin parçaya bölünmüş ve hangisinin ab-ı hayat kaynağı olduğu bilinmez olmuş.
2- “Bu bölgede savaşmakta olan iki ordudan birinde su sıkıntısı başlar. Bir kolu su bulmak için dağlara çıkar.Nitekim güzel bir su bulup içerler. Fakat bir dahaki sefere kolay bulunması için de suyun yanına bezden bir işaret koyarlar. Birliklerine dönen askerlerin yerine diğer bir kol su içmek içiıı dağlara tırmanmaya başlar. Başlarındaki komutan bir tepeye çıkıp ta yüzlerce gölü aynı anda görünce, hayretini şöyle ifade eder. Burası bir göl değil, bin göl ve böylece o savaşın yapıldığı bölgedeki şehrin adı “BİNGÖL” olarak söylenilmeye başlar. Işte Bingöl adı bu ve benzeri ifadelerle bilinmektedir.
 
Eline sağlık usta.
Son 1.5 yıldır bingölde yaşıyorum.
Hem doğası hemde insanıyla mükemmel bir yer. Doğuda PKK nin en az destek bulduğu ildir. Aynı zamanda devletle de mesafelidir. Hem Cumhuriyet tarihi içerisinde bölgede yaşananlar hemde derin devlet yapılanmasında bu bölgede kullanılan isimler ve girişilen infazlardan dolayı devletlerde epey mesafeliler. Yatırımın olmaması, işsizlikte ayrı bir çıkmaz.

Bahsettiğin yerrsel yemeklerin hepsini yedim.
Keşke, serun, mastuva, tutmaç, zervet ve benzeri bir çok yerel hamur yemeği çeşitleri gerçekten mükemmel..

İnsanı hem asi hem uysaldır.
Ama vefalıdır...
 
@NoktA, bölgede iki sorun var.
1. Kuraklık ve nem oranının az olması...
2. Keçi besiciliği bölgede fazla olması ve aynı zamanda odun kesim faaliyetlerinin çok fazla olması...

Bu yüzden ağaçlandırma genelde başarısız oluyor.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri