Puan
113
Çözümler
1
- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 16,709
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 46,096
- Puan
- 113
Bilmemizin bize hiçbir faydası olmayan öyle şeyler biliyoruz ve bunları öğrenmeye heves ediyoruz ki… Ama bilmememizin bize büyük zararı dokunacağı nice şeyleri bilmiyoruz, daha da kötüsü öğrenmek için gayret etmiyoruz.
Mesela her müminin bilmesi gereken üç kavram var: İhlas, riya ve sıdk. Amellerimizin kabulü bu üç kavramı bilmemize ve bu bilgiye uygun tavır almamıza bağlı.
Bu üçüne yönelik o kadar çok tanımlar yapılmıştır ki ama az önce okuduğum bir cümle ve bu cümlenin açıklaması bağlamındaki ifadeler son derece hoşuma gitti. Paylaşmak istedim. Belki bu vesile ile Rabbimiz bizlere ihlas ve sadakatten bir pay verir, bizleri riyadan uzak eder.
İfade şu:
“İhlas kişinin içi ve dışının bir olmasıdır. Riya dışının içinden iyi olmasıdır. Sıdk ise içinin dışından iyi olmasıdır.”
İbn Kayyim el-Cevziyye, Medâricü’s-sâlikîn, s. 386
Kısaca açıklayalım:
İhlas sahibi kimse insanlar arasında iken nasıl bir görüntü veriyorsa iç dünyasında da öyledir. İnsanlar arasında namazına ne kadar özen gösteriyorsa kendi başına kılarken de öyledir. İnsanlar arasında ne kadar dua ve zikir yapıyorsa kendi başına iken de öyledir. İnsanlar arasında iken oturmasına, kalkmasına, konuşmasına , hal ve hareketlerine ne kadar dikkat ediyorsa; insanlar arasında, arkadaşlarına, eşine, çocuklarına nasıl davranıyorsa onlarla baş başa iken de hal ve hareketleri, davranışları öyledir.
Riya sahibi kimse, dışarıya ve başkalarına karşı normalde olduğundan daha iyi bir görüntü verir. Kendi başına iken namazını özensiz ve düzensiz kılarken başkalarının arasında namazına özen gösterir. Kendi başına Kur’an’ı okumaz ya da az okurken dışarıya karşı çok Kur’an okuyormuş imajı çizer. Kendi başına davranışlarına, sözlerine hiç dikkat etmezken başkalarının içinde son derece nazik, kibar bir görünüm çizer. Riya sahibini harekete geçiren ya da duraklatan şey Allah’ın rızası değil başkalarının övgüsü ya da yergisidir. Başkalarından övgü, alkış, beğeni almak birincil hedeftir. Riya sahibi kimsenin başkalarından talep ettiği şey kimi zaman maddî kazançtır. İyi bir görüntü vererek insanlardan mal ve menfaat temin etmek, toplumda kabul edilir bir pozisyon edinmek, insanlar tarafından sevilip saygı duymak, kendinden bahsettirmek, kalplerde yer edinmek onun temel amacıdır.
Sıdk (sadakat) sahibi kimse ise dışarıya karşı, normalde olduğundan daha düşük bir görüntü verir. Onun dış dünyaya yansıttıkları, buz dağının yalnızca görünen kısmıdır. İç dünyası Rabbi ile mamur olduğu halde dışarıda bu ölçüde tanınmak istemez. Rabbinden başka kimseden bir beklentisi olmadığı için başkalarına hoş görünme gibi bir amacı, çabası yoktur. Yaptıklarını başkalarının bilmesi halinde amelinde bozulmalar olacağını düşünür. Bırakın başkalarını, kendi nefsinin bile yaptığı iyiliklerden kendisine pay çıkararak sevinmesini, kendini beğenmesini (ucb) hoş görmez. Sürekli yaptığı işlerdeki kusurları görür.
İnsanın ihlas sahibi olması o kadar zor ki… Bunun için nefsi ile çok ciddi bir mücadele içine girmesi, her bir hareket ve davranışında kalbini kontrol etmesi gerekir. Hele sıdk/sadakat sahibi olması ona göre çok daha zor. Ancak imkânsız değil… En kolay olan ise riya… Amelleri mahveden riya… Suyu doldurduğumuz kovanın dibindeki delik mesabesinde bütün amellerimizi heba eden riya…
Rabbimiz bizleri ihlas sahibi olan (muhlis) ve ihlasa erdirilen (muhlas), daha da ötede içi dışından daha iyi olan (sıdk) kullarından eylesin, riyanın her türlüsünden muhafaza eylesin.
(Soner Duman/8.Safer.1444/04.Eylül.2022/Pazar)
Mesela her müminin bilmesi gereken üç kavram var: İhlas, riya ve sıdk. Amellerimizin kabulü bu üç kavramı bilmemize ve bu bilgiye uygun tavır almamıza bağlı.
Bu üçüne yönelik o kadar çok tanımlar yapılmıştır ki ama az önce okuduğum bir cümle ve bu cümlenin açıklaması bağlamındaki ifadeler son derece hoşuma gitti. Paylaşmak istedim. Belki bu vesile ile Rabbimiz bizlere ihlas ve sadakatten bir pay verir, bizleri riyadan uzak eder.
İfade şu:
“İhlas kişinin içi ve dışının bir olmasıdır. Riya dışının içinden iyi olmasıdır. Sıdk ise içinin dışından iyi olmasıdır.”
İbn Kayyim el-Cevziyye, Medâricü’s-sâlikîn, s. 386
Kısaca açıklayalım:
İhlas sahibi kimse insanlar arasında iken nasıl bir görüntü veriyorsa iç dünyasında da öyledir. İnsanlar arasında namazına ne kadar özen gösteriyorsa kendi başına kılarken de öyledir. İnsanlar arasında ne kadar dua ve zikir yapıyorsa kendi başına iken de öyledir. İnsanlar arasında iken oturmasına, kalkmasına, konuşmasına , hal ve hareketlerine ne kadar dikkat ediyorsa; insanlar arasında, arkadaşlarına, eşine, çocuklarına nasıl davranıyorsa onlarla baş başa iken de hal ve hareketleri, davranışları öyledir.
Riya sahibi kimse, dışarıya ve başkalarına karşı normalde olduğundan daha iyi bir görüntü verir. Kendi başına iken namazını özensiz ve düzensiz kılarken başkalarının arasında namazına özen gösterir. Kendi başına Kur’an’ı okumaz ya da az okurken dışarıya karşı çok Kur’an okuyormuş imajı çizer. Kendi başına davranışlarına, sözlerine hiç dikkat etmezken başkalarının içinde son derece nazik, kibar bir görünüm çizer. Riya sahibini harekete geçiren ya da duraklatan şey Allah’ın rızası değil başkalarının övgüsü ya da yergisidir. Başkalarından övgü, alkış, beğeni almak birincil hedeftir. Riya sahibi kimsenin başkalarından talep ettiği şey kimi zaman maddî kazançtır. İyi bir görüntü vererek insanlardan mal ve menfaat temin etmek, toplumda kabul edilir bir pozisyon edinmek, insanlar tarafından sevilip saygı duymak, kendinden bahsettirmek, kalplerde yer edinmek onun temel amacıdır.
Sıdk (sadakat) sahibi kimse ise dışarıya karşı, normalde olduğundan daha düşük bir görüntü verir. Onun dış dünyaya yansıttıkları, buz dağının yalnızca görünen kısmıdır. İç dünyası Rabbi ile mamur olduğu halde dışarıda bu ölçüde tanınmak istemez. Rabbinden başka kimseden bir beklentisi olmadığı için başkalarına hoş görünme gibi bir amacı, çabası yoktur. Yaptıklarını başkalarının bilmesi halinde amelinde bozulmalar olacağını düşünür. Bırakın başkalarını, kendi nefsinin bile yaptığı iyiliklerden kendisine pay çıkararak sevinmesini, kendini beğenmesini (ucb) hoş görmez. Sürekli yaptığı işlerdeki kusurları görür.
İnsanın ihlas sahibi olması o kadar zor ki… Bunun için nefsi ile çok ciddi bir mücadele içine girmesi, her bir hareket ve davranışında kalbini kontrol etmesi gerekir. Hele sıdk/sadakat sahibi olması ona göre çok daha zor. Ancak imkânsız değil… En kolay olan ise riya… Amelleri mahveden riya… Suyu doldurduğumuz kovanın dibindeki delik mesabesinde bütün amellerimizi heba eden riya…
Rabbimiz bizleri ihlas sahibi olan (muhlis) ve ihlasa erdirilen (muhlas), daha da ötede içi dışından daha iyi olan (sıdk) kullarından eylesin, riyanın her türlüsünden muhafaza eylesin.
(Soner Duman/8.Safer.1444/04.Eylül.2022/Pazar)