- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,568
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 38,916
- Puanları
- 113
AŞIRILIKLAR ÇAĞI
I.
Türkiye’nin en sıcak bölgesinde doğdum ve büyüdüm. Tesettürlü insan sayısı çok azdı, ama toplumun genelinde "ortalama bir ahlâk" vardı. Tesettürü tercih etmeyenler, kesinlikle "teşhirci" değildi. Açıklık vardı, ama sınırsız çıplaklık yoktu. Kadınlar da erkekler de, kültürel bir ana çerçevenin içinde, belli sınırlara riayet ediyordu.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, temiz fıtrata tamamen yabancılaşmış, uyarı ve ikaz kabul etmeyen, manevî anlamda insanın kalbini zayıflatan, saldırgan bir teşhircilik.
II.
Eşcinsellik, tarihin ilk dönemlerinden itibaren insanoğlunun sürüklendiği bataklıklardan biri. Hormonal dengesizliklerden yanlış yönlendirmelere, yetişme çağındaki travmalardan doğru örnek eksikliğine, manevî problemlerden şehevî azgınlıklara, eşcinselliğin birçok sebebini saptamak mümkün. Her ne olursa olsun, varlığı bilinen ama toplum nazarında görmezden gelinen bir "anomali" idi bu durum.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, temiz insan fıtratına tamamen savaş açmış, kendisini "norm" olarak dayatan, faşizm düzeyinde baskıcı, ekonomik sahada rakiplerine karşı her türlü şantajı kullanan, organize bir saldırganlık.
III.
Sokak köpekleri, eskiden beri hayatımızın bir parçası. Tarihe bakınca da görürsünüz, yabancı seyyahların bilhassa İstanbul’a dair gözlemlerinde, köpekler önemli bir yer tutar. Eskiden sokakta bir köpek bir insanı ısırdı mı, hızlıca tedbiri alınırdı. Ayrıca sokaklarda saldırgan köpekler çeteleşmez, bir araya gelip insanlar için tehdit oluşturmazdı. Oluşturduğunda da, çaresine bakılırdı.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, dünya çapında milyarlarca dolarlık mama sektörünün alttan alta körüklediği, varlık hiyerarşisinde hayvanı insandan daha yüksek bir mertebeye çıkaran, adeta insan düşmanlığına dönüşen bir sapma…
* * *
Bizim bahtımıza, aşırılıklar çağında yaşamak imtihanı düştü. Fıtratını korumak, neslinin akıl ve kalp selametini muhafaza etmek isteyenler için, oldukça zor zamanlar… “Devlet çözüm bulsun” veya “Herkes düzelsin” gibi afâkî laflarla bu türden problemler tümüyle halledilemiyor.
Şahsî farkındalıklarla başlayıp, temiz atmosferler ve nezih aile çevreleri oluşturmak, gayret göstereceğimiz temel noktalar olmalı…
Taha Kılınç
I.
Türkiye’nin en sıcak bölgesinde doğdum ve büyüdüm. Tesettürlü insan sayısı çok azdı, ama toplumun genelinde "ortalama bir ahlâk" vardı. Tesettürü tercih etmeyenler, kesinlikle "teşhirci" değildi. Açıklık vardı, ama sınırsız çıplaklık yoktu. Kadınlar da erkekler de, kültürel bir ana çerçevenin içinde, belli sınırlara riayet ediyordu.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, temiz fıtrata tamamen yabancılaşmış, uyarı ve ikaz kabul etmeyen, manevî anlamda insanın kalbini zayıflatan, saldırgan bir teşhircilik.
II.
Eşcinsellik, tarihin ilk dönemlerinden itibaren insanoğlunun sürüklendiği bataklıklardan biri. Hormonal dengesizliklerden yanlış yönlendirmelere, yetişme çağındaki travmalardan doğru örnek eksikliğine, manevî problemlerden şehevî azgınlıklara, eşcinselliğin birçok sebebini saptamak mümkün. Her ne olursa olsun, varlığı bilinen ama toplum nazarında görmezden gelinen bir "anomali" idi bu durum.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, temiz insan fıtratına tamamen savaş açmış, kendisini "norm" olarak dayatan, faşizm düzeyinde baskıcı, ekonomik sahada rakiplerine karşı her türlü şantajı kullanan, organize bir saldırganlık.
III.
Sokak köpekleri, eskiden beri hayatımızın bir parçası. Tarihe bakınca da görürsünüz, yabancı seyyahların bilhassa İstanbul’a dair gözlemlerinde, köpekler önemli bir yer tutar. Eskiden sokakta bir köpek bir insanı ısırdı mı, hızlıca tedbiri alınırdı. Ayrıca sokaklarda saldırgan köpekler çeteleşmez, bir araya gelip insanlar için tehdit oluşturmazdı. Oluşturduğunda da, çaresine bakılırdı.
Bugün şahit olduğumuz şey ise, dünya çapında milyarlarca dolarlık mama sektörünün alttan alta körüklediği, varlık hiyerarşisinde hayvanı insandan daha yüksek bir mertebeye çıkaran, adeta insan düşmanlığına dönüşen bir sapma…
* * *
Bizim bahtımıza, aşırılıklar çağında yaşamak imtihanı düştü. Fıtratını korumak, neslinin akıl ve kalp selametini muhafaza etmek isteyenler için, oldukça zor zamanlar… “Devlet çözüm bulsun” veya “Herkes düzelsin” gibi afâkî laflarla bu türden problemler tümüyle halledilemiyor.
Şahsî farkındalıklarla başlayıp, temiz atmosferler ve nezih aile çevreleri oluşturmak, gayret göstereceğimiz temel noktalar olmalı…
Taha Kılınç