kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 916
- Tepkime puanı
- 2,374
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Anne ve Baba Rızası
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Biz, insana ana babasını iyi davranmasını tavsiye etmişizdir...” (Ankebut, 8)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ’nın rızası, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı, anne ve babayı öfkelendirmek suretiyle çekilir.” (Tirmizî, Birr 3.)
Devr-i seadette Alkame isminde gayet çalışkan ve sehâvetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Hanımı vaziyeti Rasûlü Ekrem (sav) Efendimize bildirdi:
- Ya Rasûlallah, eşim çok hasta, ölüm halinde, dedi.
Rasûlü Ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilâl Habeşî, Ali, Selman ve Ammar (r.anhüm) hazeratını, Alkame’nin evine gönderdi. Gitdiler, Alkame ağır hasta idi.
Lâilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilâl (ra)’ı Rasûlü Ekrem Efendimize
gönderdiler, Rasûlü Ekrem Efendimiz ana ve babasının hayatda olup, olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatda olduğunu öğrendiler.
Rasûlü Ekrem Efendimiz, ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın:
- O hep hanımını dinliyor, hep beni tersliyor, hiç bir dileğimi yerine getirmiyor, cevabını verdi.
Rasûlü Ekrem, Bilâl-i Habeşî’ye:
- Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım, buyurdu.
Bu sözleri duyan Alkame’nin annesi:
- Ya Rasûlallah. O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır, dedi.
Rasûlü Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu:
- Ey Alkame’nin annesi, Allah’ın azâbı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allah’ın onu mağfiret etmesini diliyorsun. O halde ona kırgın olmadığını
açıkla. Hakkını helâl et. Varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.
Alkame’nin annesi ellerini göğe kaldırdı ve:
- Ya Rasûlallah! Allah’ı, seni ve burada bulunanları şahit tutuyorum ki, ben Alkame’den râzıyım, ona haklarımı helâl ettim, dedi.
Rasûlü Ekrem Efendimiz:
- Ya Bilâl! Git bak. Alkame “lâ ilâheillallah” diyebiliyor mu?
Bilâl hemen gitdi. Alkame’nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun, “Lâ ilâhe ilallah, Muhammedün Rasûlullah” demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefat etti. Yıkandı, kefenlendi.
Rasûlü Ekrem (sav) namazını kıldırdı. Ve defnedildi. Definden sonra Fahr-i kâinât efendimiz kabrin başında durarak halka şunları söyledi:
- Ey muhacirler! Ey Ensar! Kim karısını annesinden daha üstün tutarsa Allah’ın lâneti onun üzerinedir. Onun diğer ibâdet ve iyiliklerinin de kendisine bir faidesi yoktur, kabul olunmaz.
Ana-babasının her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onların beddualarından korkmalıdır.
Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp dualarını almağa, onları memnun etmeğe çalışmalıdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık faide vermez. (Sadık Dânâ, Altınoluk Dergisi Ocak-2003)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Fettâh:
İyilik kapılarını açan, mazlumlara yardım edip mü’min kullarını zafere ulaştıran, her müşküle çare bulan, maddi engelleri kaldıran, kuluna manevi kapıları açıp, yüreklerden tasaları, kederleri gideren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cennete gitmenin en kestirme ve garantili yolu anne ve babayı hoşnut etmektir. Anne ve babaya saygı insanı cennete götürdüğü gibi, orada yüce makamları
elde etmeye vesîle olur. Anne ve babaya karşı gelmek büyük günahlardandır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Biz, insana ana babasını iyi davranmasını tavsiye etmişizdir...” (Ankebut, 8)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ’nın rızası, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı, anne ve babayı öfkelendirmek suretiyle çekilir.” (Tirmizî, Birr 3.)
Devr-i seadette Alkame isminde gayet çalışkan ve sehâvetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Hanımı vaziyeti Rasûlü Ekrem (sav) Efendimize bildirdi:
- Ya Rasûlallah, eşim çok hasta, ölüm halinde, dedi.
Rasûlü Ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilâl Habeşî, Ali, Selman ve Ammar (r.anhüm) hazeratını, Alkame’nin evine gönderdi. Gitdiler, Alkame ağır hasta idi.
Lâilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilâl (ra)’ı Rasûlü Ekrem Efendimize
gönderdiler, Rasûlü Ekrem Efendimiz ana ve babasının hayatda olup, olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatda olduğunu öğrendiler.
Rasûlü Ekrem Efendimiz, ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın:
- O hep hanımını dinliyor, hep beni tersliyor, hiç bir dileğimi yerine getirmiyor, cevabını verdi.
Rasûlü Ekrem, Bilâl-i Habeşî’ye:
- Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım, buyurdu.
Bu sözleri duyan Alkame’nin annesi:
- Ya Rasûlallah. O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır, dedi.
Rasûlü Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu:
- Ey Alkame’nin annesi, Allah’ın azâbı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allah’ın onu mağfiret etmesini diliyorsun. O halde ona kırgın olmadığını
açıkla. Hakkını helâl et. Varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.
Alkame’nin annesi ellerini göğe kaldırdı ve:
- Ya Rasûlallah! Allah’ı, seni ve burada bulunanları şahit tutuyorum ki, ben Alkame’den râzıyım, ona haklarımı helâl ettim, dedi.
Rasûlü Ekrem Efendimiz:
- Ya Bilâl! Git bak. Alkame “lâ ilâheillallah” diyebiliyor mu?
Bilâl hemen gitdi. Alkame’nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun, “Lâ ilâhe ilallah, Muhammedün Rasûlullah” demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefat etti. Yıkandı, kefenlendi.
Rasûlü Ekrem (sav) namazını kıldırdı. Ve defnedildi. Definden sonra Fahr-i kâinât efendimiz kabrin başında durarak halka şunları söyledi:
- Ey muhacirler! Ey Ensar! Kim karısını annesinden daha üstün tutarsa Allah’ın lâneti onun üzerinedir. Onun diğer ibâdet ve iyiliklerinin de kendisine bir faidesi yoktur, kabul olunmaz.
Ana-babasının her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onların beddualarından korkmalıdır.
Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp dualarını almağa, onları memnun etmeğe çalışmalıdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık faide vermez. (Sadık Dânâ, Altınoluk Dergisi Ocak-2003)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Fettâh:
İyilik kapılarını açan, mazlumlara yardım edip mü’min kullarını zafere ulaştıran, her müşküle çare bulan, maddi engelleri kaldıran, kuluna manevi kapıları açıp, yüreklerden tasaları, kederleri gideren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cennete gitmenin en kestirme ve garantili yolu anne ve babayı hoşnut etmektir. Anne ve babaya saygı insanı cennete götürdüğü gibi, orada yüce makamları
elde etmeye vesîle olur. Anne ve babaya karşı gelmek büyük günahlardandır.