kervan
Aktif Üye
- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 945
- Tepkime puanı
- 2,388
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Ahlaki Erozyon: Flört
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ, 32)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Bir kadınla bir erkek bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüsü şeytandır.” (İbn-i Hanbel, Müsned, I, 227; III, 339)
“Flört”, bize Batıdan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı: “Evlilik öncesinde fertlerin
birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan, bir çeşit duygusal ilişki...
Gençlerimizin flörtle aradıkları sevgi huzur ve mutluluk, nikâh çatısı altında en güzel şekliyle gerçekleşiyor. Hangi yollarla gerçek mutluluğa
varılacağını, Yaratan mı bilir, yoksa sınırlı görüş açısına sahip insan mı?
Sınırsız merhamet sahibi Rabbimiz, insanın her türlü ihtiyacını bilerek fıtratına uygun bir hayat tarzı olan dinimizi göndermiştir. Nikâh çatısı altında
da muhabbet meylinin tatmini sağlanmıştır. Bunu, Allâh’ın ölçülerinde yaşamayı hedef edinmiş ve bunun üzerine evlilik yapan çiftlere sorduğumuzda çok net görüyoruz.
Evlilikten sonra hanım, kendisine verilmiş duygu zenginliğiyle beyine destek olurken, erkeğin de evin huzur kaynağı olarak gördüğü hanımına
nâzenin ölçülerde kol kanat germesi de mutluluğun devamını sağlıyor. Ne kadın üstünlük davasında, ne de erkek. Her ikisi de elmanın birer yarısı
gibi birbirini tamamladığının farkında... Bu evlilikler, aşk, muhabbet ve huzurla beraber “cennet köşesi” oluyor. Fakat öte yandan flört vb ilişkilerde
bir süre sonra “cehennem provası” yaşanıyor. Huzur ve mutluluğun yerini hayal kırıklığı, kin, nefret ve düşmanlık alıyor. (Ayşegül Zobi, Şebnem Dergisi)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir:
Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
Konumuzun başındaki âyet-i kerimede “Zina etmeyin” denilmeyip de “zinaya yaklaşmayın” buyurulması dikkat çekicidir. Buna göre yalnız zina değil,
kişiyi zina etmeye sevkeden yollarda yasaklanmıştır. Esasen bir kere bu yollara tevessül edildikten, yani insanı zina etmeye zorlayan ve cinsi
arzuları kabartan bir ortama girdikten sonra, artık, bu arzuların baskısı karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan korunmak son
derece güçleşir. İnsanın bu psikolojik zafını dikkate alan Kur’an-ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevkedici sebepleri ortadan kaldırmayı
amaçlar. Buna sedd-i zerîa prensibi denir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ, 32)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Bir kadınla bir erkek bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüsü şeytandır.” (İbn-i Hanbel, Müsned, I, 227; III, 339)
“Flört”, bize Batıdan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı: “Evlilik öncesinde fertlerin
birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan, bir çeşit duygusal ilişki...
Gençlerimizin flörtle aradıkları sevgi huzur ve mutluluk, nikâh çatısı altında en güzel şekliyle gerçekleşiyor. Hangi yollarla gerçek mutluluğa
varılacağını, Yaratan mı bilir, yoksa sınırlı görüş açısına sahip insan mı?
Sınırsız merhamet sahibi Rabbimiz, insanın her türlü ihtiyacını bilerek fıtratına uygun bir hayat tarzı olan dinimizi göndermiştir. Nikâh çatısı altında
da muhabbet meylinin tatmini sağlanmıştır. Bunu, Allâh’ın ölçülerinde yaşamayı hedef edinmiş ve bunun üzerine evlilik yapan çiftlere sorduğumuzda çok net görüyoruz.
Evlilikten sonra hanım, kendisine verilmiş duygu zenginliğiyle beyine destek olurken, erkeğin de evin huzur kaynağı olarak gördüğü hanımına
nâzenin ölçülerde kol kanat germesi de mutluluğun devamını sağlıyor. Ne kadın üstünlük davasında, ne de erkek. Her ikisi de elmanın birer yarısı
gibi birbirini tamamladığının farkında... Bu evlilikler, aşk, muhabbet ve huzurla beraber “cennet köşesi” oluyor. Fakat öte yandan flört vb ilişkilerde
bir süre sonra “cehennem provası” yaşanıyor. Huzur ve mutluluğun yerini hayal kırıklığı, kin, nefret ve düşmanlık alıyor. (Ayşegül Zobi, Şebnem Dergisi)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir:
Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
Konumuzun başındaki âyet-i kerimede “Zina etmeyin” denilmeyip de “zinaya yaklaşmayın” buyurulması dikkat çekicidir. Buna göre yalnız zina değil,
kişiyi zina etmeye sevkeden yollarda yasaklanmıştır. Esasen bir kere bu yollara tevessül edildikten, yani insanı zina etmeye zorlayan ve cinsi
arzuları kabartan bir ortama girdikten sonra, artık, bu arzuların baskısı karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan korunmak son
derece güçleşir. İnsanın bu psikolojik zafını dikkate alan Kur’an-ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevkedici sebepleri ortadan kaldırmayı
amaçlar. Buna sedd-i zerîa prensibi denir.