Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Film Analiz A Hidden Life

Katılım
3 May 2020
Mesajlar
15,926
Çözümler
12
Tepkime puanı
42,618
Puanları
113
Konum
FK
Web sitesi
forumkalemi.com
Burç
Akrep
İsim
Murat
Cinsiyet
Takım
lIr3ry
A Hidden Life

IMG-20221009-WA0006.jpg

Film yapımı : Almanya, ABD
İzleme süresi :2 saat 54 dakika
Film yönetmeni : Terrence Malick

Film Avusturya gettolarında çekilmiş olup Avusturyalı bir çiftçinin gerçek hayat hikayesini konu almaktadır. Film Franz özelinde bizlere Faşist ve Militarist egemen güçlerin Diktorital davranışının tüm dünyada neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.

Franz askerlik yapmayı ve Naziler uğruna savaşmayı red eden, bunu duruşuyla çok net gösteren sivil itaatsizliği çok net yansıtan bir karekterdir.

İçinde bulunduğu bu hareket onu taaa idama kadar götürür. Evli ve çocuk sahibi olması bile onu aldığı karardan asla vazgeçirtemez.

Eşinin dediği gibi sis tablosu aralandığında bütün herşeyi göreceğiz.

Faşist ve Militarist diktatörlüklerin insanları nasıl köleleştirdiğinin en bariz örneğini izledik. Korkularından dostların düşman, adalet adamlarının cellat, sizi koruması gereken ordunun sizin katiliniz olduğunu görürsünüz. Yıllardır beraber yaşadığınız sizi tanıyan bilen insanların sırf gücü elinde tutan erke biat etmediğiniz için size nasıl düşman olduğunu göreceksiniz.
Yine Hitler ve benzeri ceberrut devlet adamlarının statüsünü korumak için bütün kilit merkezlere kendine koşulsuz itaat eden karekter yoksunlarını nasıl atadığını gördük.

Ucu açık eylemlerin ve filmin sonun yine ucu açık bırakılması bir çok yerin doldurulmasının size bırakılması mükemmel bir senaryo yazıcılığını gösteriyor. Bir çok yeri sizin zihninizde tamamlamanızı istiyor.

Üzerine daha çokça konuşulur.
İzleyin daha detaylı konuşalım.

Filmi @Hatra hocayla izleyip değerlendirdik.
Son zamanlarda izlediğim en iyi film diyebilirim. Tekraren izlenmesi gerek
Lütfen izlemeden yorum yapmayınız.
Lütfen aksiyon macera beklemeyin.
Sonuçta Drama ve potre filmi. Buram buram tarih kokuyor, doğru bakmayı bilene...

Filme Puanım : 10/10
 
Son düzenleme:
Uykusuzluğuma rağmen dün akşam izledim ve nefesimi kesti film. @QasemQasem is verified member. abi sırf yorumu okumadan yazıyorum ki sonrasında etki altımda kalmışlık hissetmeyeyim.

Terrence malick bilen bilir.. Ne kadar popüleritesi düşsede cidden harika yönetmen.
Hikaye güçlü, mekanlar güçlü ciddi psikolojik hamleler var. Ancak parlayan şey yönetmen bakışı. Bu kadar net görülen nadir bir unsur.
Kaleme alınan hikaye zaten alkışlanacak nitelikte.
Genelde filmlerde konu ve mekan öndedir ama bu film de bariz bir yönetmen işçiliği görüyoruz
ıı. dünya savaşı sırasında vicdani retçi olduğu için 36 yaşında idam edilen bir Avusturyalı.. Konu bu ama derinliği.. Uzun zaman sonra bu kadar etkisi altında kalacağım bir filmi ilk defa izledim.
İlk bir saati çok keyifli.. Sonrasında yüze çarpan gerçeklikler. İçsel huzursuzluk derinliklere inen bir duygu paleti, sis tablosu aralandığında anlayacaksınız.
Uzun bir film normalde her şeyi 1 saate anlatırsın.. Tabi ama burada verilen duygu yoğunluğu ilerleyen onca vakit geçiyor.
Görüntüler, müzikler, şiirsel ve güçlü diyaloglar, sessizlikler. izlemesi kolay değil ama kesinlikle sabrettiğinize değecek.

10/10 veririm hatta bence tam puanın üzerinde
 
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
İmdi efem..
Sakil'in 10 üzerinde değerlendirmesi olmasaydi,filmi izlemek icin hic bir caba gostermezdim..Beni resmen kandirdiii..;)

Şunu belirteyim, film bir "piyanist" değil..Beklentinizi karsilamayabilir..
Peki..
Film İzlenir mi?..
Evet..
Bi kerecik izlenir..:)
Qasem'in filmin karakterindeki Frans'i begenmesi (yani film) beni hic şaşirtmadi..
İzlerken şoyle dedim mesela; Bu kagidi Qasem de imzalamazdı, cunku o da inatciii..:d
Sakil de buyuk ihtimal; ben de böyle bir dag evinde, mutlu mesut yaşamak istiyorym diye hayiflanmiş ve mektuplari sevmiş olabiler.. ;)
Neyse işin latifesini bir kenara birakirsak..Filmde beni etkileyen bir şey vardi, o da kamera cekimleri ve hitlerden bölümler..Yönetmen izleyiciyi filmin icine cekmeyi basarmiş, Gorsellik de cok iyi, İran sinemasi tadi vardi..Filmi dramatize etmemiş, aşiri duygusallik yok, ajitasyon hic yok..Yani şunu demek istiyorum, ben hic ağlamadim..:)
Filmi izleyen herkes söyle demiştir heralde; Yil 1940 ve Hitler zamani, filmde birakin savaş sahnesini, tek bir kurşun atilmiyor..:)
Bir de şoyle dedim; yönetmen mektuplari yazarken Franz Kafka'nin "Mılenaya mektuplar"in'dan etkilenmişmidir acep..
Tanriyla icsel konuşmalar, sorgulamalar..Aforizmalar..Mektuplar,
Vicdanın sesini dinle, asla zulme boyun egme, temali bir biyografi..
Verilmek istenen mesaj etkileyici..
Evet dunyayi tek başina yenemezsin, Peki ya vicdanini Tanriya nasil teslim edeceksin?..

Son olarak sakil 2,45 dakikami geri veer..ya da bize en kisa zamanda baloncuk yap..;)
 
A Hidden Life, provokatif ya da subjektif bir savaş filmi değil; tam manasıyla saf iman filmidir. A Hidden Life, bizim alışık olduğumuz Hollywood endüstrisine bağlı ticari bir ürün de değildir. Eğer ana akım denilen bu endüstrinin "fast film" ürünlerini tüketiyorsanız gerçek sinemanın organik yapısı, orijinalliği ve derinliği sizi boğabilir. Zira ağla denildiğinde ağlamaya, gül denildiğinde gülmeye, kork denildiğinde korkmaya alıştırılıp duygu pornosuna maruz bırakılmış, önüne konanı olduğu gibi almaya hazır tüketiciler için üretime dahil olmak zordur. A Hidden Life da, sizi üretime dahil eden, sinemanın hakikatini taşıyan bir yapımdır. Zira gerçek bir filmin ucu asla kapanmaz ve kontrol edilemez. Gerçek sinemada yönetmenin amacı izleyiciyi güldürmek, ağlatmak ya da tüccar gibi tüketiciye istediğini vermek değildir. Her şeyi göstermek ve söylemek hiç değildir. Nuri Bilge Ceylan'ın da dediği gibi bunlar izleyicinin işi ve üretimidir. Yani yönetmen filmi neresiyle yapıyorsa bizim de oramıza ulaşır aslında.

Sinemaya dair bu girişten sonra gizemli yönetmenimiz Terence Mallick'in başyapıtı hakkında yazmaya başlayabilirim. :) Ama bir sonraki yorumumda.
 
@Hatra, Bir sinemadan ne beklememiz gerekiyor yani beklentimiz ne olmalı?

Daha öncede beraber çok kaliteli filmler izlemiştik, en kaliteli filmler de neden en az konuşma geçenler oluyor, niye izleyiciyi bukadar filmin içine çekiyorlar. YaIl değil mi bize? :)

Gelelim doğru soruya ; Bu film sana ne kattı?


En çok dikkatimi çeken yerlerden iki tanesine değineyim ve bu konuda da düşünceni almak istiyorum. @ZoeZoe is verified member. sende katıl yoruma.

1. Sıradan, hiç bir ideoloji ile bağı olmayan, tek derdi günlük nafakası olan bir çiftçi, köy ve köyler neden zorla rejimlere itaat ettirilmeye çalışılır. Sıradan olağan hiç kimseye zararı olmayan köyler neden şehirlerden daha çok zarar görür?

2. Eş...
Bir dava adamı eğer eşi onu anlamışsa, kendini ona ifade edebildiği oranda mı dava adamı olur? Tam tersi kadın içinde düşünülebilir. Burada Françesin eşi eğer hapishaneye gittiğinde ağlayıp sitem etseydi, onu fikrinden çok kolay caydırabilirdi. Sonuçta eşi ve çocuklarına bakma sorumluluğu yükleyebilir onu vicdan azabı da boğabilirdi. Bu şekilde bir davranış ona o imzayı attırırdı. Ama kadın bunun yerine Eşinin yanında olduğunu deklare ediyor.

Buradan çıkarmamız gereken ders ne?
Hayat arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz ne olmalı?
 
Söylenemeyen şey sessiz kalmalı Qasem efendi. Dediğim gibi sinemanın bize her şeyi göstermek ya da her şeyi söylemek gibi bir amacı yok...

Film bana ne kattı?
Sinir olacaksın belki ama bir film bana bir şey katmak zorunda da değil. :) Her anımız pragmatik olamaz. Bazen de çıkıp amaçsızca yürürsün ya hani. Telefonda konuşurken elinde bir kalem varsa anlamsız bir şekilde kağıdı karalarsın. Bazen bir belediye otobüsüne binip tur atar sonra başladığın yerde inip eve gidersin. Sinema daha çok bu şuuraltı bilinmezlik, anlam veremediğin, aradığın ama ne aradığını bilmediğin şeydir belki. Tarkovski belki de bu yüzden filmlerinde rüya-hayal-gerçek üçlüsünü birlikte kullanıyordu. Kendisine bir filminde masanın üstünden düşen süt şişeleri sorulduğunda verdiği cevaptır belki de sinema:
"Bilmiyorum"

A Hidden Life, sıradan diyebileceğimiz çarpıcı bir gerçekliğin en sade hali. Yenilmez kahramanların, inanılmaz tesadüflerin, bir şeyleri oldurmak için zorlanmış bir senaryonun ürünü değil. Hayatın tam da orta yerinden. İşte ancak böyle bir doğallık sizi kendisine ortak edebilir. Böyle bir filmi sadece izlemezsiniz. Olanlara gerçekten görmüş gibi şahit olursunuz. Hatta bazı sahnelerdeki kamera açısı ( Franz'ın dövüldüğü ve idama götürüldüğü sahne) sizi şahit olmanın da ötesine geçirir, hemhal eder.

Neyse geleyim birinci soruna. Köyler şehirlerden daha çok zarar görür, çünkü savunucuları ve sistem karşısında güçleri yoktur. Köyler şehre itaat eden, derebeylik sisteminin en küçük parçasıdır. "Vatana hizmet et ya da bir hain olarak öl" düşüncesiyle öne sürüler piyonlardır. Düşmana zarar verebilecek bir yığındır ama bir hiç oldukları için ölümleri kayıp olarak görülmez.
 
Eşler arasındaki duruma gelirsek şunları söyleyebilirim:
Adalet ve hakikat en çok da nefsine ağır geldiğinde doğrudur. Çünkü adalet ve hakikat seni beni aşan güçlerdir ve bunu sadece sistem çarkında bir dişli olmayı reddedenler başarabilir. Franz ve Fani imanlarını her şeyin üstünde tutabildikleri için bütün zorluğuna rağmen uygulanan baskılara direnç gösterebildiler. Bütün insanlar, bu direnci gösterebilmiş olsaydı eminim savaşlar olmazdı.
Fani Franz'a destek olmasaydı nasıl bir son olurdu? Franz yine inandığı gibi hareket eder ama ölüme büyük acı ve ağırlıkla giderdi. Ya da kağıdı imzalarken ruhunu orada bırakır ve geriye kalan posayla köye geri dönerdi.
Sonuç olarak; imzalasa da imzalamasa da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Franz ve Fani'nin arasındaki bağlılığı güçlendiren nefsi hisleri değil kendilerinden daha da yüce olan güce olan sevgileriydi. Bu sevgi onları tek bir ruh yapmıştı. Doğal olarak bu film, "aşk filmi" olarak adlandırılan filmlerden daha çok aşk filmidir bence.
 
Bu film bana ne kattı?

Bu filmi ben yaşlılara benzettim. Her şey uzun uzuna anlatılmış. İçinde alınması örnek alınması gereken bir çok olay var.
Bu kısmı askıya alalım asıl meseleye dönelim.

Söyle bir düşündüm. Şuan bu adam haklı gözüküyor. Ama yaşadığı dönemde haksız görülüyor.
Sürü psikolojisiyle ben nasıl baş ederdim?
Eğer eşim desteklemese beni yine aynı adımlarla ilerler miydim?
Şuanki duygularımla örtüşen anlardan.
Buhrani buhrani kötülük kokan savaşın içinde bile kendi çizgisinden ödün veremeyen insanlar.. Bana kendi kaosumuzdaki çizgimizi devam ettirebileceğimizi söylüyor.
Umut bu olsa gerek.

Franz hapisteyken ona atanan avukat ona bir kağıt imzalatmak istiyordu imzala ve sonrasında özgürsün diyor. franz da zaten özgürüm diye cevaplıyor.
Bunu yapabilmek, bu bakış açısını yakalayabilmek.

Babası, İspanya’da en ağır hapis cezasına çarptırılmış küçük bir kızın hikayesini anlatayım size.

Küçük kahramanımızın en sevdiği iş, her hafta sonu Franko’nun hapishanelerinin birinde yatan gazeteci babasını ziyaret etmektir.

Yalnızken yaptığı resimleri babasına göstermek bu küçük kıza müthiş mutluluk vermektedir.

Yine hafta sonu olur annesiyle sabah erkenden yola çıkarlar.

Ve babası için yaptığı resim de yanındadır.

Babası resmi görür görmez, ne yapacaktır acaba, bunun heyecanı içindedir.

Fakat ilginç bir durumla karşılaşır … Hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her şey yasaktır.

Bu nedenle, küçük kızın babası için yaptığı uçan kuş resmi özgürlüğü çağrıştırdığı için, hemen oracıkta görevliler tarafından yırtılır.

Küçük kız üzülür ve bu durumu babasına söyler.

Babası:

“Üzülme kızım, yine çizersin, bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?” der.

Kahramanımız küçük kız hafta sonunu sabırla bekler ve babası için yeni bir resim yapar.

Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve dallarına siyah minik benekler çizer.

Babası kızının resmine keyifle baktı ve sordu:

Hımm ne güzel bir ağaç bu … Üzerindeki benekler yoksa portakal mı?

Küçük kız babasına eğilerek sessizce:

Hişşşşt ! O benekler ağacın içinde saklanarak sana gelen kuşların gözleri !

-Alıntı| Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri


Bu hikayeyi neden anlattım peki?
Çünkü..

Bu hikaye ile bu film bana aynı hissi veriyor.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri