Puan
113
Çözümler
1
- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 17,113
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 47,225
- Puan
- 113

Kadim zamanlarda, gök ile yer arasındaki bağların düğümlendiği toprak Hatay’dı. Burada “Hatay Hattı” denilen, göğün ışığını yere, yerin nefesini göğe taşıyan gizli bir damar uzanırdı. Bu hattın varlığını yalnızca bilge atalar bilir, onu korumak için yemin ederlerdi.
Rivayete göre, göklerin efendisi Ay Tanrısı, Hatay hattının üzerine baktığında ışığını kırmızıya çevirir ve bu hattı koruyanlara kudret bahşederdi. Fakat bu kudretin ortaya çıkması için yüzyıllar boyunca beklemek gerekirdi.
Bir gece, 7 Eylül’de gökler kızıl bir örtüye büründü. Ay, dünyanın gölgesine girerken kıpkırmızı kesildi ve Hatay hattı boyunca dağların tepelerinden denizin ufkuna kadar kızıl ışıklar uzandı. Halk bu olaya “Kızıl Ay’ın Dönüşü” dedi.
O gece Hatay’ın kalbinde üç büyük işaret ortaya çıktı:
•Asi Nehri’nin suları kan kırmızısına büründü,
•Dağlardaki taşlar kızıl kıvılcımlar saçtı,
•Gökyüzünde ay ile hattı birleştiren ince bir ışık yayıldı.
Efsaneye göre bu işaretler, toprağın ve göğün birleştiği anı haber veriyordu. İnsanların kalplerinde saklı cesaret uyanacak, düşmanlıkların üstüne birlik doğacaktı.
Ataların sözünde şu kehanet geçerdi:
“Kızıl Ay Hatay hattına düştüğünde, göğün çocukları yeniden yükselecek. Onlar toprakla göğün arasındaki dengeyi koruyacak ve karanlığa meydan okuyacak.”
X: Mavi Türk sayfası
