Permiyen-Triyas Yok Oluşu, dünya çapında kitlesel yıkımlara yol açarken Çin’de bir “hayat vahası” varlığını sürdürmeyi başardı.
Permiyen-Triyas Yok Oluşu, Dünya tarihindeki en büyük kitlesel yok oluş olarak kabul ediliyor. 252 milyon yıl önce gerçekleşen bu felaket deniz türlerinin yaklaşık %90’ını yok etmişti. Ancak Çin’in Turpan-Hami Havzası’nda keşfedilen fosiller, bu felaket sırasında bazı kara ekosistemlerinin deniz yaşamına kıyasla daha az zarar gördüğünü ortaya koyuyor.
Bu bulgu, Permiyen döneminin sonunda kara ekosistemlerinin maruz kaldığı yıkımın boyutuna dair mevcut teorileri yeniden değerlendirmeye açıyor.
Fosil verileri, Dünya’daki tüm biyolojik ailelerin %57’sinin bu dönemde yok olduğunu gösteriyor. Bu durumun Paleozoik Çağ’ın sonunu getirerek Mezozoik Çağ ve dinozorların ortaya çıkışına zemin hazırladığı biliniyor. Kara yaşamının yaklaşık %70’inin bu süreçte yok olduğu tahmin edilse de, bu yok oluşun kara ekosistemleri üzerindeki etkisi uzun süredir tartışmalı bir konu olmayı sürdürüyor.
Çin’de Keşfedilen Fosiller, Permiyen-Triyas Yok Oluşu Sırasında Korunaklı Bölgeleri Gösteriyor
Güney Çin ve diğer güney kıtalardaki dev bitki türlerinin Permiyen dönemi sonunda yok olduğu biliniyor. Ancak bazı bilim insanları, bu yok oluşun tüm kara ekosistemlerinde aynı şiddette hissedilmediğini öne sürüyor.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Güney Taodonggou’da bulunan fosil topluluğu, bu yok oluş döneminde yaşamın sürdüğü bir “hayat vahası” olduğunu gösteriyor.
Bu tür korunaklı bölgeler, kitlesel yok oluş sonrası yaşamın yeniden canlanmasında kritik rol oynamış olabilir. Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmaya göre Güney Taodonggou’da ortaya çıkartılan fosiller, yaklaşık 160.000 yıl boyunca nehir kenarlarında gelişen eğrelti otları ve kozalaklı ormanların varlığını kanıtlıyor.
Araştırmacılar, “Sağlam ağaç gövdeleri ve eğrelti otlarının korunmuş kökleri, bu mikro fosillerin yerel bitki örtüsünü temsil ettiğini gösteriyor,” diyor.
Ekosistem, Yok Oluş Sonrası Hızlı Şekilde Toparlandı
Erken Triyas dönemi kayaçlarında keşfedilen “kayıp” türlerin varlığı, Güney Taodonggou bölgesinde polen ve spor türlerinin yok olma oranının yalnızca %21 olduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte sadece bitkiler değil, hayvan türleri de bu bölgede hayatta kalmayı başardı. Permiyen döneminin sona ermesinden 75.000 yıl sonra bulunan fosiller arasında, otçul memeli benzeri sürüngen Lystrosaurus ve timsah benzeri etçil Chroniosuchians gibi kara omurgalıları yer alıyor.
Bölgedeki karmaşık besin zinciri ve biyolojik çeşitlilik, buradaki ekosistemin diğer bölgelere kıyasla 10 kat daha hızlı toparlandığını gösteriyor. Bilim insanları, Güney Taodonggou’daki “hayat vahası”nın varlığını, bölgenin yaklaşık 1.000 mm yıllık düzenli yağış almasına bağlıyor.
Nanjing Jeoloji ve Paleontoloji Enstitüsü’nden Liu Feng durumu şu sözlerle değerlendiriyor:
“Bu bulgular, yerel iklim ve coğrafi faktörlerin ekosistemlerin dayanıklılığı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor.”
Araştırmacılar, günümüzde insan faaliyetleri nedeniyle yaşanan altıncı kitlesel yok oluş sürecinde, doğal sığınakların belirlenmesi ve korunmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Kaynak:

Permiyen-Triyas Yok Oluşu, Dünya tarihindeki en büyük kitlesel yok oluş olarak kabul ediliyor. 252 milyon yıl önce gerçekleşen bu felaket deniz türlerinin yaklaşık %90’ını yok etmişti. Ancak Çin’in Turpan-Hami Havzası’nda keşfedilen fosiller, bu felaket sırasında bazı kara ekosistemlerinin deniz yaşamına kıyasla daha az zarar gördüğünü ortaya koyuyor.
Bu bulgu, Permiyen döneminin sonunda kara ekosistemlerinin maruz kaldığı yıkımın boyutuna dair mevcut teorileri yeniden değerlendirmeye açıyor.
Fosil verileri, Dünya’daki tüm biyolojik ailelerin %57’sinin bu dönemde yok olduğunu gösteriyor. Bu durumun Paleozoik Çağ’ın sonunu getirerek Mezozoik Çağ ve dinozorların ortaya çıkışına zemin hazırladığı biliniyor. Kara yaşamının yaklaşık %70’inin bu süreçte yok olduğu tahmin edilse de, bu yok oluşun kara ekosistemleri üzerindeki etkisi uzun süredir tartışmalı bir konu olmayı sürdürüyor.
Çin’de Keşfedilen Fosiller, Permiyen-Triyas Yok Oluşu Sırasında Korunaklı Bölgeleri Gösteriyor
Güney Çin ve diğer güney kıtalardaki dev bitki türlerinin Permiyen dönemi sonunda yok olduğu biliniyor. Ancak bazı bilim insanları, bu yok oluşun tüm kara ekosistemlerinde aynı şiddette hissedilmediğini öne sürüyor.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Güney Taodonggou’da bulunan fosil topluluğu, bu yok oluş döneminde yaşamın sürdüğü bir “hayat vahası” olduğunu gösteriyor.

Bu tür korunaklı bölgeler, kitlesel yok oluş sonrası yaşamın yeniden canlanmasında kritik rol oynamış olabilir. Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmaya göre Güney Taodonggou’da ortaya çıkartılan fosiller, yaklaşık 160.000 yıl boyunca nehir kenarlarında gelişen eğrelti otları ve kozalaklı ormanların varlığını kanıtlıyor.
Araştırmacılar, “Sağlam ağaç gövdeleri ve eğrelti otlarının korunmuş kökleri, bu mikro fosillerin yerel bitki örtüsünü temsil ettiğini gösteriyor,” diyor.
Ekosistem, Yok Oluş Sonrası Hızlı Şekilde Toparlandı
Erken Triyas dönemi kayaçlarında keşfedilen “kayıp” türlerin varlığı, Güney Taodonggou bölgesinde polen ve spor türlerinin yok olma oranının yalnızca %21 olduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte sadece bitkiler değil, hayvan türleri de bu bölgede hayatta kalmayı başardı. Permiyen döneminin sona ermesinden 75.000 yıl sonra bulunan fosiller arasında, otçul memeli benzeri sürüngen Lystrosaurus ve timsah benzeri etçil Chroniosuchians gibi kara omurgalıları yer alıyor.
Bölgedeki karmaşık besin zinciri ve biyolojik çeşitlilik, buradaki ekosistemin diğer bölgelere kıyasla 10 kat daha hızlı toparlandığını gösteriyor. Bilim insanları, Güney Taodonggou’daki “hayat vahası”nın varlığını, bölgenin yaklaşık 1.000 mm yıllık düzenli yağış almasına bağlıyor.

Nanjing Jeoloji ve Paleontoloji Enstitüsü’nden Liu Feng durumu şu sözlerle değerlendiriyor:
“Bu bulgular, yerel iklim ve coğrafi faktörlerin ekosistemlerin dayanıklılığı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor.”
Araştırmacılar, günümüzde insan faaliyetleri nedeniyle yaşanan altıncı kitlesel yok oluş sürecinde, doğal sığınakların belirlenmesi ve korunmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.